Türk sanat müziğinin güçlü sesi Hamiyet Yüceses’in ölüm yıldönümü

Kadriye Hanım ile marpuç ustası Halil Efendi’nin kızı Yüceses, 20 Haziran 1915’te İstanbul’da dünyaya geldi. Başarılı yorumcu, İstanbul’da Hacı Kadın İlkokulu’nda okudu.

Sesinin güzelliğiyle çocuk yaşlarda dikkati üzerine çeken sanatçı, 1926’da henüz 11 yaşındayken, ailesinin yaşadığı maddi sıkıntılar nedeniyle sahnelere çıkıp şarkı söylemeye başladı.

“Galiba sesim çok güzel, beni dinliyorlar”

Usta sanatçı, 1979 tarihli röportajında şarkıcılığa nasıl başladığını şöyle anlatmıştı: “Evimizin önünde bir akasya ağacı vardı. En büyük zevkim o akasya ağacına çıkıp şarkı söylemekti. Çıkıyordum ‘Makber’i söylüyordum. Yoldan geçenler toplanıyorlardı ağacın altına, beni dinliyorlardı. Benim hoşuma gidiyordu. ‘Galiba sesim çok güzel, beni dinliyorlar’ diye düşünerek daha zevkle okuyordum. Bu böyle devam etti” Yüceses, ilk konserini Burhaniye’de verdi, ardından Anadolu’nun birçok şehrinde sahne aldı.

Türkiye Ses Kraliçesi seçildi

Uzun süre Gaziantep’te kalan sanatçı, ünü İstanbul’a ulaşınca, 1931’de Beyoğlu’nda dönemin önemli mekanlarından birinde Safiye Ayla ile sahneye çıkmaya başladı.

Başarılı yorumcu, aynı yıl, Kadıköy’de düzenlenen bir yarışmada, Türkiye Ses Kraliçesi seçildi.

Bir yandan Selahattin Pınar, Sadettin Kaynak, Yesari Asım Arsoy, Mısırlı İbrahim ve Bimen Şen’den özel dersler alan sanatçı, 1933’te eski İstanbul Radyosu’nda çeşitli programlara çıktı, başarısını, Sahibinin Sesi, Columbia ve Odeon firmalarıyla yaptığı plaklarla perçinledi.

Sanatçı, soyadı kanunu çıktığında Sadettin Kaynak ve Selahattin Pınar’ın ısrarı ile Yüceses soyadını aldı.

Pek çok besteye imza attı

Besteci Sadettin Kaynak, “Kirpiklerinin Gölgesi Güllerle Bezenmiş”, “O Dudaklar Yine” ve “Yasemen” gibi, Yüceses’in sesine uygun besteler yaptı.

Hamiyet Yüceses’in yaptığı plaklar, devrinin satış rekorlarına imza attı.

Sanatçının 1940’ta evlendiği deniz astsubayı Fethi Yüceses, Atılay faciası olarak anılan, Atılay adlı denizaltının batmasıyla 14 Temmuz 1942’de hayatını kaybetti. Bu üzüntünün ardından söylediği “Gitti de Gelmeyiverdi” şarkısı oldukça ünlenirken sanatçı asıl şöhreti sözleri Abdülhak Hamit Tarhan’a, bestesi Mehmet Baha’ya ait, “Makber” şarkısıyla kazandı.

40 yıl süren bir evlilik

Yüceses, 1944’ten 1955’e kadar Kemal Mollaoğlu ile evli kaldı, 1956’da sahnede şarkı söylerken tanışıp evlendiği tıp fakültesi öğrencisi Osman Sabuncu ile vefatına kadar süren 40 yıllık evliliğe imza attı.

İstanbul’da dönemin ünlü gazinolarında assolist olarak sahneye çıkan sanatçı, 1944’te İstanbul Belediye Konservatuarı Türk Müziği İcra Heyeti’nde görev aldı.

Hamiyet Yüceses öldü

Hamiyet Yüceses, yaşamı boyunca 500 kadar taş plak, 37 adet 45’lik ve 8 long playe imza attı. Sanatçı, tatil için gittiği Muğla’nın Marmaris ilçesinde kalp ve solunum yetmezliği şikayetiyle kaldırıldığı hastanede, 10 Temmuz 1996’da 81 yaşındayken hayata veda etti. Sanatçının İstanbul’a getirilen cenazesi, Üsküdar’daki Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir