Gezi Davası kapsamında 18 yıl mahpus cezası alarak tutuklanan TMMOB Mimarlar Odası avukatı Can Atalay, Silivri Cezaevi’nde geçen iki ayını anlattı. Atalay, “2 ay de ne kadar uzun bir süreymiş. Daima kayıt altında olmak, bunu bilerek yaşamak tatsız kuşkusuz fakat düzgünüm, yeterliyiz. Bu kadar net olarak yeterliyiz dememi sağlayanın tutuklanmamız karşısında yükselen itiraz, gösterilen dayanışma ve sahiplenme olduğunu bilhassa vurgulamak isterim” dedi.
Avukatı Akçay Taşçı aracılığı ile Evrensel’den Meltem Akyol’un sorularını yanıtlayan Atalay, iki aydır bulunduğu Silivri Cezaevi’ndeki vaktinin kıymetli bir kısmının avukat görüş kabininde geçtiğini söyledi.
“Üzgün olmaktansa öfkeli olmayı yeğlerim”
Aynı davadan tutuklu bulunan kent plancısı Tayfun Kahraman ve STK yöneticisi Ali Hakan Altınay ile birlikte kalan Atalay, “Peki nasıllar, nasıl geçiriyorlar günlerini?” sorusuna “Sürekli kayıt altında olmak, bunu bilerek yaşamak tatsız kuşkusuz lakin uygunum, yeterliyiz. Üçümüzün bir arada kalması, kolektif bir hayat sürme gayretimiz pek çok şeyi kolaylaştırıyor. Bir de bu kadar haksız bir biçimde buna muhatap olmak insanı öfkelendiriyor. Fakat o kelamı aklımdan çıkarmıyorum, ‘Üzgün olmaktansa öfkeli olmayı yeğlerim’” cevabını verdi.
Atalay, cezaevindeki günlük rutinlerini şöyle anlattı: “Sabah 7.30 sularında kalkıyor, 8.00 üzere havalandırmanın açılması ile 30 metrekarelik bir havalandırmada, yürümeye ve spor yapmaya başlıyoruz. 9.30 üzere kahvaltı ediyoruz 10.00-10.30 ortası avukat görüşleri başlıyor birden fazla gün. Eksik kalmasın sabah en geç 8.00’de televizyon açılmış oluyor ve ses kısık olsa bile haberler kaçırılmıyor. Olağan gazeteler gelir gelmez okunmaya başlıyor falanca haber ile ilgili yorum filanca makale ile ilgili tartışma da günlük en değerli faaliyetlerimizden. Saat 18.00’de ana haber bültenleri izlenmeye başlıyor 19.30-20.00 ortası akşam yemeği yendikten sonra televizyonda izlenebilir bir sinema varsa ona bakılıyor bir mühlet. Sonra tekrar biraz kitap okuma ve uyku. Hakan ve ben daha erken uyuyoruz, Tayfun gece daha yeterli çalışabilenlerden. Biraz uzun anlattım. Sanırım bu tertibi yazmak, konuşmak güzel geliyor. Kapalıyız ve bu şartlarda da hayatlarımız ile ilgili karar veriyor, yaşıyoruz.”
“Hukuki bir destek yazılmaması ayıptır”
Gezi Davası’nın açıklanan ‘gerekçeli’ kararı için “Gerekçeden mahrum, gerekçesiz karar” diyen Atalay, devam etti: “Ben bu kadar toplumsal reaksiyon sonrasında daha yeterli bir personellik ‘umuyordum’. ‘Umuyordum’ diyorum zira bu pervasızlık can sıkıcıdır. Gezi’nin karalanmasına Seyahat direnişi karşısında bir uğraş sürdüremeyenlerin mahkeme kararı kisvesi altında hem palavra bir tarih tezini topluma yedirme, hem de gelecekte de yurttaşların elinden demokratik itiraz hakkını almak için tezvirat üretme uğraşıdır. Ve bir kez daha bu gayret başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Son bir kelam neden tutuklu olduğumuza ait tek bir tüzel destek yazılmamış olması ise ayıptır.”
“Babacan, Davutoğlu ve Ergin’in dilekçeleri önemli”
DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Lideri Ahmet Davutoğlu ve Sadullah Ergin’in dilekçe vererek Seyahat davasından isimlerinin çıkarılmasını istemeleriyle ilgili Atalay şunları söyledi: “Birer dilekçe olarak ve ismimizi silin diyerek belgeye ulaştırmaları kuşkusuz kıymetlidir. Bu tavır onlar açısından apaçık bir haksızlığa mevcut hukuk tertibi yöntemleri dairesinde de itiraz etmiş olma, haksızlığa ortak olmama gayretini gösterme faziletidir. Bu dilekçelerin altında imzası bulunanlar demokrasiden ve adaletten yana bir adım attılar, bu adımı getiren kuşkusuz onların iradesidir fakat gerek parlamenter siyasal muhalefetin, gerekse toplumsal sahiplenmenin tayin edici katkısını da hiç akıldan çıkarmamak gerekir”
“Fetihtepe ve Tokatköy halkını selamlıyoruz”
Atalay, Okmeydanı Fetihtepe ve Beykoz Tokatköy’deki kentsel dönüşüm sürecini ve verdikleri çabayı de yakından takip ettiklerini anlattı. Atalay, şu tabirleri kullandı:
Dün Sulukule, Başıbüyük, Tarlabaşı, Ayazma ne ise bugün Fetihtepe ve Tokatköy odur. Fetihtepe ve Tokatköy halkını selamlıyoruz, şuncacık yerde onlarla ilgili haberleri izlerken ve okurken tüm benliğimizle onların yanında, onlarla omuz omuzayız.
99 sarsıntısından bu yana geçen vakti -bunun son 20 yılı tümü ile beton ve inşaat ile övünen bir iktidarla geçti- düşünürsek sarsıntı güvenliğinin tümü ile piyasa şartlarına tesliminin yalnızca yanlış değil ‘cana kast’ olduğu açık. Tüm mahallenin bu kadar moralli olduğu bir devirde, daha fazla gecikmeden tüm bu yıkımın, rantsal dönüşümün, AKP tipi kalkınmanın simgesi niteliğindeki 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’u nasıl aşacağımızı tartışmaya başlamak gerekmez mi? Hem yandığımız hem bu olduğumuz günlerde ekolojik kriz cenderesinde yalnızca parça(ları) değil lakin bütünlükleri temel alan toplumsal ekolojik karşı bir yasa teklifi hazırlamamız gerekir”
“Bu kadar net olarak düzgünüz dememi sağlayan dayanışma ve sahiplenme”
Dışarıdaki dayanışmayı, itirazı da yakından takip ettiklerini söyleyen Atalay: “Başta bu kadar net olarak uygunuz dememi sağlayanın tutuklanmamız karşısında yükselen itiraz, gösterilen dayanışma ve sahiplenme olduğunu bilhassa vurgulamak isterim. Tüm demokrasi güçlerine teşekkür ederiz. Seyahat, memleketin canlı bir organizma olduğunun delili; eşitlik, özgürlük ve adaletin somut bir imkan olduğunun işaretidir.
Hep bir dize var aklımda, ‘Umudu değil, ümitsizliği yatıştır’. Herkese selam, yeterli ki varsınız. Güzel ki beraberiz” dedi.
TIKLAYIN – Seyahat Davası tutuklusu Can Atalay: Cumhuriyeti savunacağız; bu karanlığı daima birlikte aşacağız