Erdoğan, toplumsal medya hesabından yaptığı paylaşımda, dün Batı’daki uç beyefendileri, serhat kentleri, sarsılmaz kaleler Kırklareli, Edirne ve Tekirdağ’da milletle kucaklaştıklarını ve hasret giderdiklerini belirtti.
Trakya’nın, bilhassa Kırklareli’nin siyasi hareketlerinde çok farklı, özel bir yeri bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Okuduğumuz bir şiir yüzünden haksız halde cezalandırıldığımızda, Kırklareli bizi Pınarhisar’da konuk etti. Yüz binlerin bizi Pınarhisar cezaevine yolcu ederken döktüğü gözyaşlarını hiçbir vakit unutmadık. Birileri gazete manşetlerinden bize siyasi ömür biçerken milletimizin bu adaletsizliğe karşı gösterdiği vicdanlı duruşu hiçbir vakit unutmadık. Kırklareli’nin ve tüm Türkiye’nin bize nasıl sahip çıktığını unutmadık. Bizi attıkları o zindan, Allah’ın takdiriyle ‘Medrese-i Yusufiye’ye’, bir okula dönüştü, yeni bir seyahatin birinci adımı oldu. Partimizin ufkunu orada çizdik, Türkiye’ye dair hayallerimizi orada somutlaştırdık, gelecek vizyonumuzu orada şekillendirdik. Rabb’imizin yardımı, milletimizin dayanağıyla 3 Kasım 2002 seçimlerinde ‘Anadolu İhtilalini’ gerçekleştirdik.”
Erdoğan, millet iradesine vurulan vesayet zincirlerini; kriz, kaos, darbe ve siyasi istikrarsızlık prangalarını tek tek parçaladıklarını, buna karşın her insan üzere nitekim çok isteyip de yapamadıklarının bulunduğunu kaydetti.
Bürokratik oligarşinin takoz koyduğu, muhalefetin mahzur çıkardığı, marjinal örgütlerin sabote ettiği projelerin saymayla bitirilemeyeceğini bildiren Erdoğan, “Ama biz bu takoz siyasetine teslim olmayarak, ülkemizi eserlerimizle adeta nakış nakış dokuduk. 14 Mayıs’tan sonra da Türkiye’yi büyütmek ve güçlendirmek için çalışmaya devam edeceğiz. Aziz milletimize hizmetkar olabilmek için daha fazla ter dökecek, daha çok koşturacağız. Bizim müziğimiz da millete hizmet aşkımız da hiç bitmez.” değerlendirmesinde bulundu.