Bir modern çağ destanı: İskenderiye Dörtlüsü

Lawrence Durrell’ın çağdaş sevgiyi anlattığı İskenderiye Dörtlüsü, tüm dünyada okunan ve bilinen kitapların başında geliyor.

Gelin o kitaplara göz atalım…

Justine

Durrell’ın çağdaş sevgiyi irdelemek üzere kaleme aldığı, 20. yüzyılın en görkemli başyapıtlarından biri olan İskenderiye Dörtlüsü’nün ilk cildi.

Balthazar

Tüm dünyanın nefesini tutmuş, yeni bir dünya savaşını beklediği gerilimli bir dönemde, zamanın adeta durduğu romantik bir kent: İskenderiye. Ve bu kentte sürgün hayatı yaşayan anlatıcının saplantı derecesinde tutku duyduğu iki kadın. Gizli ilişkiler ve tereddütlerle dolu bu panoramaya gizemli doktor Balthazar’ın bakış açısı eklenince, ilk kitapta anlatılan olaylar farklı, çok daha karanlık bir renk edinir.

Mountolive

Ortadoğu’nun günümüzdeki çalkantılarının öncü sarsıntılarına sahne olan, sırlarla ve ihanetle dolu bir Akdeniz kenti: İskenderiye. David Mountolive adındaki bir İngiliz diplomat, gençliğinden beri İskenderiye’ye ve Mısır’a hayrandır. Tüm dünyanın savaşa hazırlandığı dönemde bu kente elçi olarak geri dönen Mountolive, farklı kimselerin gözünden tanık olduğumuz olayları ve ilişkileri birleştiren bir siyasi ve dinî komployu ortaya çıkaracaktır.

Clea

Akdeniz’in güneyinde, savaşın kıskacına girmiş bir liman kenti: İskenderiye. Darley, uzun bir ayrılıktan sonra döndüğü kentte bir devrin çoktan kapanmış olduğunu görür: Justine yaşlanmıştır, Balthazar yalnız ve hastadır. Bir tek Clea cazibesini yitirmemiştir. Bir de İskenderiye…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir