Kendini ‘hayalet avcısı‘ olarak tanımlayan 23 yaşında Kalani‘nin çektiği bir TikTok görüntüsü tarihin derinliklerinde kalmış tüyler ürpertici olayları tekrardan gündeme getirdi. Hayalet avcısının savına nazaran ıssız cümbüş alanı ‘kendi kendine hareket eden‘ salıncaklar, çığlık sesleri, ilahiler, gizemli ayak sesleri ve daha birçok paranormal aktiviteyle dolu.
İşte ABD’nin en fecî yerlerinden biri olarak belirtilen Shawnee Gölü Cümbüş Parkı’nın öyküsü..
Milliyet’te yer alan habere göre, Virgina’daki park 1966’da lunaparkın iki genç işvereninin kaza sonucu ölmesinden sonucu terk edildi. Shawnee Gölü Cümbüş Parkı’nın gizemli geçmişi çok daha eskilere uzanıyor.
Şimdilerde lanetli olarak isimlendirilen cümbüş parkı 1783 yılına kadar bir Kızılderili kabilesine mesken sahipliği yapıyordu. Mercer County’de yaşayan Avrupalı bir aile Virginia’ya taşındı.
Mercer County’den Virginia’ya taşınan aile reisi Mitchell Clay isminde bir çiftçiydi. Üç çocuklu keyifli aile geçimini çiftçilikle kazanıyordu. Yerleştikleri bu topraklar da aslında Kızılderili topraklarıydı. Topraklarını kaybeden Kızılderilileri, Clay ailesi epeyce kızdırmıştı.
Mitchell Clay’in en küçük oğlu Barthley Clay bu öfkenin birinci kurbanlarından biri oldu. Kızılderililer avlanırken Barthley’i öldürdü. Kızı Tabitha ise Kızılderililer tarafından bıçaklanarak öldürüldü. En büyük oğlu Ezekial Kızılderililer tarafından kaçırıldı ve kazığa bağlanarak yakıldı.
6 ÇOCUK PEŞ PEŞE ÖLDÜ
Yaşadıklarına dayanamayan ve bunu bir savaş olarak algılayan Mitchell Clay ailesinin intikamını almak için o periyotta bölgeye yeni yeni yerleşmeye başlamış ‘Beyaz Amerikalı‘ denilen komşularından yardım istedi.
Acılı baba çocuklarını gömdükten sonra birkaç Kızılderiliyi öldürmüştü. Sonrasında ise kan gölüne dönen bu topraklar neredeyse bir Kızılderili mezarlığı haline geldi. Yaşananlardan ötürü uzun müddet Clay çiftliğine kimse yerleşmedi.
Yıllar sonra Conley T. Snidow isimli bir iş adamı Clay çiftliğinin bulunduğu alanını satın aldı ve 1962’de bir cümbüş parkı haline getirdi. Bir salıncak seti, bir dönme dolap yaptı ve orada bulunan göleti yüzmek için açtı. Bir süre çocuklar gelmeye ve oyun parkında eğlenmeye başladı. Lakin parkın birinci kurbanı dönen salıncağa binmeye çalışan pembe fırfırlı elbisesi olan küçük bir kız oldu.
Kısa bir müddet sonra öbür bir çocuk lunaparkın yüzme havuzunda boğuldu. Bu üzere kıssalar vakitle çoğaldı ve parka eğlenmeye gelen 6 çocuk daha hayatını kaybetti. Peş peşe gelen ölümlerin akabinde 1966’da iki genç işverenin kaza sonucu ölmesiyle park külliyen terk edildi. İçindeki her şey de çürümeye ve paslanmaya bırakıldı.
“ONU GÖRDÜM, ELBİSESİ KANLAR İÇİNDEYDİ”
Gaylor White, 1985 yılında parkı satın alındı. White, devasa genişlikteki çayırların bir yerleşim yeri yaratmak için ülkü göründüğünü düşündü. İşte tam da o sırada, inşaat grupları toprağı kazarken kemikler ve Kızılderililere ilişkin eşyalar ortaya çıktı. Lunapark eski bir mezarlığın üzerinde oturuyordu ve iskeletlerin birçok çocuklara aitti.
Parkın sahibi White ise salıncakların hâlâ gıcırdadığını duyabildiğini söyledi. “Akla gelen birinci şey rüzgâr olsa da gerçek bu değil” diyen Gaylor White elbisesi kanlar içinde olan küçük bir kız gördüğünü bile sav etti ve “Bana baktı ve baktığı sürece hareket edemedim” diye de ekledi.