TAHA KILINÇ
9 Eylül 2022 Cuma günü, Batı Trakya’nın İskeçe kentindeki bütün mescitlerde seçim heyecanı vardı. Cuma namazına gelen cemaatin el kaldırmak suretiyle katıldığı seçimle, temmuz ayında vefat eden İskeçe Seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete’nin yerine geçecek isim belirlendi. İskeçe’deki 83 mescitte oylamaya iştirak eden toplam 7 bin 320 bireyden 4 bin 750’si Mustafa Trampa’yı tercih ederken, öteki aday Mustafa Kamo 2 bin 570 oy aldı. Buna nazaran, seçimin galibi Mustafa Trampa İskeçe’nin yeni seçilmiş müftüsü oldu.
ATİNA DAYATMALARDA BULUNUYOR
Müftü efendilerin unvanına eklenen “Seçilmiş” ibaresi, Yunanistan hükümetinin Batı Trakya’da yaşayan Müslüman Türk azınlığa yönelik siyasetlerine işaret eden bir ayrıntı. 1913 tarihli Atina Antlaşması, 2345/1920 sayı ve tarihli yasa ile Lozan Barış Antlaşması, Batı Trakya Türklerine kendi dini başkanlarını ve müftülerini seçme hakkı vermesine karşın, Yunan idaresi ısrarla bu durumu görmezden gelmeyi sürdürüyor. Batı Trakya Türklerinin, memleketler arası mutabakatlardan doğan haklarını kullanarak özgür iradeleriyle seçtikleri müftüleri tanımayan Atina, merkezden atama tekniğiyle Müslümanlara dayatmada bulunmayı deniyor. Bu durumun meydana getirdiği tansiyon ise, Batı Trakya Türklerinin dini ve toplumsal yaşantılarında birçok aksamaya neden oluyor.
TÜRKİYE SAHİP ÇIKIYOR
Mustafa Trampa Hoca ile sohbetimiz sırasında, Diyanet İşleri Lideri Prof. Dr. Ali Erbaş Hoca tebrik için aradı. Ondan evvel de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve TBMM Lideri Mustafa Şentop aramış. Bunların dışında çok sayıda isimden, vilayet müftülerinden ve eski dostlardan tebrik ve dayanak iletileri gelmiş. Mustafa Hoca, Türkiye’nin Batı Trakya sorununa böylesine üst seviyede sahip çıkmasından ötürü memnun ve umutluydu.
GENÇLERİN KİMLİKLERİNİ MÜDAFAASI ÖNEMLİ
Sohbetimizde Mustafa Trampa Hoca’ya yönelttiğim sorular ve karşılıkları, özetle şöyle:
– Şu anda İskeçe’de ve Batı Trakya’da durumlar nasıl?
Azınlık olarak yaşamanın getirdiği mevcut sorunların dışında, temel gündemimiz, gençlerimizin ve yeni kuşaklarımızın kimliklerini koruyabilmesi. Zira buradaki varlığımız, büsbütün buna bağlı. Şayet kimliğimizi ve kültürümüzü koruyamazsak, geleceğimize de umutla bakamayız. Ek olarak, ekonomik sorunlar ve geçim telaşı nedeniyle dışarıya göç veriyoruz.
Seçimler son derece dostça ve centilmence bir atmosferde yapıldı. Kimi yerlere Mustafa Kamo Hoca ile birlikte gittik, kampanyamızı bir arada yürüttük. Bu, dışarıdan bakanların tahminen anlamakta zorlanacakları bir tabloydu. Sonuçta halkımızın özgür iradesi tecelli etti. Hiçbir etki altında kalmadan, diledikleri biçimde oy kullandılar. Seçimin sonucunda da emanet bize tevdi edildi.
BATI TRAKYA’YI UNUTMAYIN!
– Türkiye’den ve bizden beklentileriniz neler?
Her vakit söylediğim bir şey var: Türkiye güçlü olursa biz de burada güçlü oluyoruz. Anavatanın gücü, bizi direkt etkiliyor. Sizden öncelikli beklentimiz, Batı Trakya davasını gündemde tutmanız, unutmamanız ve unutturmamanız. Günümüzde medya ve basım-yayım organları çok kıymetli. İnsanların fikir ve kanıları buralarda oluşturuluyor. Türkiye’de ulusal basın ve tesirli şahıslar Batı Trakyalı Müslüman Türklerin davasına ne kadar fazla yer verirse o kadar âlâ. Bıkıp usanmadan insanlara bu sıkıntıyı anlatmalı, kamuoyu oluşturmalıyız.
Başka dinden olanlar kurumlara yerleştiriliyor
– Burada müftüler nasıl bir fonksiyon icra ediyor?
Batı Trakya’da ve İskeçe’de, bir müftü, Müslüman Türk toplumunun önderidir. Beşerler her türlü sorununun tahlilini müftüden bekler. Toplumumuzun dini, toplumsal ve kültürel yaşayışındaki her hadise ve gelişme, bizim vazife alanımızın içindedir. Merhum Ahmet Mete Hocamız, müftülük makamını kurumsallaştırdı. Biz de inşallah, müftülük makamının gerektirdiği sorumluluğu onun bıraktığı noktadan alarak daha ileriye taşıyacağız.
– Karşılaştığınız engellemelerde ve Yunan hükümetinin “seçilmiş müftü” istememesinde, herhalde bu misyonun büyük tesiri var…
Hiç elbet. Halkın iradesiyle seçilen ve bu doğrultuda vazife yapan isimler istenmiyor. Hatta Yunan hükümeti, yeni çıkarılan yasa ile dini kurumlara öteki din mensuplarının da yerleşmesinin önünü açıyor. Bu türlü niyetler şayet hayata geçirilirse, Batı Trakya’daki Müslüman Türk varlığı önemli bir riskle karşı karşıya kalır.