İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 17 Mayıs 2021’de Sedat Peker hakkında yaptığı kabahat duyurusuyla ilgili 4 Temmuz 2022’de 57 sayfalık iddianame hazırlandı. İddianame Ankara 11. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 28 Temmuz’da kabul edildi ve 8 yıl 4 ay mahpus talebiyle dava açıldı.
Halk TV’den İsmail Saymaz’ın yazısına nazaran, Soylu verdiği dilekçede Peker’in “daha evvel makus niyetli çevrelerce lisana getirilen dedikodu ve uydurma öykülerle iftira ve hakaret ettiğini” söyledi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, yetkisizlik kararıyla belgeyi Sedat Peker Ana Davası’nın görüldüğü İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na yolladı. Fakat İstanbul, hakaret ve tehdit cürümlerinin örgüt çerçevesinde olmadığını münasebet göstererek, belgeyi Ankara’ya iade etti. Sonrasında Ankara belgeyi, Peker’in yaşadığı Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Beykoz da belgeyi iade edince iddianame Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yazıldı.
Saymaz’ın yazısından davayla ilgili kısım şöyle:
“İddianamede tek şikayetçi yer alıyor: Soylu.
Tek bir sanık var: Peker.
Peker’e kamu görevlisine misyonundan ötürü alenen hakaret, iftira ve tehdit suçlamaları yöneltiliyor.
Peker’in 30 Kasım 2019’da İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan yurt dışına çıktığı, sözünün alınması için yakalama buyruğu düzenlendiği, aranılan şahıslardan olduğu tabir ediliyor. Fakat Kırmızı Bülten’den kelam edilmiyor.
Peker’in 18 Mayıs-22 Temmuz 2021 ortasındaki 231 tweetinin hakarete, 20’sinin tehdide ve 13’ünün iftiraya girdiği savunuluyor.
İftira diye şikayet edilen üç tweette Peker, Soylu’nun 4 Aralık 2020 gecesi işadamı Sezgin Baran Korkmaz’la görüştüğünü sav ediyor. Bu görüşme TBMM’de kendisine yöneltildiğinde Soylu, “Devletin bütün kurumlarıyla üstten aşağıya o denli bir karar aldık, sorunun içerisine o denli bir daldık ki Amerika’yı da açığa düşürdük, bize kumpas kuranları da” diyerek, görüşmeyi yalanlamamıştı.
Peker’in 13-16-20-23 ve 30 Mayıs ile 6 Haziran 2021’deki altı görüntüsü ile gazeteci Haydi Özışık ve Recep Fazlıoğlu ile üç görüşmesi delil sayıldı.
Peker’in Soylu ile ilgili beyanlarının “ifade özgürlüğü, tenkit ve reaksiyon sonlarını aştığı” vurgulanarak, şöyle deniyor:
“Paylaşımlarının müştekinin onur, onur ve saygınlığı ile kişilik haklarına sövme ve somut bir fiil veya olgu isnat ederek hakaret; ruh dinginliğini ve iç huzurunu bozabilecek nitelikte tehdit; soruşturma yahut kovuşturma açılmasını veya idari yaptırım uygulanmasını sağlamak gayesiyle gerçeğe ve hukuka ters iftiralar niteliğinde olduğu…”
Hakaret hatası kamu görevlisine karşı vazifesinden dolayı alenen işlendiği için bir yıl iki aydan iki yıl dört aya…
Tehditten altı aydan iki yıla…
İftiradan bir yıldan dört yıla kadar mahpus cezası isteniyor.
Toplam ceza sekiz yıl dört aya çıkıyor.
Zincirleme biçimde işlendiği için bu cezaların dörtte üçe kadar arttırılması isteniyor.
Duruşması 17 Ocak 2023’te görülecek.
Bu ortada Peker’in görüntü ve toplumsal medya paylaşımlarında yer verdiği savlar Soylu aleyhine ihbar sayıldı.
Soylu’nun İçişleri Bakanı olması, dokunulmazlığının bulunması ve soruşturma metodunun farklı işlemesi nedeniyle ayırma kararı verildi. Evrakı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Parlamenterler Bürosu’nun 2022/145194 sayılı soruşturma sırasına kaydedildi.
Peker’in birinci görüntüsünden bu yana 15 ay geçti. Peker, işlenmiş yığınla suça değindi, münasebet ağlarını deşti ve ispatlar sundu.
Yanlış anlaşılmasın.
“Peker’in Soylu’ya yönelik tabirleri kabahat değildir” demiyorum.
Fakat ne Yalıkavak Marina ve Paramount Hotel’e çökmeye… Ne Kıbrıs’ta gazeteci Kutlu Adalı’nın öldürülmesine…
Ne uyuşturucu ve silah ticaretine…
Ne de mafyadan 10 bin dolar aldığı tez edilen milletvekiline dava açıldı.
Peker’in ifşa ettiği son skandal Beştepe’yi sarsarken…
Bunca ‘şüpheli’ ortasında yalnızca Peker’in yargılanacak olması, hatalıların korunduğunu düşündürüyor.” (HABER MERKEZİ)
YAZININ TAMAMI