KESK üyesi memurlar, bugün Malatya’nın Soykan Meydanı’nda toplanarak bordrolarını yaktı.
SES Malatya Şube Lideri Sakine Doğan, protestocu memurlar ismine yaptığı açıklamada şunları söyledi:
‘Mızrak artık çuvala sığmıyor’
Ülke tarihinin tahminen de en karanlık devrinden geçiyoruz. Bir avuç keyifli azınlık dışında kalan 84 milyon olarak, ülkeyi yönetenlerin aldığı yanlış kararların faturasını daha fazla işsizlikle, daha fazla yoksullukla ödemeye devam ediyoruz. İktidarın talimatları ile belirlenip, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) vasıtası ile açıklanan resmi enflasyon bile yüzde 73,5 ile son 24 yılın rekorunu kırmış bulunuyor.
Resmi enflasyon ulaştırmada yüzde 107,62’ye, besin eserlerinde yüzde 91’e ulaştı. Çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız gerçek enflasyon ise çoktan yüzde 150’yi aştı. Bizim için en değerli kalem olan besin enflasyonu ise yüzde 200’ü buldu. Buna rağmen kamu işçileri olarak maaşlarımızda yaşanan artış, toplu mukavele artışları ve enflasyon farkları ile yalnızca yüzde 44’te kaldı.
Bu karanlık tabloya karşın iktidar sözcüleri, her fırsatta ‘Enflasyon tüm dünyada rekor’ kırıyor mazeretlerinin gerisine saklanıyor. Halbuki mızrak artık çuvala sığmıyor. Bin bir oyunla düşük gösterilen resmi sayılara nazaran bile Türkiye, enflasyonu en yüksek ülkeler sıralamasında dünya beşinciliğine yükselmiş bulunuyor. Enflasyon, Avrupa Birliği ülkelerinde ortalama yüzde 10 ile bizdekinin yedide biri, sekizde biri düzeyinde seyrediyor. Dört aydır Rusya’nın işgali altında bulunan Ukrayna’da bile enflasyon yüzde 17. Avrupa’da bizden sonra enflasyonu en yüksek ülke yüzde 27 ile Moldova.
‘Nereye ve neye baksak ateş kıymeti fiyatlarla karşılaşıyoruz’
Doğan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
Hız kesmeden devam eden artırım sağanağında, bir gün aldığımızı sonraki gün birebir fiyattan alamaz hale geldik. Dört kişilik bir ailenin açlık sonu 6 bin 74 TL’ye, yoksulluk sonu ise 19 bin 785 TL’ye ulaşırken ortalama kamu işçisi maaşı 6 bin 750 lirada kaldı. Bir yıl evvel 7 lira 72 kuruş olan akaryakıtın litresi bugün 28 lira 42 kuruşa çıktı. Bir yılda yüzde 268 artış. Bir yıl evvel 7 lira 23 kuruş olan motorinin litresi bugün 28 lira 9 kuruş, yani bir yılda yüzde 288 artış. Doğal gazın metre küpü bir yıl evvel bir lira 30 kuruştu. Ortadan geçen bir yılda yüzde 140 artışla bugün 3 lira 26 kuruşa çıktı. Ortalama kamu işçisi maaşı ile alınan doğal gaz yalnızca son bir yılda bin 533 metre küp azaldı. En düşük tüketimi temel aldığımızda bile elektrik faturalarındaki bir yıllık artış yüzde 125’i aştı. Nereye ve neye baksak ateş değeri fiyatlarla karşılaşıyoruz. Hangi birini anlatalım.
‘Patates alırken zorlanıyoruz’
Patates alırken bile zorlanır hale geldik. Bir yıl evvel kilosunu 2,5 liraya aldığımız patatesi bugün en ucuz semt pazarlarında bile 10 liranın altında bulmak mümkün değil. Dar gelirlinin en çok tükettiği patates dahi bir yılda yüzde 300 zamlandı. Bir yıl evvel kolisini 22 liraya aldığımız yumurta bugün 55 liraya tırmandı. Ortalama kamu işçisi maaşı ile alınan yumurta son bir yılda tam 91 koli azaldı. Bir yıl evvel kilosunu 30 liraya aldığımız beyaz peynirin en ucuzunu bugün 70 liradan aşağıya bulmak mümkün değil. 32 adetlik bir paket bebek bezinin fiyatı, bir yıl içinde 29 liradan bugün 70 liraya yaklaştı. Ortalama kamu işçisi maaşı ile alınan 32’lik bebek bezi, bir yılda 65 paket azaldı. Bir yıl evvel 8 lira 40 kuruş olan dolar, bugün 17 lira 20 kuruşa yükseldi. Bir yıl evvel ortalama kamu işçisi maaşı 559 dolara denk geliyordu. Bugün 167 dolar azalarak 392 dolara geriledi. Bir yıl evvel 838 TL olan çeyrek altın bugün bin 700 TL. Esasen çeyrek altın almayı çoktan unutup gram altına geçmiştik. Lakin artık gram altının da yanına yaklaşmak mümkün değil. Bir yıl evvel 507 TL olan bir gram altın, bugün bin 28 liraya ulaştı. Ortalama kamu işçisi maaşı ile alınan çeyrek altın, yalnızca son bir yılda 1,6 adet, gram altın ise 2,7 adet azaldı. İşin en berbatı, biz ‘geçinemiyoruz’ diye feryat ettikçe onlar zengini daha güçlü, yoksulu daha yoksul hale getirmeye dönük siyasetlere sarılıyorlar.
‘Borçla harçla ayakta kalmaya çalışıyoruz’
“Ekonominin tabana vurduğu bu devri bile parası olanlar için fırsata çeviriyorlar” diyen Doğan, açıklamasının devamında şunları söyledi:
Kur Muhafazalı Mevduat Sistemi ile bugün 17 TL’ye ulaşan dolardaki artışın maliyeti, bizim, halkın ödediği vergilerden, Hazine’den alınıp zenginlerin cebine aktarılıyor. Bu sistem ile bizim cebimizden alınan fiyat şimdiden 50 milyar TL’yi buldu. Fakat bu da yetmedi. Artık de Gelire Endeksli Senet (GES) ismi altında kamu kurumlarının gelirlerine göz konuluyor. Yüz yıllar öncesinin iltizam sisteminden farkı olmayan bu sistemle Devlet Hava Meydanları üzere geliri yüksek kurumlar adeta zenginlere peşkeş çekiliyor. Sermayeye, işverenlere, zenginlere bonkör olanlar, ülkenin kaynaklarını güvenlikçi savaş siyasetleri ile heba edenler, sıra dar gelirlilere, emekçilerle, işçilere gelince türlü türlü mazeretler yaratıyor. Biz, yaşamsal temel gereksinimlerimizi kısarak, borçla harçla ayakta kalmaya çalışıyoruz. Lakin bunu bile bize çok gördüler.
Alacağımız kredilerin vade müddetini kısaltıp minimum ödemesini iki katına çıkardılar. Yıllar evvel verilen kelamlar çabucak unutuluyor. Milyonlara kamu işçisinin, emeklinin adil bir ek gösterge talebi, kapsamı alabildiğine daraltılarak görmezden geliniyor. ‘Kamuda 3600 devrimi’ diye yutturmak istedikleri düzenlemeden 5,3 milyon memurun ve memur emeklisinin yararlanacağını tez ediyorlar. Meğer düzenleme ile daha baştan 600 bine yakın kontratlı çalışanı her bakımdan, 2008’den sonra vazifeye başlayan yaklaşık bir milyon 750 bin kamu işçisini ise emeklilik maaşı bakımından kapsam dışında tutuyorlar. 600 puanlık artışın ek göstergesi 3000’in altında olanlara hudutlu yansıyacağı düzenlemeyi ‘devrim’ diye yutturmaya çalışıyorlar. Yoksulluktan, işsizlikten bunalan milyonlarla dalga geçercesine, ‘Ülke büyüyor, çarklar dönüyor, beşerler iş buluyor’ üzere nutuklara her gün bir yenisi ekleniyor.
‘İnsanca yaşamaya yetecek fiyat istiyoruz’
Yapılan açıklamanın akabinde talepler ise şöyle sıralandı:
En düşük maaşın yoksulluk sonu üzerine çıkarılması gerekmektedir. Bunun için eşi çalışmayan, iki çocuklu, en düşük maaşı alan kamu işçisinin geliri, maaşında yapılacak artışın yanı sıra eş ve çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım yardımı, yiyecek yardımı, ikramiye, yakacak yardımı üzere kalemlerde artışlarla yoksulluk hududunun (2022 Mayıs prestiji ile 19 bin 785 TL) üzerine çıkarılmalıdır. Tüm tüketim unsurlarına yapılan artırımlar geri alınmalı, bu unsurlarda KDV sıfırlanmalıdır. Akaryakıt eserlerinden telefona kadar lüks olmaktan çıkan her eserde ÖTV kaldırılmalıdır. Halkın, işçilerin cebinden alıp zenginlere, beşli çeteye, yandaşlara aktarmanın araçları olan Kur Muhafazalı Mevduat Sistemi, kamu-özel iş birliği projeleri, döviz garantili ihaleler sonlandırılmalıdır. Bu talepler 2023 Ağustos toplu mukavelesi beklenmeden hayata geçirilmeli hem kamu işçilerinin, emeklilerin hem de taban ücretlilerin kayıpları bir an evvel giderilmelidir.
“İnsanca yaşamaya yetecek bir fiyat istiyoruz” diyen KESK üyeleri, açıklamanın akabinde bordrolarını yakarak aksiyonlarını sonlandırdı.