Altın Palmiye’de çifte ödül sevinci

SALİHA SULTAN

Sinema dünyasının en prestijli festivallerinden Cannes Film Festivali’in 75’ncisi ödül töreniyle sona erdi. Kovid nedeniyle, 2020′de tamamen iptal edilen ve 2021’de sıkı sağlık protokolleri altında gerçekleşen festival, bu yıl yeniden film endüstrisinin kalbinin attığı yer oldu. Festivalin Cannes’deki Grand Lumiere Tiyatrosu’ndaki töreninde açıklanan ödüllerde Ruben Östlund’un Hüzün Üçgeni (Triangle of Sadness), ‘Altın Palmiye’ kazanırken, İsveçli yönetmene sinemanın en prestijli ödüllerinden biri ikinci kez verilmiş oldu. TRT, İsveç, Fransa, ABD, İngiltere, İsviçre, Yunanistan ortak yapımı ödül Türkiye’ye de büyük gurur yaşattı.

2017’de de kendisine ödül kazandıran ‘The Square’ gibi yeni filminde de insan doğasını hicveden Östlund, hikayesini kara komedi dünyasını üst orta sınıf ve üst sınıfların yaşadığı absürt durumlar üzerine kuruyor. Film, modellik yapan genç çift Carl ve Yaya’nın milyarder yolcuların bulunduğu süper lüks bir gemiyle çıktığı gezide başından geçenleri hiyerarşinin aniden alt üst olduğu, rollerin ve sınıfların tersine dönüşünü usta bir hicivle aktarıyor. Östlund, ödül konuşmasında filmi için “Gösterimden sonra insanların birlikte dışarı çıkıp konuşacak bir şeyi olsun istedik. Sinemanın benzersiz yanının birlikte izliyor olmamız olduğu konusunda hepimiz hemfikiriz. O yüzden konuşacak bir şeyler biriktirmeliyiz ama aynı zamanda eğlenmeliyiz” ifadelerini kullandı.

EN İYİ İLK FİLM KIZILDERİLİ DRAMINA

Cannes’in ikincilik ödülü olarak sunduğu Grand Prix, bu yıl Lukas Dhont’un draması ‘Close’ ile yönetmen Claire Denis’in romantik gerilimi ‘Stars at Noon’ arasında paylaşıldı. İsveçli Mısırlı film yapımcısı Tarik Saleh’in, Kahire’deki El-Ezher Camii’nde geçen gerilim filmi ‘Boy From Heaven’ de en iyi senaryoyu aldı. En iyi ilk film ödülü olan ‘Altın Kamera’ ödülü ise, yerli Oglala ve Sicangu Lakota Kızılderilileri ile ortaklaşa çekilen, ABD’nin Güney Dakota eyaletinde bulunan Kızılderili koruma alanı üzerine bir drama olan ‘War Pony’ filmi ile Riley Keough ve Gina Gammell’e gitti. Bu yılki festival ödüllerin yanı sıra, kırmızı halı protestolarına ve Ukrayna’daki savaşa karşı tepkileriyle de sinema dünyasında uzun süre konuşulacak birçok olaya imza attı. Rus delegasyonlarının bu yılki festivalden men edildiği, festivalde Ukrayna halkına desteğin işareti olarak, geçen ay Ukrayna’da da öldürülen Litvanyalı yönetmen Mantas Kvedaravicius’nun son filmi ‘Mariupol 2’ özel gösterimle sinemaseverlerin beğenisine sunuldu.

PARAZİT’İN BAŞROLÜ TARİH YAZDI

Cannes’ın bu yılki oyunculuk ödüllerine ise üç yıl önce Bong Jooh-ho’nun Oscar’a da damga vuran ‘Parazit’ filmindeki rolüyle ‘Altın Palmiye’ alan Koreli yıldız Song Kang-ho damga vurdu. Oyuncu, ‘Broker’ adlı filmdeki performansıyla bu yıl da en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandı. Song ödül konuşmasında, “Kore sinemasını takdir eden herkese teşekkür etmek istiyorum” ifadelerini kullandı. En iyi kadın oyuncu dalındaki ‘Altın Palmiye’ de Ali Abbasi’nin ‘Kutsal Örümcek’ filmindeki gazeteci rolüyle İranlı oyuncu Zar Amir Ebrahimi’ye gitti. Olay örgüsü İran’da geçmesine rağmen ülkede izin verilmediği için Ürdün’de çekilen filmin başrolü Ebrahimi, ödül konuşmasında “Film İran’da gösterilmesi imkansız olan her şeyi tasvir ediyor” dedi. Film, İran’ın dini şehri Meşhed’de seks işçilerini hedef alan bir seri katilin gerçek hikayesine dayanıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir