Vakanüvis, ABD’nin kuruluş değerlerindeki ‘ikiyüzlülüğü’ yazdı

4 Temmuz Amerikan Bağımsızlık Günü

600 kölesi olan adamın yazdığı “Özgürlük Bildirgesi”

ABD: Daha yolun başında yalan

ABD’nin işi gücü yalan dolan

Vakanüvis

Amerika’nın keşfinden sonra İngiltere’nin kolonisi olan kıtanın kuzeyinde, kendilerini “artık Amerikalı” sayan topluluklar Birleşik Krallık’tan ayrılma eğilimine girmişti.

Amerikan tarihinde “Kurucu Babalar” olarak anılan 7 isim, 13 Koloniyi birleştirmiş, Büyük Britanya’dan bağımsız olma hareketini başlatmış, İngiltere ile savaşa öncülük etmiş, yeni “Amerika Birleşik Devletleri” için bir hükümet çerçevesi oluşturmuşlardı.

Bu isimler; John Adams, Benjamin Franklin, Alexander Hamilton, John Jay, James Madison, George Washington ve Thomas Jefferson’dı. Washington, Adams, Jefferson ve Madiso ABD’nin ilk dönemlerdeki başkanları da olmuşlardı.

Bildirgeyi “Kurucu Babalar”dan Jefferson kaleme almıştı

Çatışmalar, savaşlar derken, 1776 yılına gelinmiş ve koloniler “Birleşik Devletler” haline gelmek üzere harekete geçmişti. Kolonileri Büyük Britanya’dan ayırma niyetini ortaya koyan belge, 4 Temmuz 1776’da kamuoyuna açıklanmıştı.

Literatürde “Özgürlük Bildirgesi” de denilen “Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi”nde yer alan pek çok tumturaklı ifadeden önce önsözünde, “Tüm insanların eşit yaratıldığı, Yaratıcı tarafından onlara devredilemez belirli haklar bahşedildiği, bunların arasında yaşam, özgürlük ve mutluluk arayışının olduğu gerçeğinin apaçık olduğunu düşünüyoruz.” cümleleri de vardı.

İşte o ünlü “Bağımsızlık Bildirgesi”ni, bazı arkadaşlarından destek fikir ve cümleleri alıp, asıl muhtevasını kaleme alan ve son şeklini veren isim ise sonrasında ABD’nin üçüncü Devlet Başkanlığı görevini de yürütecek olan Thomas Jefferson’dı. Jefferson bildirgede, tabir-i caizse “retoriğin dibini bulmuş”, birbirinden parlak cümleleri peş peşe sıralamıştı.

Sonraları “Amerikan Değerleri” olarak anılacak birçok kavram, yaklaşım bu bildirgeden ilham almıştı. Bağımsızlık Bildirgesi’ndeki en güçlü vurgular ise eşitlik ve özgürlük üzerineydi.

600 kölesi olan “özgürlük havarisi”

Bildiriyi yazan Thomas Jefferson’un belki de anında ciddiye alınmamasını gerektirecek nokta ise bu kişinin, büyük bir üretici kimliğiyle 600 civarında siyahî köleye sahip olmasıydı.

Onun bu konudaki tutarsızlığı, kolonilerde köleliğin devamı için baskı yapan İngiltere Kralı III. George’a yazdığı bir mektuptan, kralı bu hususla ilgili kınayan cümleleri son anda çıkartmasıyla da anlaşılabilirdi.

Şaka gibi ama “Hayatın konforlarına kapılmamak için yaşama dair ne gerekiyorsa çoğunu kendimiz üretmeliyiz” sözleri de ona aitti.

Jefferson, döneminin önemli zenginlerinden birisiydi. Çok geniş tarım arazileri vardı, ayrıca bir çivi fabrikasının da sahibiydi. Thomas Jefferson, dört büyük tesisten oluşan Monticello Çiftliği’nde yüzlerce köle çalıştırıyordu.

Çiftliğin merkezde olduğu çalışma sistemini anlatmak için “plantasyon” tabiri kullanılıyordu. Jefferson’un plantasyonu adeta küçük bir kasaba gibiydi.

Monticello Çitfliği’nde 600 civarındaki köleye vaziyet etmek üzere görevlendirilen “nazır”lar, bölgede zalimlikleriyle tanınıyordu. Köleler için dayak, kırbaçlama, hücre hapsi olağan “terbiye yöntemleri”ydi. İleriki yıllarda tarihçilerin yaptığı kimi araştırmalar ile henüz hayatta olan kölelerle gerçekleştirilen mülakatlar ortaya koymuştu ki, kimi kırbaçlamalara bizzat Thomas Jefferson da katılmıştı.

Kırbaçlama hem tarlalarda hem de çivi fabrikasında görülüyordu. Ortamda zaman zaman cinsel tacizler de yaşanıyordu.

İhtişamlı malikânenin ardındaki acı ve gözyaşı

Thomas Jefferson’ın malikânesi, nerdeyse “dağ” denilebilecek yüksek bir tepeye kurulmuştu. Bir ziyaretçi, malikânenin ihtişamını görünce anı defterine, “Kelimenin tam anlamıyla bulutların üzerinde bir yer. Eğer adı Monticello olmasaydı, adını Olympus koyardım” diye yazmıştı.

Jefferson burada gösterişli yemek davetleri veriyor, bu yemeklerde konuklarına “özgürlük, eşitlik, adalet” üzerine ateşli nutuklar atıyordu. Thomas Jefferson bu nutukları atarken, bütün o hummalı işleri adeta “görünmeyen eller” yapıyordu. Yemek tabakları, taze sofra takımları, buz, içki ve çarşaflar oradan oraya aceleyle gelip gidiyor, bazen sayıları 40’ı bulan misafirler, nadiren gölge gibi görünen kölelerin bu hizmetleriyle malikânede güzel vakit geçiriyorlardı.

“Akşam yemeği sırasında Jefferson şöminenin yanında bir panel açar, boş bir şarap şişesi koyar ve saniyeler sonra dolu bir şişe çıkarırdı. Misafirler, bu sihrin nasıl gerçekleştiğini anlayamazdı. Panel, bodrum katına inen dar bir dambıl garsonunu gizlemekteydi. Jefferson kompartımana boş bir şişe koyduğunda, bodrumda bekleyen bir köle hizmetçiyi indirir, boş olanı çıkarır, yeni bir şişe yerleştirir ve saniyeler içinde efendisine gönderdi. Benzer şekilde, sıcak yemek tabakları, raflarla donatılmış bir döner kapıda sihirli bir şekilde belirirdi. Kullanılmış tabaklar da aynı düzenekte gözden kaybolurdu.”

Bazen misafirlerin şımarık taleplerine yetişemeyen, biraz geciken köleler, misafirlerden uzakta kâhya ya da nazırların sözlü, bazen de fiziki müdahaleleriyle “tedip ediliyordu.” Malikânenin müştemilatında her zaman ortalama 100 civarında köle görev yapmaktaydı.

Jefferson’dan arkadaşına tavsiye: “Zenciye yatırım yap”

Thomas Jefferson, tam bir tutarsızlık abidesiydi. ABD’nin ilk başkanı olan arkadaşı George Washington’a yazdığı bir mektupta, plantasyonunun tarımsal kazançlarını ve kayıplarını sayarken, kölelerden yüzde 4 kâr ettiğini belirtmişti. Jefferson, verimi dikkate alan politikalar izlendiği takdirde bu kârın yüzde 10’a kadar çıkabileceğini de vurgulamıştı.

Thomas Jefferson, malî zorluklar yaşadığından şikâyet eden bir başka arkadaşına da yatırım tavsiyelerinde bulunurken, “Sende para kalmamış. Eğer ailenden kalan paran varsa o paranın her kuruşunu arazi ve zencilere yatır” demişti.

ABD’nin üçüncü başkanı “tecrübeyle” konuşuyordu. Zira 1970’li yıllarda kölelik sisteminin ABD ekonomisine yaptığı katkıyı inceleyen ekonomistler, “1860 yılında, Güneyli kölelerin değeri, ülke çapında imalat veya demiryollarına yatırılan miktarın yaklaşık üç katıydı.” sonucuna ulaşmışlardı.

Çok “merhametli” birisiydi

Bu arada, Jefferson’un “merhametli” olduğundan söz edilebilirdi. Siyasette yol almaya başlayınca ürkek ifadelerle kölelerle ilgili bazı düzenlemeler yapılmasını önerir olmuştu. Onun bulduğu “çözüm”, 45 yaşını geçen köleleri Afrika ve Güney Amerika’daki memleketlerine göndermekti. Sorun şuydu ki, o yıllarda pek çok köle, hele de ağır işlerde çalışanlar arasında 40, 45 yaşını gören çok azdı.

Jefferson özetle, “İşe yaramaz hale gelince, posasını geri gönderelim” diyordu. Thomas Jefferson bu arada, Amerika’daki insanlık dışı muamelelerden bunalarak Güney Amerika’ya kaçan ve burada Haiti Devleti’ni kuran kölelere yenilerinin katılmaması için, üstelik artık bir kısmı özgür olan siyahî ABD vatandaşlarına Haiti’ye gidiş yasağı getirmişti.

 

Beyaz Saray’da bile köle çalıştırdılar

Thomas Jefferson, “Prens” isimli eseriyle “siyasi pragmatizm”in kitabını yazan Niccolo Machiavelli’ye bile parmak ısırtacak kıvraklıkta ilkesiz birisiydi.

O kadar fütursuzdu ki, başkan seçildikten sonra Beyaz Saray’da dahi köle çalıştırmıştı.

Monticello Çiftliği’nden getirilen köleler, başkanın evinde Fransız mutfağını öğrenip, buna uygun yemekler pişiriyorlardı.

Öte yandan tam 12 ABD başkanı da hayatlarının bir noktasında kölelere sahipti. Bunlar George Washington, Thomas Jefferson, James Madison, James Monroe, Andrew Jackson, Martin Van Buren, William Henry Harrison, John Tyler, James K. Polk, Zachary Taylor, Andrew Jackson, Ulysses S. Grant’di.

Bunlardan 8’i, tıpkı Jefferson gibi köleleri Beyaz Saray’da hizmetlerinde kullanmışlardı. O yıllarda, Amerikan devletinin resmi pek çok evrakında, “Köle, bir insanın 5’te 3’üdür.” ifadesinin yer aldığı düşünülünce, bu durum çok da garip kaçmıyordu aslında.

– Henry Wiencek, “Thomas Jefferson’ın Karanlık Yüzü”, Smithsonian Magazin, Ekim 2012

– Lina Mann, “Başkan Thomas Jefferson’ın Köle Aileleri”, whitehousehistory.org

– Robert Robb, “Kurucu Babalar Irkçı mıydı Yoksa Dahiler mi?” azcentral.com, 15 Temmuz 2019


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir