Adı bir kulüple özdeşleşmiş futbolcuların uzun yıllar formasını taşıdıkları bu kurumlara vedası çoklukla görkemli olmakta… Hele bir de bu, FIFA tarafından 20. yüzyılın en başarılı ve en güzel futbol grubu kabul edilmiş bir kulüpte gerçekleştiğinde büyük bir gösteriye dönüşmekte… Ayrılığın da sevdaya dahil olması, bu evrede ağacı kurtarmak ismine gölgesini satma gereğinden de kaynaklanmakta.
Real Madrid Kulübü, ‘Los Galacticos’ olarak isimlendirilen 2000’lerin başlarındaki yıldızlarla örülü takımını oluştururken, tıpkı vakitte birbiri gerisine bünyesine kattığı kıymetli isimleri duyuruş formuyla de bu alanda öncü rol üstlendi.
Transfer edilen oyuncunun kulübe katacağı kıymet artık alandaki performansının yanında, kurumun ticari hayatına direkt dokunuşları ile de ölçülecekti.
David Beckham, Zinedine Zidane, Luis Figo ve Ronaldo başta olmak üzere daha bir çok ‘Galacticos’ bu yüzden, bir maç yayını üzere televizyonlardan aktarılan ve gösteriye dönüştürülen performanslarla kendilerini yeni takımlarına bağlayan mukavelelere imza attılar.
Sunuş formundaki bu tercih, elbette ki formadan kombine bilet satışına kulübün bir çok ticari aktivitesindeki hareketlilikle direkt bağlıydı.
MESSİ’NİN GÖZYAŞLARI
Vedaları da bundan bağımsız ele almamak gerek… Evvelce bir cenaze merasimi hassasiyetinde ‘aile içinde’ halledilen, ‘eşyalarını topladı ve ekip arkadaşlarıyla vedalaştı’ halinde lanse edilen özel bir problem olan vedalaşmanın da bundan bu türlü kamuya mal olması, pazarın da gereği olarak artık kaçınılmazdı. Yakın vakitli en kıymetli örneği olarak Lionel Messi’nin Barcelona ile ayrılığı zihinlerimizde.
Veda toplantısının bir çok ülkede canlı yayınlanması bir yana, Arjantinli oyuncunun ağladığı anların milletlerarası ölçekte kaç yüz milyon etkileşim aldığını bir google bilir!
15 YILIN KARŞILIĞI
Ahde vefanın son bir ticari fırsatla birleştiği anların ölümsüzleşmesine, Marcelo’nun Real Madrid’le helalleşmesinde de şahit olduk. 34 yaşındaki futbolcu, eflatun-beyazlı kulüpteki 15 yılının alın teriyle elbet görkemli bir vedayı hak ediyordu. Marcelo ise kaç başarılardaki büyük emeğine hürmetin son bir karşılığını aldığı kulübünün, Şampiyonlar Ligi zaferinin akabinde bir gün daha gündemi işgal etmesine imkan sağlayarak son katkısını yapacaktı eş vakitli olarak.
25 KUPA KAZANDI
O da ağladı basın toplantısında, gözyaşı dökmenin artık ayrılmaz bir kesimi haline geldiği canlı veda buluşmalarının sonuncusunda. Bu tepkisi son derece doğal ve içtendi de; ülkesinden ayrılıp Avrupa’ya yalnızca Şampiyonlar Ligi’nde top koşturma fırsatını elde etmek için gelmiş bir isim olarak, geride kaldırdığı 25 kupa ve Real tarihinin en çok şampiyonluk kazanan oyuncusu unvanını bırakıp ayrılık vakti geldiğinde…
CARLOS GÜYA GİTMEDİ
Pek çoklarınca futbol tarihinin en düzgün sol beki olarak kabul edilen bir ismin, Roberto Carlos’un veliahtı olarak bir grupta vazife almaya başlamak ne kadar güç bir iş herkes takdir edecektir.
Bu resti gören ve artıran Marcelo, vatandaşının yerini doldurmak şöyle dursun; güya Carlos hiç gitmemiş, sol kulvarda koşturup durmaya devam eden oymuş üzere bir hava yaratmadı mı sizce de?
DUYGUSAL VE GERÇEKÇİ
Endüstriyel futbolun lokomotif beyinlerinden Real Madrid Lideri Perez’in “Kulüp tarihinin en çok şampiyonluk kazanan oyuncusuna, büyük kaptanımıza veda ediyoruz. Marcelo, tüm hayallerini gerçekleştirdin. Futbol tarihinin en uygun beklerindensin” kelamları, büsbütün duygusal olmasının ötesinde, bir o kadar da gerçekçi o halde.
HOCANIN KEHANETİ
Marcelo Fluminense’de altyapıdan A gruba terfi ettiği 2005 döneminde kadronun yardımcı antrenörü Josue Teixeira’ydı. Brezilyalı çalıştırıcı genç oyuncudaki büyük potansiyelin yanı sıra onun geleceğini de gören birinci kişi oldu.
O yıl Marcelo’ya “Roberto Carlos mesleğinin sonuna yaklaşıyor. Sen Real Madrid’e gidip onun yerini alacaksın, birebir vakitte Brezilya Ulusal Takımı’nda da o mevkinin oyuncusu olacaksın” diyecek kadar savlı olan Teixeira’nın neredeyse kehanet seviyesindeki bu öngörüsü kısa mühlet içerisinde gerçeğe dönüşüverdi. Marcelo birebir vakitte kendisini A ekibe çıkaran isim de olan Josue Teixeira’yı hiç unutmayacak, ona imzalı Real Madrid formaları gönderip, Madrid’e gelen aile fertlerini de meskeninde konuk edecekti.
İÇERDE VE DIŞARDA DAİMA KATKI SAĞLADI
Marcelo’yu üç kere canlı olarak statta izleme fırsatım oldu. Bunların ikisi oyuncunun saha içindeki değeri, biri de kenardaki mevcudiyeti açısından çok kıymetli örnekler olan maçlardı. 2014 Şampiyonlar Ligi finalinde Atletico karşısında sonradan oyuna dahil olup golünü attı, kupaya ulaşılmasında kritik bir katkı yaptı.
2018-19 döneminde Nou Camp’ta Barcelona’ya 5-1 yenildikleri uğraşta ekibinin tek golünü atan ve birebir vakitte ayakta kalan tek ismiydi. Bu sezonki Şampiyonlar Ligi finaline ise yedek kulübesinde başladı ve müsabakayı orada bitirdi. Kulübedeki hareketliliği, vakit zaman dışarı çıkarak heyecan içindeki saha kenarı yardımları, ekibine saha dışında da nasıl bir canlılık getirdiğinin somut ve şimdiki bir örneğiydi.
MARADONA’YA NAZARAN EN UYGUNU OYDU
Kazandığı kupalar ve kişisel mükafatların yanı sıra, futbol tarihinin en düzgün isimleri tarafından kalitesi tescil edilmiş bir oyuncu tıpkı vakitte Marcelo…
Diego Armando Maradona’nın, Brezilyalı meslektaşını ‘Kendi mevkisinde gelmiş geçmiş en uygun futbolcu’ olarak nitelendirmesi, bu övgülerin doruk noktası olsa gerek.
Marcelo’yu kendisinin varisi ilan eden Roberto Carlos da, beğenisini bir adım daha öteye taşıyarak ‘Benden daha güzel bir teknik yeteneğe sahip. Topla oynama konusunda benden daha mahir. Ben daha çok gücüm ve fiziğimle öne çıkıyordum’ demekten kendini alamayacaktı.
Kulübü Real Madrid’in bundan beş yıl evvel mukavelesini yenilediğinde, oyuncusunu ‘Dünyanın en yeterli sol beki’ olarak göklere çıkararak, imza muştusunu taraftarına duyurmayı tercih etmesi de akılda kalan değerli övgüler ortasındaydı.
FUTBOLA YATIRIM YAPTI
Marcelo 2017’den itibaren futbol kulüplerine yatırım yapmaya başladı. Öncelikle bu gayesi doğrultusunda Doze isimli bir şirket kurdu. Brezilya’dan Azuriz kulübünü satın alan futbolcu, akabinde Portekiz takımı Mafra’nın yüzde yetmiş payını de 7.5 milyon euro karşılığında eline geçirdi.
OTOBÜS PARASINI BULMAKTA ZORLANIYORDU
Rio de Janeiro’da doğan Marcelo’nun babası itfaiyeci, annesi öğretmendi. Catete Mahallesi’nde, başka mahalle sakinlerinin geneli üzere yoksulluk içinde büyüdü.
Brezilya ve Güney Amerika’nın daha pek çok bölgesinde olduğu üzere Marcelo da, güçlü hayat şartları içerisinde kendisini, kentin dar sokaklarında top peşinde koştururken bulacaktı.
Babası sık sık kendisine üniformalarını gösterip yaptığı işteki maceralarını anlatarak oğlunu bu mesleğe özendirmeye çalışsa da, futbolun bir tutku haline dönüşmesi ve kahramanımızın istikametini tayin etmesi fazla uzun sürmeyecekti. Bunda elbette babasının düşük maaşlı bir işe talim etmesinin de tesiri vardı ancak zati itfaiyecilik futbol kadar keyifli de olamazdı… Fluminense altyapısına 13 yaşındayken girmesi hayatının dönüm noktası oldu. Ne var ki o periyot antrenmanlara gitmek için otobüs parasını yetiştirmekte bile zahmet çekiyordu. Fakat Marcelo hayalinin peşini bırakmayarak kuvvetli günleri aşıp kendisini bir dünya yıldızı haline getiren merdivenin basamaklarını inatla çıkmasını bildi.
SOYTARI, VOSVOS VE ŞAMPİYONLAR LİGİ KUPASI
Marcelo’nun bedenindeki her bir dövmenin farklı bir manası var. Sol kolunda leopar desenleriyle birlikte yer alan 12 numara hem doğum gününü hem de forma numarasını simgeliyor. sağ kolunda, kendisini futbolcu olabilmesi için her mevzuda destekleyen büyükbabası Pedro’nun resmi bulunuyor. Kolundaki dövmelerden vosvos araba resmi de, büyükbabasının kendisini idmana götürdüğü otomobilin görseli.
Sağ kolunun dış kısmındaki hakem düdüğü de futbolla alakalı dövmeleri ortasında.
Aynı kolunun üst kısmında ise büyük bir İsa figürü bulunuyor. Sol bacağının üst kısmında tekraren kazandıkları UEFA Şampiyonlar Ligi kupasının resmi var. Sol baldırının üzerinde büyük bir soytarı/palyaço resmi ve göbeğinin üzerinde oğlu Enzo’nun ismi yazılı. Kramponlarına ise uzun mühlet çocuklarının ismini yazdırdı. Muvaffakiyetinde büyük hissesi olan, eşi ve iki çocuğundan oluşan ailesini çabucak hiç aklından çıkarmadığının bir diğer göstergesi de maç kramponları oldu.
Real Madrid: Şampiyonlar Ligi zaferinin perde arkası