Özellikle annelerin çocuklarına rahat yedirebilmek ismine yemek sırasında bir şeyler yedirdiğini söyleyen Medicana Bahçelievler Diyetisyeni Dyt. Sena Çelik, “Günümüzde çocukların daha çok teknolojiyle iç içe olmasıyla birlikte televizyon ve bilgisayar karşısında çok vakit geçirmesi ve fizikî aktivitelerden büyük çoğunlukla eksik kalması, çocukluk çağındaki obezitenin en önemli nedenlerindendir. Bilhassa çocukların yemek yerken televizyon izlemeleri yahut telefon ve tablet kullanmaları, çocukların yedikleri yemeğe odaklanmalarına mahzur olarak, tokluk sinyallerini daha geç algılamalarına ve böylelikle yemeleri gereken ölçüden çok daha fazlasını yemelerine sebep olmaktadır” dedi.
Obezite tüm dünyada kıymetli bir halk sıhhati sıkıntısıdır diyen Dyt. Sena Çelik obeziteyle ilgili olarak dikkat edilmesi gerekenleri şu biçimde anlattı:
“Çocuklarda yaş ve cinsiyete nazaran hazırlanan beden kitle endeksi persentil eğrileri kullanılarak 85 persentil üzeri olan çocuklar çok kilolu, 90 persentil üzeri olanlar ise obez olarak sınıflandırılmaktadır. Çocuklarda beden kompozisyonuyla birlikte yaşa nazaran tartı, yaşa nazaran uzunluk ve boya nazaran tartı da değerlendirilmelidir. Çocuklar için en büyük etraf etmenleri ebeveyn hayat şekli ve arkadaş ortamıdır. Meskende sağlıklı beslenme nizamı takip edilse bile kreşe, anaokuluna yahut ilkokula başlayan çocuklar sıhhatsiz besinlerle tanışmaktadır ve böylelikle obezite riski daha da artmaktadır.”
“PSİKOLOJİK SORUNLAR OBEZİTEYİ TETİKLİYOR”
Dyt. Sena Çelik, fastfood usulü beslenmenin ve fizikî hareketin azlığının yanı sıra ruhsal bir sorunun de obeziteyi tetikleyebileceğini aktardı:
“Günümüzde şeker ve yağ içeriğinden güçlü daha kalorili yiyeceklerin tüketim sıklıklarının artması, fast-food zincirleriyle birlikte porsiyon kavramının vakitle değişiklik göstermesi, fizikî aktivitenin çok az olduğu ya da olmadığı ömrün yaygınlaşması çocuklukta obezitenin ortaya çıkmasında etkendir. Obezite riskini arttıran başka etkenler ise ergenlik çağında yaşanılan fizikî gelişmelerle birlikte iştah artması, sıhhatsiz besinlere eğilim ve aile denetiminin beslenme üzerindeki tesirinin azalmasıdır. Ayrıyeten depresyon, anksiyete (kaygı bozuklukları), düşük benlik tasası, kendi bedeninden mutlu olmama ve hisler üzerinde denetim sağlayamama üzere ruhsal faktörler de çocuklarda obeziteyi tetikleyen öbür kıymetli ögeler ortasında yer almaktadır.”
“OBEZİTE BİRÇOK KRONİK RAHATSIZLIĞA SEBEP OLUYOR”
“Obezitenin çeşitli kronik hastalıklara sebep olduğu bilinmekle birlikte morbidite ve mortiliteyi arttırdığı ayrıyeten bilinmektedir. Kardiyovasküler hastalıklar, insülin direnci, tip 2 diyabet, hipertansiyon (yüksek tansiyon), hiperlipidemi, uyku apnesi ve birtakım kanser çeşitleri obezitenin sebep olduğu en önemli hastalıklardandır. Ayrıyeten, obezite safra kesesi hastalıklarına, kireçlenmeye, karaciğer yağlanmasına, astıma, teneffüs hastalıklarına, adet düzensizliklerine, hirsutizme (aşırı kıllanma) ve kas ve iskelet sorunlarına yol açmaktadır.”
“KİŞİYE ÖZEL OLMAYAN DİYETLER KİLO VERME SÜRECİNİ ETKİLEYEBİLİR”
Dyt. Sena Çelik son olarak internette yer alan yanlış diyet bilgilendirmelerinin kilo verme sürecini etkileyebileceği konusunda ihtarlarda bulundu:
“Günümüzde artan obezite hadiseleri ve çok kilolu olma sorunlarının artışıyla birlikte çeşitli diyet yaklaşımları ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşımların birden fazla yanlış diyet uygulamalarını içermektedir. Bilhassa obezitenin artmasıyla birlikte insanların son vakitlerde diyetisyen yardımı almadan bilinçsizce kendi başlarına diyet yapmaları yahut internet, televizyon, mecmua, gazete üzere yanlış bilgilendirmelerin çokça yer aldığı medya kümelerinden bilgi sahibi olarak uyguladığı yanlış diyetler ile kendi sıhhatlerini riske atmaktadır. Diyet eserlerini sınırsızca yeme, çok ölçüde su tüketme, yağı ve karbonhidratı kısıtlayıp çok protein tüketme, yemek yemeyi erken bir saatte bırakma ve aslı olmayan kelamda mucizevi ilaçların kullanımı en sık yapılan beslenme yanılgılardan bazılarıdır. Hangi besinin ne kadar tüketileceği ve son öğünün ne vakit olması gerektiği bireye özel belirlenmelidir. Ayrıyeten, mucize ismi altında satılan temelsiz haplar hakkında ve diyet eserlerinin de muhakkak bir kaloriye sahip olduğu ve fazlasının bedende yağlanmaya sebep olduğu hakkında beşerler bilgilendirilmelidir. Bununla birlikte, fazla protein ve su tüketiminin böbreklerde yol açtığı tahribat hakkında ve yetersiz beslenme yahut şok diyetlerin bedene verdiği ziyanlar hakkında halkın daha şuurlu olması sağlanmalıdır. Şok diyetlerin ve diyetisyen denetimi dışında bilinçsizce yapılan diyetlerin karaciğer yağlanması başta olmak üzere karaciğer ve böbrek sıhhati için risk oluşturabileceği unutulmamalıdır.”