Pınar Gültekin‘i boğarak öldürmenin, can çekişirken yakmanın, cesede beton dökerek yok etmeye çalışmanın cezası sırf 23 yılmış! Bayan katili erkeklere “Eline koluna sağlık” der üzere uygulanan haksız tahrik sayesinde sanık Cemal Metin Avcı, yaklaşık 12 yıl 5 ay sonra ortamıza karışacak.
Öldürdü, yaktı, üzerine beton döktü
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İktisat öğrencisi olan 27 yaşındaki Gültekin, iki yıl evvel 16 Temmuz’da ortadan kayboldu.
Olağan şüphelilerden biri de 47 yaşındaki Cemal Metin Avcı’ydı.
Evli ve bir çocuk babası Avcı, Cüce Bar’ı işletiyor ve Gültekin’le yasak aşk yaşıyordu.
Avcı, tabirinde, “Hiçbir bilgim yok” diye konuştu.
Birkaç dakika sonra jandarmaya seslendi.
“Çok pişmanım, büyük bir yanılgı işledim” dedi.
Cinayeti o işlemişti.
Avcı, 16 Temmuz günü Gültekin’i araçla alarak, Karabağlar Yaylası’ndaki konuta götürdü. Avcı, para destesini göstererek, “Ne istiyorsan vereyim, bir daha rahatsız etme” dediğini sav ediyor. Gültekin’in “Buradan gidinceye kadar bakacaksın bana. Karına, kızına söylerim. Dükkanında rezil ederim” diye karşılık verdiğini, bıçak çıkarıp savurduğunu ileri sürüyor.
Avcı, yumruk atıp Gültekin’i yere düşürdü.
Genç bayanın başından kan boşaldı.
Yerdeyken bir yumruk daha…
Avcı, elleriyle boğazını sıkarak Gültekin’i boğdu.
Bahçede çöp yakmak için kullanılan varili meskene taşıdı. İpi altı sefer Gültekin’in boğazına doladı. Bayanı varile koyup odunla tutuşturdu. Mesken dumanla dolunca akaryakıtla yakmaya karar verdi. Akaryakıt alıp geldi. Varili bahçeye çıkardı. İçine tahta kesimi atıp üzerine akaryakıt döktü. Alev yükseldi. Asma çardak yandı.
Komşusu Melek Sel, “Oğlum bu saatte yakılmaz, herkesi yakarsın” diye uyardı.
Avcı “Bir şey olmaz Melek teyze” dedi.
Kardeşi Mertcan’ı çağırdı.
Mertcan vardığında ağabeyi varilin başındaydı. “Ne yaktın?” diye sordu.
Ağabeyi, “Bozuk kokoreçleri” diye karşılık verdi.
Kadının cesedi yanarken, iş yerine gitti.
Zaman vakit dönüp varilin yanıp yanmadığını denetim etti.
Gece 23’te su döküp söndürdü.
Gece 1’de çalışanları meskenine bıraktıktan sonra uyudu.
Ertesi gün Maliye’de işlerini halletti.
Sanayideki dükkanda babasına yardım etti.
Öğleden sonra yaylaya döndü.
Kalekim isimli yapıştırma harcını varile boşalttı. Harcı sulandırarak betona dönüştürdü. Balyozla vurup varilin ağzını yamulttu.
Varili Gülağzı’nda çalılığa attı.
Varil otopside
Avcı’nın itirafları üzerine varil bulundu ve otopsi için getirildi. Tutanakta, “Varilin üst kapağına yapışmış kömürleşmiş dokular olduğu, üstünden bakıldığında beton ile karışık yanmış ceset olduğu görüldü” deniyor.
Ceset şöyle tanım ediliyor:
“Kemiklerin üzerindeki yumuşak dokular ve kaslar kıymetli oranda kömürleşmiş, çarçabuk ayrılabilen haşlanmış et görünümündeydi.”
Tehditle para isteme iddiası
Avcı’ya “Neden öldürdün?” diye soruldu.
Katil, Gültekin’i suçladı.
Kadının tehdit ve şantajla para istediğini ileri sürdü.
Avcı:
“Ailem, eşim ve çocuğumla, beni rezil etmekle tehdit ediyordu. Muğla’da tanınan biri olduğum için rezillik çıkmasın diye veriyordum. Son iki aydır haftada üç defa istiyordu. Tehditlerin dozu güzelce arttı. Otomobil almamı istedi. Telefonum bozuldu diye istedi.”
Avcı, 40 bin TL verdiğini tez ediyor.
Ancak bu ölçünün 8050 TL olabileceği tespit edildi.
Yalnızca Gültekin’in arkadaşı Ceren Tunç, para argümanını doğruluyor.
Tunç, şöyle konuşuyor:
“Pınar’ın iki-iki buçuk yıldır Cemal’e ‘Bana para göndermek zorundasın, yoksa karına anlatırım’ biçiminde tehdit ettiğini bana söylemişti. Pınar, bir kezinde ‘Kendisine neler yapıyorum lakin Cemal sakinliğini hiç bozmuyor’ dedi.”
Gültekin’in çektiği argüman edilen bıçak bulunamadı.
Bıçak olmadığı üzere bıçak yarası da yok.
Avcı’ya canavarca hisle ve eziyet çektirerek öldürme cürmünden, kardeşi Mertcan Avcı hakkında hata kanıtlarını yok etmekten Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Avcı’nın eski eşi, anne ve babası ile ortağı da sanık oldu.
Yaşarken yandı
Yargılamanın bütün seyrini İsimli Tıp raporları belirledi. 1. İsimli Tıp İhtisas Heyeti’nin raporuna nazaran Gültekin’in boğularak ölmüş olabileceği üzere, “yaşıyor iken yakılmasına bağlı da vefatın meydana gelmiş olabileceği” belirtildi. Tıbben ayrım yapılamadığı anlatıldı. İki ihtimal de mümkündü.
Dava açıldıktan sonra, 24 Ocak 2022 tarihli İsimli Tıp 3. İhtisas Konseyi’nin raporunda, “Kişinin hayatta iken yangına maruz kaldığının kabulü gerektiği” vurgulandı.
Yani Gültekin, yanarken yaşıyordu.
Ölümü, boğulma ve yangının müşterek sonucunda meydana gelmiş olabilirdi.
Savcı, Avcı’ya taammüden öldürme hatasını tasarlayıp canavarca hisle ve eziyet çektirerek işlemekten, kardeşine kanıtları yok etmekten ceza verilmesini istedi.
Gezi sanıklarından evvel çıkabilir
Karar evvelki gün verildi.
Avcı’ya tasarlayarak öldürmekten ağırlaştırılmış müebbet mahpus uygulanırken, haksız tahrikten dolayı ceza 23 yıla indirildi.
Heyet, Gültekin’in canavarca hisle ve eziyet çektirerek öldürülmediğini kabul ediyor. Cesedin yakılıp üzerine beton dökülmesi aksiyonlarının, vefattan sonra meydana geldiğini varsayıyor.
Halbuki İsimli Tıp raporunda “Hayatta iken yangına maruz kaldığı” açık açık yazıyor.
Aynı formda mahkeme, şantajla para isteme argümanını haksız tahrik sayıyor.
Bu suçlamayı bir an için gerçek sayalım.
Gültekin’in yasak ilgiyi Avcı’nın eşine söylemesinin bedeli, en çok çiftin boşanması olurdu. Bu yüzden kimse hayatını kaybetmezdi. Haksız tahrik sayesinde Avcı’nın, yattığı mühlet düşüldüğünde infazı 13 yıl 5 ay olacak. Son bir yılda kontrollü özgürlükten yararlanabilecek. İçeride kalacağı yaklaşık mühlet, 12 yıl 5 ay.
Şu halde Avcı, 8 yıl 8 ay 21 gün kapalı cezaevinde kalıp açık cezaevine geçecek. Lakin bugün nasıl koronadan dolayı açık cezaevinde kalanlar özgür bırakıldıysa geleceğin Türkiye’sinde de birebir yola başvurulabilir. Avcı, af niteliğindeki bir imkandan yararlanabilir.
Kadın katilleri, mafya, uyuşturucu kaçakçıları, istismarcılar, yolsuzluğa ismi karışanlar adalet ve merhamet bulurken, muhalifler ya mahkeme yüzü göremiyor ya da siyaseten içeride tutuluyor. Katiller hürriyetine kavuşurken…
Değil cana kıymak, bir çiçeği bile ezmemiş Seyahat Parkı’nın öncüleri bilemem kaç sene daha içeride kalacak. Başka taraftan 90’a merdiven dayamış emekli kumandanlar, fikir hatasından tutuklanan milletvekilleri ve gazeteciler dört duvar ortasında ah çekiyor. Siyasi muhaliflerden esirgenen bağışlayıcılık, katillere bol kepçe uygulanıyor.
Asıl haksız tahrik budur.