CHP Genel Lider Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel, Yunanistan’a bağlı Kıyı Güvenlik güçleri tarafından sistemsiz göçmenleri “geri itme” maksadıyla ülkemiz karasularını ihlal etme olaylarını TBMM gündemine taşıdı.
CHP Genel Lider Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel, Ulusal Savunma Bakanlığı’nın son günlerdeki açıklamalarına reaksiyon gösterdi ve mevzuyu bir önerge ile Meclis gündemine taşıdı.
Kıbrıs Barış Harekatı’nın yıl dönümünde hudutlarımıza yönelik tacizlere sessiz kalındığını söyleyen Açıkel, “Yaşanan bu olaylara karşı neden tesirli tedbir alınmadığı ve sessiz kalındığı merak edilmektedir. 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekatı’nın yıl dönümünün arifesinde, hudutlarımıza yönelik tacizlere sessiz kalınması Cumhuriyetimizin ulusal egemenlik ideolojisine gölge düşürmektedir” diye konuştu.
Açıkel, Ulusal Savunma Bakanı Hulusi Akar’a şu soruları yöneltti:
1-Bakanlığınız tarafından 17 Temmuz 2022 tarihinde yapılan açıklamada ve paylaşılan imajlarda, Ege Denizi’nde, Dilek Boğazı doğusunda bulunan sistemsiz göçmenlerin, Yunanistan’a ilişkin kıyı güvenlik botu tarafından Türk karasularımıza itildiği ve birebir vakitte karasuyu ihlali yapıldığının tespit edildiği bilgisi kamuoyu ile paylaşılmıştır. Yapılan açıklamadan, ülkemiz kıyılarına yalnızca 1.5 km arada gerçekleşen geri itme ve karasularımızı ihlal durumu karşısında güvenlik güçlerimiz tarafından Yunan botuna dönük bir müdahale yapılmadığı, sistemsiz göçmenlerin ise Kıyı Güvenlik ögelerimiz tarafından ülkemize geri getirildiği anlaşılmaktadır.
2-Aynı halde, Bakanlığınız tarafından 8 Ağustos 2021 tarihinde yapılan açıklamada ise; tekrar Yunanistan’a ilişkin bir botun Antalya Kaş ilçemizin güneyindeki Başak Adamıza yaklaştığının ve Yunan botunun bir küme sistemsiz göçmeni Başak Adası’na bıraktığının tespit edildiği bilgisi verilmiştir. Yapılan bu açıklamadan da, Yunanistan’a ilişkin botun, hudutlarımızı ihlal ederek sistemsiz göçmenleri topraklarımıza bıraktığı, egemenliğimiz altındaki Başak Adası’na adeta çıkartma yaptığı ve hiçbir müdahaleye maruz kalmadan geri döndüğü anlaşılmaktadır.
SINIRLARIMIZDA ZAFİYET
Yaşanan bu iki olay sonrasında bakanlığınız tarafından yapılan resmi açıklamalarda yalnızca olayların tespitinin yapılması ve bunun duyurulması, Türkiye Cumhuriyetimizin hudut güvenliği ve egemenliği konusunda yaşanan telaşların derinleşmesine neden olmaktadır. İktidarın teslimiyetçi mülteci siyaseti yüzünden; Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu hudutlarımızdan, Ege Denizine kadar neredeyse tüm hudutlarımızda zafiyet yaşanmaktadır. Türkiye’nin Avrupa’nın hududunda büyük bir mülteci/göçmen kampına dönüştürüldüğü ve buna iktidar tarafından adeta istek gösterildiği anlaşılmaktadır. Buna ek olarak son aylarda bilhassa Yunanistan tarafından sistemsiz göçmenleri ülkemize hakikat geri itme olayları artmaktadır.
Bu ve emsal olaylarda, sonlarımıza yönelik tacizlere sessiz kalınması, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurucu dış siyaset unsurlarına, Cumhuriyetimizin ulusal egemenlik ideolojisine ve birebir vakitte ulusal çıkarlarımız için fedakarca misyon yapan ve misyon bekleyen güvenlik güçlerimizin çalışmalarına gölge düşürmektedir.
GÜÇLÜ YANIT VERİLMEMESİNİN NEDENİ NEDİR?
Bakanlığınız tarafından yapılan açıklamalarda bu bilgiye yer verilmediği için, kamuoyunda üstte bahsi geçen olaylar ve misal olaylar karşısında, bakanlığınız ve iktidar tarafından nasıl bir önleyici siyaset izlendiği, yaşanan bu olaylara karşı neden tesirli tedbir alınmadığı ve sessiz kalındığı merak edilmektedir.
Bu bağlamda;
1-) Temmuz 2018 – Temmuz 2022 tarihleri ortasında, Yunanistan’a bağlı Kıyı Güvenlik güçleri tarafından Ege Denizi’nde sistemsiz göçmenlere yönelik kaç “geri itme” olayı yaşanmıştır? Bu olaylar sonucunda, ülkemize geri getirilen sistemsiz göçmen sayısı nedir?
2-) Temmuz 2018 – Temmuz 2022 tarihleri ortasında, Yunanistan tarafından sistemsiz göçmenleri geri itmeye dönük, karasularımıza yönelik olarak kaç ihlal yapılmıştır? Bu ihlal ataklarına karşı ne cins yanıt verilmiştir?
3-) Yunanistan’ın ülkemiz kıyılarına yalnızca 1.5 km aralıktan, karasularımızı ihlal ederek hudut egemenliğimizi taciz etmesi karşısında ne çeşit askeri ya da diplomatik bir mukabelede bulunulmuştur? Bahsin Dışişleri Bakanlığı’na aktarılması ile diplomatik teşebbüsler yapılması sağlanmış mıdır?
4-) Hudut güvenliğimize ve ulusal egemenliğimize karşı Yunan askeri botları tarafından açık bir müdahale niteliği taşıyan bu olaylara karşı güçlü bir karşılık verilmemesinin, misal olayları teşvik ettiği ortada iken üstte örneklendirilen olaylara karşı bir karşılık verilmemesinin münasebeti nedir?
5-) Ege Denizinde, misal öbür olaylarda da hudutlarımızın ihlal edilmemesi için bakanlığınız tarafından ne tıp önlemler alınmaktadır? Askeri ya da diplomatik olarak, ülkemizin hudut egemenliğine kast eden bu vb. teşebbüslere karşı çalışmalar yapılmakta mıdır? Yapılmaktaysa bu çalışmalar nedir?