ANKARA – Millet İttfakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun birinci ziyaretini gerçekleştirdiği Ulusal Yol Partisi’nin Genel Lideri Remzi Çayır gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Ekonomik kriz ve sarsıntı sürecinde yaşananlara dair iktidarı eleştiren Çayır, adaylık konusunda da açıklamalar yaptı.
Cumhurbaşkanı adayı olacağı tez edilen ama Yüksek Seçim Kurulu’na müracaat yapmayan Çayır, aday olmamasının nedenine ait, “Biz başından beri ülkücü, milliyetçi, vatansever, adalete inan bir cumhurbaşkanı adayıyla milleti buluşturacağımızı söz ettik” dedi. Parantez açtıklarını, teşkilatlarına danışarak bunla karar vereceklerini geçmişte söz ettiklerini hatırlatan Çayır, “Yaptığımız istişarede aday çıkarmama konusunda vilayetlerimiz, ilçelerimiz irade beyanında bulundu. Alınan bu karara karşın içimde uhde olduğunu söylemeliyim. Biz elbette ki bütün manileri aşarak ortaya kendi cumhurbaşkanı adayımızla çıkabilirdik. Lakin ben istişareye, arkadaşlarımın görüşlerine uymak durumundayım. İstişare yaptıktan sonra arkadaşlarımın fikirlerine katıldım ve bu devir cumhurbaşkanı adayı çıkarmama kararı alındığı için karara uydum” tabirlerini kullandı.
KILIÇDAROĞLU KARARI HAFTAYA KALDI
Milli Yol Partisi önderi Çayır’a bir öteki soru da Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ziyareti ve dayanak talebine ait oldu. Kılıçdaroğlu’na dayanak verip vermeyecekleri sorusuna Çayır, “Sayın Kılıçdaroğlu bizi ziyaret etti. Naif ve verimli görüşme oldu. Bir saati aşkın mühlet geçmişten, gelecekten, umutlardan bahsettik. Bu hükümetten ve hukuksuzluklardan kurtulmak için yola çıktıklarını ve dayanak istediklerini söylediler. Biz de nitekim gidişattan rahatsız olduğumuzu, mevcut durumu beğenmediğimizi, beğenmediğimiz için siyasi parti olarak ortaya çıktığımızı söz ettik. Çok verimli ve gerçek bir görüşme olduğunu gördüm. Beşerler birbirleriyle konuşabilmelidirler” dedi ve kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Önümüzdeki günlerde arkadaşlarımızla istişarelere devam ediyoruz. Vilayetlerimizden ve ilçelerimizin bir kısmından görüş aldık. Nihayetinde merkez karar şuramız vazifesi ve kararı Divan’a bildirim etti. Divan da olası önümüzdeki hafta başında toplanacak, bu mevzuyla ilgili görüşümüzü kamuoyuna paylaşacağız. Biz sahiden milletin hayatını kolaylaştırmak üzere yola çıktık. Siyasetin temel maksadının da bu olduğuna inanıyoruz. Geçmişte kalan anlayışın Türkiye’yi nereye getirdiği ortadadır.”
‘YA İÇ SAVAŞ ÇIKAR YA İKTİDAR KAZANIR’ DİYEN ANLAYIŞIN YÜZÜNE TÜKÜRÜYORUM’
Depremi yaşayanlara sabırlar dileyen ve Ramazan bildirilerini kayda geçen Çayır’ın gündeme dair açıklamalarından satır başları ise şu halde sıralandı:
GERÇEKLERLE HAREKET EDİYORUZ: Çok güç günler yaşadığımız gerçeği var olan iyimserliğimizi sağlamamaktadır. Geçen sene Ramazan ayına girerken pide 360 grammış, 4 lira. Bu sene 300 grama düşürmüşüz, fiyatı 10 liraya çıkarmışız. Üzerine yumurta atılınca 2,5 lira ekliyorlar. Yüzde 300 civarı pideyi kıymetli hale getirmişiz. Çocuklarımıza, anne ve babamıza armağan edeceğimiz şeyler bunlar. Geçen yıldan bu yana kimi temel kıdalar yüzde 300 kıymetlenmiş. Elbette yaşadığımız felaketlerin tesiri olmuştur. Biz rasyonel yöneticilerden mahrum bir halde hayata devam ediyoruz. Biz gerçeklerle hareket edemiyoruz. Günü birlik adımlarla ülke yönetmeye kalkarsanız, iktidarı devam ettirmek daha fazla oy almak için ülkenin gerçeklerinden hareket etmek yerine fiyat masal anlatmaya devam ederseniz bunun ismi siyaset değil siyasetin ta zehri olur, millete aldatmaca olur.
EMEKLİLERE YAPILAN ARTIŞ: Emeklilere yapılan artış yeniden minimum fiyatın altında, yeniden göz boyama. Bunu nimet üzere sunuyorlar. Depremzede çadırda hayatını devam ettirirken hayali yok. Sen bir yaramızı iyileştirirsen bile kafana nazaran davranıyorsun. Sarsıntı konutlarının nasıl yapılacağını kamuoyu biliyor mu? Yalnızca cumhurbaşkanı biliyor. Şu bölge şu şirkete daha evvel masada ayarlanmış. Temelinde adalet olmayan vicdan olmayan sistemin doğuracağı hiçbir düzgünlük yoktur. Yaşadığımız zorluğun temeli de bu. Biz akılla bilimle ve merhametle ülke idaresinin olması gerektiğini düşünüyoruz.
YAZICIOĞLU EVRAKI SEÇİMDEN SONRA FAİLİ MEÇHULLER RAFINA KALDIRILACAK: Bundan 14 yıl evvel şehit başkanımızı kaybettik. Bir mart günü Göksun’a kar yağarken, Maraş’a kar yağarken helikopterin düşürülmesiyle bir Anadolu yiğidini geleceğimizi kaybettik. Muhsin Yazıcıoğlu’nu kaybedeli 14 yıl geçti. Bu cumartesi onu sevenler Alperen’ler mezarı başında buluşacaklar. Ne yaptı hukuk? Adliyeler, savcılar ne yaptı? Görülmekte olan bir dava kaldı. Hırsızlık davası Maraş’ta görülüyor. Diğer bir dava yok. Neyi bekliyorlar, seçimin bitmesini bekliyorlar. Belge seçimden sonra faili meçhuller raflarına kaldırılacak. Biz onun siyaset adamlığını unutturmayacağız ve davanın kapatmaya için uğraşanların heveslerini kursaklarında bırakacağız. Tıpkı Sinan Ateş cinayetinin de sağı solu aydınlatılmadı. Ardında kimler var karşılığı yok, belgeyi süslediler rafa kaldırdılar. Biz kaldırmayacağız.
AMERİKA’NIN DAYANAĞIYLA İKTİDAR OLACAKSAK HİÇ OLMAYALIM: Birilerinin halkı tehdit etmesine müsaade vermeyeceğiz. Utanmadan arlanmadan 14 Mayıs’ta yapılacak seçimi ‘ya iç savaş çıkar ya mevcut iktidar kazanır’ diyen anlayışın yüzüne tükürüyorum. Millet 14 Mayıs’ta partilere bakacak, tezlerine bakacak, karar verecek. Ortada cennetin ve cehennemin yolları yoktur. Yaşadığımız dünyayı daha güzel kalkmak argümanıyla sizden bir şeyler istiyoruz. Milleti korkutanları buradan ben uyduruyorum. Zübüklü hallerinizi sahtekarlıklarınızı gizlemek için siyasi arenada üzerine bir örtü örterek olanı biteni başkalaştırma yoluna gitmeyin, her tarafınız gözüküyor. Sizin kilonuz kaç milleti tehdit ediyorsunuz? Siz 2002’de iktidara gelmeden evvel ABD’yi Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül olarak Beyaz Saray’ı ziyaret ettiniz mi etmediniz mi? Bunu yeniden tercih edenler var lakin Ulusal Yol bunu yapmayacak. Amerika Birleşik Devletleri müsaade vermeden Türkiye’de kimse iktidar olamazmış, yüzünüze tükürüyorum. Amerika’nın takviyesiyle iktidar olacaksak hiç olmayalım.
DAVAMIZI ANLATACAĞIZ: 14 Mayıs’ta milletin iradesinin tecelli etmesiyle yeni bir anlayışın hakim olacağına inanıyorum. Türkiye’nin yeni bir anlayışa muhtaçlık var. Üretime, adalete, işsizliğin kaygı olmamasına muhtaçlığımız var. 14 Mayıs’ta arkadaşlarımızla birlikte alanda olacağız. Davamızı, inancımızı anlatacağız. Koşullar ne olursa olsun, kendimizi Muhsin Liderimizi, yarım kalan hayallerimizi milletle buluşturacağız. İnanıyorsak başaracağız.