Son derece yoğun bir gündemle gerçekleşen Türk ve Rus dışişleri bakanlarının görüşmesi, özellikle Ukrayna dosyasında somut sonuçlar doğurmaktan uzak kaldı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un görüşme sonrasında düzenledikleri basın toplantısında verdikleri mesajlar şu başlıklar altında değerlendirildi:
En öncelikli konu Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin yarattığı gıda krizine bir çare bulunması oldu. Mayıs ayının ortasından bu yana gündemde olan konunun çözümü için Birleşmiş Milletler’in sessiz ama yoğun bir diplomasi izlediği, bu süreçte Türkiye ile temasta olduğu biliniyor.
Türk yetkililerinin basına yaptığı açıklamalarda, Odesa Limanı’ndan bekleyen gemiler ve silolardaki 22 milyon ton kadar tahıl ürününün Karadeniz’de oluşturulacak güvenli bir koridor ile dünya pazarlarına taşımak için bir plan geliştirildiği ancak bunun Ukrayna ve Rusya tarafından da onaylanması gerektiği açıklanmıştı.
Ankara’daki görüşmelerde, Lavrov’un aslında gıda krizi olmadığını, mevcut durumun Batı tarafından “facia” olarak tanımlandığı ve Ukrayna tahılının dünya piyasasında sadece yüzde 1’lik bir oranı olduğunu kaydetmesi dikkat çekti.
Çavuşoğlu’nun aksine Rus tarafının BM planına soğuk baktığı, bu sürecin BM olmadan da yürütülebileceği mesajı da Lavrov tarafından aktarıldı.
Çavuşoğlu-Lavrov görüşmesinin sürdüğü dakikalarda Kiev’den yapılan açıklama, Ukrayna’nın gıda krizinin aşılması için öngörülen insani bir planın uygulanmasında bile Rusya’ya hiç güven duymadığını göstermesi açısından dikkat çekti.
Bölgesel idareler adına konuşan sözcü Sergiy Bratchuk sosyal medyadan yaptığı açıklamada, Odesa Limanı’ndaki mayınların temizlenmesi durumunda Rus savaş gemilerinin hemen kente saldıracakları iddiasını seslendirdi ve bölgenin mayınlardan arındırılmayacağı mesajını verdi.
Ukrayna yetkilileri, Türkiye’nin çabalarını takdir etmekle beraber mevcut çalışmaların kendilerinin dahil edilmeden yapıldığını, basına yansıyan planlardan haberleri olmadığını kaydediyorlar.
Çavuşoğlu ve Lavrov’un açıklamalarında aktarılan mayınların temizlenmesi, Karadeniz’de seyir güvenliğinin sağlanması ve Odesa’ya geri dönen gemilerin denetlenmesi gibi ayrıntıların Ukrayna tarafından ne kadar benimsendiği bilinmiyor.
Ayrıca Rusya ve Ukrayna’nın, BM’nin de katılımıyla İstanbul’da teknik bir toplantı yapılması çağrısının da henüz karşılık görmediği yapılan açıklamalarda görülüyor.
Bu durumda, gıda krizine ilişkin çabaların bundan sonraki aşamalarının nasıl gelişeceği henüz bilinmiyor.
Ankara’da ‘Rusya yaptırımları kalksın’ mesajı
İki ülke dışişleri bakanlarının basın toplantısında dikkat çeken bir başka nokta Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun gıda krizinin çözülmesi için Rusya’nın kendisine uygulanan yaptırımların kaldırılması talebinin meşru olduğunu kaydetmesi oldu.
“Bu konuyu sadece Rusya Federasyonu’nun ihraç ettiği tahılların ve gübrenin yaptırımlara dahil edilmediğini söyleyerek geçiştirmek de doğru değil. Son zamanlardaki açıklamalarda bunu görüyoruz” diyerek Batı’dan yapılan açıklamaları eleştiren Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
“Oysa bu ürünleri taşıyacak gemilerin sigorta edilmesi, lojistik konular, limanlara ulaşabilmesi, yanaşabilmesi, verilecek servisler ve ödemelerle ilgili yani bankacılıkla ilgili işlemler konusunda da gerekli adımların atılması gerektiğini düşünüyoruz.
“Yani dünyanın, hem Ukrayna hem de Rusya Federasyonu’nun ihraç edeceği ürünlere ihtiyacı varsa bunun önünü hep birlikte açmamızda fayda var diye düşünüyoruz. Burada önemli olan ortak anlayışa dayanan bir mekanizmanın tesis edilmesidir.”
Türkiye, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin başladığı 24 Şubat sonrasında Montrö Sözleşmesi’ni işletip boğazlardan Rusya ve Ukrayna savaş gemilerinin geçişini engellemiş fakat bunun dışında Rusya’ya karşı herhangi bir yaptırım uygulamamıştı.
Suriye operasyonuna yeşil ışık çıkmadı
İki dışişleri bakanının gündeminde yer alan önemli diğer konu başlığı Suriye idi.
Türkiye, kuzey Suriye’de yer alan ve PKK’nin Suriye kolu olarak tanımladığı YPG’nin son dönemde saldırılarını artırdığını, dolayısıyla ulusal güvenlik çıkarları ve BM Şartı’nın 51. Maddesi uyarınca Tel Rıfat ve Münbiç’e askeri operasyon düzenleyeceğini açıklamıştı.
Tel Rıfat bölgesinde Rusya ve Suriye askeri unsurlarının yer alması ayrıca Ankara-Moskova arasında hem Fırat’ın doğusu hem de batısındaki güvenlik durumuna ilişkin mutabakat muhtıralarının olması Lavrov’un olası Türk operasyonu için nasıl bir ifade kullanacağını daha da önemli hale getirdi.
Rus Dışişleri Bakanı, Türkiye’nin sınırlarının güvenliği açısından dile getirdiği hassasiyeti anladıklarını kaydederken, ağırlıklı olarak Ankara-Moskova-Tahran arasında sürdürülen Astana Süreci’ne dikkat çekmeyi tercih etti.
Lavrov, Astana Süreci’nde bir sonraki toplantının Temmuz ayında Kazakistan’da yapılacağını, tarafların bu konularda işbirliğini orada ele alacaklarını kaydetti. Astana sürecinde yer alan İran da Rusya gibi Türkiye’nin bölgede operasyon yapmasına karşı çıkıyor.
Bakan Lavrov, Çavuşoğlu’nun 2019’da imzalanan mutabakat muhtırasına göre bu bölgelerin terörden temizlenmesi konusunda Rusya’nın verdiği sözü tutmasını beklemenin Türkiye’nin hakkı olduğuna ilişkin sözlerine ise İdlib başlığı yanıt verdi.
Rus bakan, Türkiye ile Rusya’nın 2020 Mart ayında “İdlib’in teröristlerden temizlenmesine” ilişkin başka bir mutabakat daha imzaladıklarını anımsatarak, bu bölgede de Türkiye’nin gerekli adımları atmadığı mesajını verdi.
‘Olgun ortaklık’
İki ülke dışişleri bakanını açıklamalarında gözlenen bir başka unsur ise özellikle Rus tarafının Ankara-Moskova arasındaki ikili ilişkilere ağırlık vermesi oldu. İki ülke ilişkilerinin geldiği aşamayı “olgun ortaklık” olarak tanımlayan Lavrov, bu sürecin lokomotifinin ise iki ülke liderleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin olduğunu kaydetti.
Ocak-Mart aylarındaki ticaret hacminin geçen seneye oranla 2 kat arttığını, ticaretin ulusal paralarla yapılması durumunda potansiyelin daha da artacağını kaydeden Lavrov, iki cumhurbaşkanının liderlik ettiği Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği Konsey toplantısını da bu sene yapmak istediklerini kayda geçirdi.
Rus bakan, stratejik işbirliği alanı olarak değerlendirdiği enerji alanında da çalışmaların devam ettiğini, doğal gaz ve nükleer enerji projelerinin yürütüldüğünü vurguladı.
Türk-Rus ikili ilişkilerini iki halkın yararına olacak şekilde daha da geliştirmek istediklerini kaydeden Lavrov, bu çizdiği tabloyla Türkiye ile ilişkilerin özellikle Ukrayna savaşı sonrasında daha da özel hale geldiği mesajını verdi.
Lavrov, Rusya’nın MIR kredi kartının Türkiye’de daha yaygın kullanılması durumunda Rus turistlerin Türkiye’de tatillerini daha rahat geçireceklerini de söyledi.
Rus bakan, savaştan ve savaşın yarattığı sonuçlara rağmen Türkiye ile ilişkilerin olağan şekilde seyrettiği izlenimini de vermeye dikkat ettiğini gösterdi.