Macaristan Başbakanı Viktor Orbán, etnik Macarların ağır olarak yaşadığı Romanya’nın Szekely bölgesinde bir konuşma yaptı.
BBC Türkçe‘nin haberine nazaran, Orbán, bilhassa Batı Avrupa Hıristiyan kökenli uygarlığın ideolojik nedenlerle kendi kendini imha eden bir süreç yaşadığına ait görüşlerini burada da tekrarladı. Son devrin gelişmelerinin çok merkezli bir dünya oluşturduğunu ve ABD, Çin, Asya ülkeleri, Rusya ve İslam ülkelerinin Avrupa’yı kıskaca aldığını belirtti.
Viktor Orbán’a nazaran bu sürecin gerisinde Avrupa’yı ırksal karışıma zorlayan göç olgusu yatıyor. “Avrupa ikiye ayrıldı” diyen Orbán, “Bir tarafta – batıda- Avrupa halklarının ve Avrupa dışı halkların temsilcilerinin yaşadığı ülkeler var. Bu ülkeler artık bir ulus bile değil. Bu ülkelerin büyük kentlerinde yaşayanların yüzde 50’si artık Avrupalı değil” diye konuştu. Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde bu ırksal karışımın olmadığını ileri süren Orbán, “Avrupalı halklarla karışıyoruz, lakin Avrupa dışı halklarla karışmak niyetinde değiliz, buna asla müsaade de vermeyeceğiz” dedi.
‘2050’DE AVRUPA KÖKENLİ OLMAYANLAR ÇOĞUNLUKTA OLACAK’
Orbán, ayrıyeten 2050 civarında Avrupa’nın büyük kentlerinde Avrupa kökenli olmayan bireylerin çoğunlukta olacağını savunarak, Macarların karışık ırk olmak istemediğini ve gelecek jenerasyonların, daima Avrupa’ya hakikat ilerleyen İslam medeniyetinin genişlemesini yalnızca güneyde değil batı hududunda da durdurulması konusunda hazırlanması gerektiğini öne sürdü.
Macar başbakanının bir saati aşkın bir müddet devam eden uzun konuşması, Macaristan gündeminde çok kıymetli bir yer tuttu. Hükümet yanlısı medya konuşmayı, Avrupa ve dünya tahlili nedeniyle kıymetli bir dünya siyasetçisinin yorumları olarak kıymetlendirdi ve bunların geleceğe ışık tuttuğunu savundu.
‘BU NİYET 20. YÜZYILDA DÜNYAYI YANGINA GÖTÜRDÜ’
Muhalefet ise bu türlü bir başkanı olduğu için tehlikede olanın dünya değil, Macaristan olduğunu savundu. Eski başbakanlardan ve ana muhalefet partisi önderi Ferenc Gyurcsany “Macaristan’ın en büyük trajedisi Orbán’ın kendisi ve şayet kalacak olursa bu bizim sonumuz manasına gelecek” dedi.
Konuşma yalnızca sol muhalefette değil, merkezde kalmaya ve FİDESZ’i anlamaya çalışan siyasetçiler ortasında da reaksiyon yarattı. Eski siyasetçilerden Andras Schiffer, “Kültürlerin karışmasına karşı olabilirsiniz, ancak dünyadaki insan ırkı tek ve bir bütündür, bunu ayırmaya başlarsanız, gideceğiniz yer, bedelli ve bedelsiz ırklar ayrımı olur, ki bu niyet dünyayı 20. yüzyılın en büyük yangınına götürmüştür” dedi.
‘AİLE TEMELLİ ULUSAL KÜLTÜRÜ SAVUNMALIYIZ’
Viktor Orbán, Batı dünyasının ekonomik ve toplumsal meselelerinin hem ABD ve hem de AB için 2030 yılı civarında tepe yapacağını var saydı. Orbán, bilhassa Avrupa Birliği içinde endüstrileşmiş kuzey ve borçlu güney ortasındaki derin çelişkilerin o tarihte artık AB’de kaçınılmaz bir çatlak yaratacağını düşündüğünü açıkladı. Macar başbakanına nazaran 2030 yılına kadar Batı Avrupa ülkelerine nazaran daha süratli gelişen Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri o yıllardan itibaren Avrupa’nın bahtını de eline alabilir.
Ama bunun olabilmesi için Viktor Orbán’a nazaran hudutların sıkı korunması, aile temelli ulusal kültürün savunulması ve bir an evvel ordunun güçlendirilmesi gerekiyor. Orbángüçlü bir ulus ve güçlü bir devlet hedefliyor. “Hazırlıklı olmalıyız, dünyanın rastgele bir köşesinde rastgele bir Macarın ayağına basıldığında biz buradan müdahale edebilmeliyiz” diyor. (DIŞ HABERLER)