Büyük Taarruz’un başladığı 26 Ağustos tarihindeki hutbede, birlik ve beraberlik bildirisi veren Diyanet, “İçinde bulunduğumuz Ağustos ayı, ulu tarihimizdeki birçok zaferlere şahitlik etmiştir. Her yıl bu ayda bizler, tarihimize damga vuran eşsiz zaferleri hatırlarız. 26 Ağustos 1071 tarihinde Anadolu’yu İslâm’a açan ve milletimize yurt kılan Malazgirt Meydan Muharebesi’ni düşünürüz. 30 Ağustos Zaferiyle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni anarız.” tabirlerini kullansa da zaferin başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk’e yer vermedi.
Hutbenin tamamı ise şöyle:
“ZAFERLERİMİZİN ARKASINDAKİ RUH VE MANA
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Büyük Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Şayet siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.”
Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Kim Allah’ın dini en üstün olsun diye çaba ederse o Allah yolundadır.”
Aziz Müminler!
İçinde bulunduğumuz Ağustos ayı, ulu tarihimizdeki kaç zaferlere şahitlik etmiştir. Her yıl bu ayda bizler, tarihimize damga vuran eşsiz zaferleri hatırlarız. 26 Ağustos 1071 tarihinde Anadolu’yu İslâm’a açan ve milletimize yurt kılan Malazgirt Meydan Muharebesi’ni düşünürüz. 30 Ağustos Zaferiyle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni anarız.
Kıymetli Müslümanlar!
Tarih boyunca bizleri zaferden zafere koşturan, bizlere sahip olduğumuz o muazzam ruhu kazandıran, “Din-i Mübin-i İslâm”a olan bağlılığımızdır. O halde, ecdadımızın tarihe altın harflerle yazdığı zaferlerden biz müminlere düşen en kıymetli görev, tıpkı inanç ve teslimiyete sahip olmaktır. Allah’a sarsılmaz bir imanla bağlanmak, salih amel, hoş ahlak, sabır ve sebatla O’nun yolunda gayret etmektir. İşte o vakit Allah’ın yardımı ebediyen bizimle bir arada olacaktır. Ne vakit dara düşüp “Allah’ın yardımı ne vakit?” diye yakarışta bulunsak, Şanlı Rabbimizin, “Bilesiniz ki Allah’ın yardımı yakındır.” muştusuyla ruhlarımız sekinete erecektir.
Değerli Müminler!
Tarih bir milletin hafızasıdır. Yalnızca mazisi değil, yarınlarının inşasıdır. İbret nazarıyla okunduğunda tarih, milletlere bir pusula üzere taraf gösterir, istikamet çizer. Tarihimizdeki zaferler de, bizi biz yapan, millet yapan kıymetlere sahip çıkmayı öğütler bizlere. Huzur ve itimat içinde yaşadığımız vatanımızı, canımızdan aziz bilmeyi öğretir. Varlığımızı ve birliğimizi, kardeşliğimizi ve muhabbetimizi müdafaa şuuru aşılar. Tıpkı iman, birebir ruh ve tıpkı mefkûreye sahip olduğumuz surece aşamayacağımız hiçbir mahzurun, kazanamayacağımız hiçbir uğraşın olmadığını hatırlatır her birimize.
Aziz Müslümanlar!
Geçmişteki zaferlerimizi yâd etmek elbette kıymetlidir. Ecdadımızın anısını yaşamak ve gelecek kuşaklarımıza aktarmak elbette değerlidir. Fakat bundan daha da değerli olan tarihimizin bize yüklediği sorumlulukların idrakinde olmaktır. Necip milletimizin, İslam âleminin ve bütün insanlığın düzgünlüğü, huzuru ve barışı için elimizden geleni yapmaktır. Maneviyatımızla birlikte maddi sebepleri de seferber etmektir. Bilim, iktisat ve teknoloji üzere alanlarda her türlü üstünlüğü elde etmek için var gücümüzle çalışmaktır. Lakin o vakit Allah’ın ismini yeryüzüne hâkim kılabilir, hak ve hakikati, güzellik ve adaleti, şefkat ve merhameti dünyanın dört bir köşesine taşıyabiliriz. Ulu ecdadımızın emanetine hakkıyla sahip çıkabiliriz.
Bu vesileyle Hz. Âdem (a.s)’dan günümüze kadar Allah’ın dinini yüceltme uğruna canını feda eden aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi bir defa daha rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum.”
İLK KEZ UNUTMADI
Diyanet daha evvel de 2019 yılında Cuma gününe denk gelen 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda da Mustafa Kemal Atatürk’ün ismini anmamıştı.
Diyanet, bu geleneğini başka ulusal bayramlarda da devam ettirdi. 29 Ekim 2021’de Cumhuriyet’in 98. yıldönümünde yayımladığı hutbede Atatürk’ün ismini anmayan Diyanet İşleri Başkanlığı, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü’nde de bunu sürdürdü. Diyanet, Çanakkale Zaferi hasebiyle hazırladığı cuma hutbesinde cumhuriyetin kurucusu ve Anafartalar kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü yeniden anmadı.