T24 Haber Merkezi
Narkotik polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra azap gören ve emniyete tekrar çağrılınca intihar ederek hayatına son veren Onur Yaser Can’ın vefatından 12 yıl sonra açılan davanın ikinci duruşması 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.
Sanık polis Hakan Aydın: Yakalama sırasında yanlarında değildim
Sanık polis amiri Hakan Aydın duruşmaya SEGBİS yoluyla katıldı. Sanık Hakan Aydın, “Suçlamayı kabul etmiyorum. Teknik takip ve kısım fiziki takip amiriydim. Onur Yaser Can’ın fiziki takibini yapıyordum. Tutanakta imzam yok. Yakalama sırasında yanlarında değildim. Onur Yaser Can’ın üzerinde uyuşturucu bulunduğunda orada değildim. Fiziki takip sonrası teknik takip vazife yerinde çalışmaya devam ettim. Süreç sırasında bulunmadım. Emniyete getirildiğini biliyorum lakin ayrıntılara vakıf değilim.”” dedi.
Sanık Hakan Aydın’ın daha evvel şahit olarak verdiği sözdeki ”Onur Yaser Can’ın huzursuz hallerinin devamı nedeniyle sürecin süratli yürütülmesini istedim. Kimsenin olmadığı bir odada şahsın çıplak araması yapıldı. Ben o sırada orada değildim.” beyanı hâkim tarafından okundu.
Sanık Hakan Aydın’ın şahit tabirinden devamla: “Benim gözlemime nazaran Onur Yaser Can‘ın ruhsal durumu yerinde değildi. Esasen uyuşturucu kullananların ruhsal durumu güzel olmuyor” kanısını lisana getirdi.
Hâkimin, “Arama buyruğunu kim veriyor?“, “Karakoldaki arama buyruğunu kim veriyor?” sorularına sırasıyla Hakan Aydın, “Savcı“, “Bilmiyorum efendim. Zati emre gerek yok. Onlar esasen ne yapılacağını biliyor.” cevaplarını verdi.
Sanık devamla, “Yakalama yapıldıktan sonra takımlar ne yapacağını bilir, inisiyatif onlardadır. Bununla ilgili takipsizlik kararı verildi, katılaştı. Ben neden tekrar tabir veriyorum bilmiyorum. Bildiğim kadarıyla yeni bir kanıt de yok.” dedi.
“İnsan hafızasının birçoklarını yitiriyor”
Avukat Çınar Aksoy Onur Yaser Can Narkotik ofise getirilirken kamera kayıtlarına nazaran Hakan Aydın, Muhammet Ongun ve Onur Ülker’in bulunduğunu hatırlattı. Sanık Aydın da karşılık olarak “Bu soruyla nereye varmak istiyorsunuz” diye cevap verdi. Aydın akabinde, “İnsan hafızasının birçoklarını yitiriyor” düşüncesini lisana getirdi.
Avukat Aksoy, Aydın’a “Soner Gündoğdu tabirde değişiklik işini Hakan Aydın’ın da dahil olduğu sıralı amirlerimin bilgisiyle yaptım’ diyor. Siz de sıralı amirlerinizin bilgisiyle mi yaptınız?” sorusunu yöneltti. Aydın, kendisinin bilgisinin olmadığını öne sürdü.
Aksoy’un “Soner Gündoğdu beyanı gerçeğe karşıttır, palavradır mı demek istiyorsunuz?” kelamlarının akabinde Aydın, “Ben palavradır diyemem, benim bilgim yok. İddiayı kabul etmiyorum. Bu iddiayı Onur Yaser Can konusunda soruşturma açıldıktan sonra öğrendim.” tabirini kullandı.
Avukat Aksoy’un “Onur Yaser Can‘ın satın aldığı esrarın polis tarafından bilinmesine ve Yaser Can’ın nezarethaneye alınmaması gerekliliğine karşın neden ikinci arama yapıldı?” sorusuna ise sanık Aydın “Açılan davanın bahsiyle ilgili bir soru değil bunun dışındaki sorulara karşılık vermeyeceğim” cevabını verdi.
Avukat Aksoy, Onur Yaser Can’ın gözaltına alındığı gün kamera kayıtlarının bozulmasıyla ilgili teknik eleman olup olmadığını sorduğunda da sanık yeniden “Bu mevzuda bilgim yok” dedi.
Avukat evraklardaki tutarsızlığı sordu
Avukat Aksoy, “Onur Yaser Can’ın gözaltına alınmasıyla ilgili geçersiz olduğu tespit edilen yakalama tutanağında ‘hareketlerinden şüphelenildiği için’ yakalandığı belirtiliyordu. Aydın’ın imzasının bulunduğu fiziki takip ve tespit tutanağında ise teknik takiple yakalandığı yazıyordu” hatırlatmasını yaptı. Avukat Aksoy, bu tutanaklardaki bilgilerden hangisinin gerçek olduğunu sordu.
Sanık Aydın:“Neyin yanlışsız olduğu resmi kayıtlarda var. Bilgim yok o tutanakla ilgili” argümanında bulundu.
Sanık tekrarla “Hatırlamıyorum” dedikten sonra, Av. Çiğdem Şat Onur Yaser Can’ın karakola getirilirken yanında Aydın’ın bulunduğuna ait kamera kayıtlarından alınan imajları ekrandan Aydın’a göstererek kendisi olup olmadığını sordu. Sanık Hakan Aydın, “Hatırlamıyorum. Olabilir, benim bu türlü bir tişörtüm vardı” dedi.
Avukat Şat, polisler hakkında takipsizlik kararını firari savcı Muammer Akkaş’ın verdiğini, Hakan Aydın’ın da FETÖ suçlamasıyla ihraç edildiğini hatırlattı. Şat, Hakan Aydın’ın Akkaş’ı tanıyıp tanımadığını sorduğunda sanık tanımadığını söyledi. Şat, FETÖ suçlamasıyla tutuklu bulunan ABD Konsolosluğu çalışanı Metin Topuz’u tanıyıp tanımadığını ve Onur Yaser Can’ı uyuşturucu operasyonuyla ilgili muhbir olarak kullanmak isteyip istemediklerini sordu. Sanık Aydın bu türlü bir maksatlarının olmadığını söyledi.
Tanık kendisine de çıplak arama yapıldığını söyledi
Onur Yaser Can ile tıpkı vakitte gözaltına alınarak çıplak arama azabına maruz bırakılan Yavuz Koç‘un şahit beyanı dinleniyor. Onur Yaser Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can, “Sizi teşhis için tekrar çağırdılar mı?, “Size çıplak arama yaptılar mı?” sorularını sorduğu şahit Koç, kendisini teşhis için tekrar çağırmadıklarını ve çıplak aramaya maruz kaldığını belirtti.
Yavuz Koç, “Vatan emniyete gittik. Narkotik şubede ne kadar kaldım bilmiyorum. İçeride kaç kişi olduğunu da bilmiyorum. Soyun dediler soyundum. Bir temas olmadı. Odaya birinci girdiğimde 4-5 polis vardı. Gerim dönük olduğu için içeri kimin girip çıktığını bilmiyordum.” diye konuştu.
Polislerin hekim denetimi sırasında odada olduğunu söyleyen şahit Koç, iki polisin yanlarında olduğunu belirtti. Koç, Av. Mehmet Ümit Fazilet sorusu üzerine güvenlik kamera kayıtlarından elde edilen fotoğraflardaki şahıslardan birinin kendisi olduğunu söyledi. Av. Ümit Fazilet kamera ekran imgesinde çizgili kıyafetli olan Yavuz Koç’un kendisini teşhis ettiği fotoğrafı heyete gösterdi. Fotoğrafta Yavuz Koç önünde polis memuru Onur Ülker bulunuyor.
“Onur Yaser, polislerin ‘Ailene de ulaşırız’ diyerek tehdit ettiklerini anlatmıştı”
Onur Yaser Can’ın gözaltına alındıktan sonra ulaştığı Avukat Candan Kaplan‘ın şahit beyanı dinlendi.Tanık Kaplan, “Onur Yaser Can bana polislerin Can’ı “biz senin ailene de ulaşırız” diyerek tehdit ettiklerini anlattı. “Çok korkuyordu. Ailesine ve işyerine ulaşılmasından çekiniyordu. Sakinleştirmeye çalışmıştım. Onur Yaser Can ikinci defa tabire çağrıldığını, tabirine ‘Hacı’ diye tanımadığı birini eklediklerini, imzalamaya mecbur bırakıldığını söyledi. Emniyete gittiğimde garip bir durumla karşılaştım. Kapalılık kararı olduğunu, bu nedenle rastgele bir evrak veremeyeceklerini söylediler. Polis Muhammet’in belgeyi yanında götürdüğü için öbür gün gelmemi söylediler. Emniyet müdürüyle görüşmeye gittiğimde bir bayan polis gelip ifadeyi bulduğunu söyledi. Müvekkilimi de tekrar tabire getirmem söylendi. Emniyetten çıktıktan sonra ifadeyi Onur Yaser Can’a okudum zira ona hiçbir tabir tutanağını vermemişlerdi. Polislerin halinden çok şüphelendim.” sözünü kullandı.
Onur Yaser Can davası | Sanık polisten çıplak arama sorusuna karşılık: Burada adapsız bir süreç yok, vazifeme birebir biçimde devam ediyorum
“Maviş oğul”, itinayla parçalanan bir aile ve olmayanlar
Onur Yaser Can emniyette dövüldükten sonra intihar etti, dayanamayan annesi canına kıydı, babası adalet ararken öldü; kuşkulu polislere ise 12 yıl sonra dava açıldı!
Ailesi yok olan Ezgi Sevgi Can soruyor: Emniyette dövüldükten sonra intihar eden Onur Yaser Can, annesi ve babası neden hayatta değiller; azapçı polisler yıllarca nasıl korundu!