Tuğba kitaplarla yaşama tutunuyor
Nuriye ve Osman Fidan çiftinin tek çocukları 50 santimetre boyundaki Tuğba Fidan, yürüyemediği için ilkokul, ortaokul ve liseden dışarıdan sınavlara girerek mezun oldu.
İlk çocuklarını 10 yaşında cam kemik hastalığından kaybeden Fidan çifti, kitap okumayı çok seven kızları Tuğba’ya her konuda destek oluyor.
Tuğba Fidan, AA muhabirine, doğuştan bedensel engelli ve cam kemik hastası olduğunu söyledi.
Engeli nedeniyle gününün büyük bölümünü evinde geçirdiğini belirten Fidan, “Kitap okumayı çok seviyorum, kitaplarla hayatımı sürdürmeye devam ediyorum. Okuma ve yazmayı annem öğretti. Daha sonra dışardan ilköğretim ve liseyi bitirdim. Üniversiteye gitmeyi de çok istiyorum ama sağlık durumlarımdan dolayı yapamıyorum.” dedi.
Fidan, okuma aşkının çocuk yaşlarda başladığını ve daha çok roman okuduğunu anlatarak “Havanın güzel olduğu günlerde dışarı çıkıyorum. Arkadaşlarla vakit geçirmeyi çok seviyorum. Pandemi dolayısıyla şu anda arkadaşlarımla fazla görüşemiyorum.” diye konuştu.
Kitap okumanın zamanla kendisinde bir tutku haline dönüştüğünü dile getiren Fidan, “Soğuk havalarda dışarı çıkamadığım zamanlarda kitaplar arkadaşım oluyor. Kitaplar olmazsa yaşamım olmaz. Kitap okumanın dışında evde olduğum zaman lif örüyorum. Kitap okumayı çok seviyorum.” ifadelerini kullandı.
– “KIZIMIN HAYALİ ÜNİVERSİTEYİ DE BİTİRMEK”
Anne Nuriye Fidan ise imkansızlıklar nedeniyle okula gönderemediği kızına okuma ve yazmayı evde kendisinin öğrettiğini anlattı.
Yeğenlerinin ders çalışmak için kendilerine geldiğinde kızının da onlarla çalıştığını dile getiren Fidan, “Okumayı öğrendi, yazmayı öğrenemedi. Sonrasında ufak ufak şiirler, hikayeler yazmaya başladı. Yazmayı da öğrendi, dışarıdan okulunu bitirdi. Bu yıl da lise diplomasını aldı. Üniversiteyi düşünüyor ama sağlık sorunlarından dolayı yapamıyor.” dedi.
Kızının en iyi arkadaşının kitaplar olduğunu vurgulayan anne Fidan, şunları kaydetti:
“Evde olduğu sürece kitap okuyor. Bazen de el işi yapıyor ama genelde kitap okumayı çok seviyor. Kızım çok sosyal, çevresi tarafından seviliyor, arkadaşları ve komşular çok ilgileniyor. Ben de her zaman kızımı götürdüm, getirdim, hiçbir zaman ne utandım ne de bir ‘of’ dedim. Kızımı her istediği yere götürüyorum. Kızım cam kemik hastası olduğu için çok hassas, başka kimseye emanet edemiyorum. En ufak bir darbede kırılabiliyor. Ölen çocuğum da öyleydi. Banyo yaptırırken problem oluyordu, bunun için dikkat etmem gerekiyor. Allah’tan gelene her zaman şükrettim. Kızım bana Rabb’imin bir hediyesi, ölene kadar arkasındayım.”