İYİ Parti Genel Lideri Meral Akşener Cumhuriyet’ten Gamze Kolcu’ya konuştu. Meral Akşener, “Medyada öne çıkan ve kendilerini CHP’nin sözcüsü üzere gören birtakım isimlerin özensiz bir lisan kullandıklarını görüyorum. Hassas bir devirde, herkesin kelamlarına dikkat etmesinde fayda görüyorum. Zira, partide bir sorumlulukları olmadığı halde, milletimiz o isimlerin kelamlarını, partinin görüşü üzere algılıyor. İncitici bir lisanları var” dedi.
KILIÇDAROĞLU İSTEDİ
Meral Akşener CHP’li kimi isimlerin Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’dan özeleştiri vermesini istemelerini de eleştirerek şöyle konuştu:
“Aynı isimler, çabucak her yayında ya da yazılarında, uzun bir mühlet, Sayın Davutoğlu, Sayın Babacan ve arkadaşlarının özeleştiri vermesi gerektiğini tabir ettiler. Halbuki, her iki genel lideri da o masaya Sayın Kılıçdaroğlu davet etti. Bunu görmezden geldiler. Bu hal, hem sayın genel liderlere, hem de masaya davet eden Sayın Kılıçdaroğlu’na karşı yapılmış bir saygısızlık. Bu lisan vakitle öylesine cüretlendi ki, masaya parmak sallar hale geldi. Hatta işi, demokratik bir işleyiş ve istişare üzerine bina edilen masaya, noter misyonu yüklemeye kadar götürdüler. Kendilerini muhalif olarak tanım ediyorlar lakin açıkçası, o lisan, iktidarın ekmeğine yağ sürüyor. Burada yeterli niyet görmüyorum. “
BEN İSTEDİM
Akşener açıklamalarına şöyle devam etti:
“2018 seçimine giderken, partimizin seçime sokulmayacağı yolunda bilgi aldık. Bunun üzerine ben Sayın Kılıçdaroğlu’na gidip, 15 milletvekili istedim. Meclis’te kümemiz olduğunda sorun kalmıyordu. Bu hususta Kemal Bey’e duyduğumuz şükranı dört yıldır her platformda tabir ediyorum. Demokrasimize önemli bir katkıda bulundu. Bu mevzuyu bile o denli egzajere ettiler ki anlatamam. Demokratik bir alakayı ve hali, bir ticari hesaba çevirdiler. Şunun da altını çizmek isterim; bu ülkede yıllardır CHP’nin siyasi duruşuna dair bir algı pompalanır. Bilhassa milliyetçi-muhafazakâr seçmenin gözünde, antidemokratik olduğuna dair kemikleşmiş bir algı var. Bizim o atağımız, CHP’nin demokrasimize katkı sunan kimliğini pekiştirdi. Seçmenin kıymetli bir kısmındaki ön yargıları kırdı. Bu yanını görmek istemiyorlar ve UYGUN Parti’ye parmak sallamayı, mesken ödevi vermeyi alışkanlık haline getirdiler. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Bu tutumlarıyla aslında en büyük hasarı, taraftarı olduklarını tez ettikleri CHP’ye veriyorlar. Cumhurbaşkanlığı kazanılamayınca o ittifak dağıldı, olağandır. 31 Mart’a gidildi, ittifak teklifini ben götürdüm. Kâr, ziyan, ziyan bakmadık. Bu birliktelik o denli bir sinerji yarattı ki… Yan yana gelişin sinerjisi gücü; İstanbul’u, Ankara’yı, Adana’yı, Antalya’yı sağladı. İktidardan rahatsız seçmene, ‘Evet başarabiliriz’ duygusu verdi. Bunun demokrasimize ne kadar büyük bir katkı olduğunu teslim etmek gerekir. “