“Bir oğlum hapiste benim çıkamayacak hiç… Diğeri, küçük oğlum da kullanıyor onu kurtarmalıyım bu illetten. Giden oğlum alıştırmış, iki acı düşürdü yüreğime hem kendi için hem kardeşi için… Bir şeyler yapılmalı gözlerinin içine baktığımız evlatlarımız avuçlarımızdan kayıp gidiyor…” acılı bir annenin sözleri bunlar… Kalbi paramparça, biçare…
Anne elini yüzünü yıkamaya gittiğinde benimle iletişim kurmasını sağlayan yakınına sordum; “bir tuhaflık var sanki, beden dili başka bir çaresizliği daha vurguluyor, eksik bir parça var sanki” dedim. “Hapiste değil oğlu öldü ama böyle düşünmeye alıştırdı kendisini bir buçuk yıldır…” cevabını aldığımda içim ürperdi… Düşünün bir anne iki oğlu da uyuşturucu batağında ve birini kaybetmiş gözleri önünde…
HENÜZ 15 YAŞINDA
Küçük oğlu diyoruz da gerçekten küçük 15 yaşında… Okula gitmesi gerektiği bir yaşta, top peşinde koşmaktan evin yolunu zor bulduğu için azar işitilen çocukluktan, uyuşturucu batağına çekildiği için, daha fazla kaybetmemek adına sakin davranılan bir çocukluk ve nasıl yaparım da kurtarırım çırpınışında olan bir anne…
“Okuma yazmam yok benim, yani biz romanların öyle şansları olmadı zamanında, evet okuma yazmam yok ama evlatlarımın gözlerini okuyabiliyordum. Büyük oğlum -ki 23 yaşındaymış- (!) kalp rahatsızlığı yaşıyordu ara sıra. Hızlı çarpıyordu kalbi, vardı bir sıkıntısı. Bir arkadaşının evinde tuvaletten uzun süre çıkmayınca aradılar beni, apar topar gittik. Kapı kırılmış, ambulans gelmişti. Nutkum tutuldu evladımı öyle görünce… Gerçekten ateş dedikleri şeyin içimde yandığını hissettim… Hastanede canlandırma odasına aldılar ama dönmedi. Madde çekmiş ve o da kalp krizine yol açmış, problemli kalbi kaldıramamış aldığı her ne ise… Oğlumu ben öyle değil de bir yere gitmiş gibi görürsem dedim kafamda yani kendimi öyle hazırladım. Daha önce iki buçuk sene cezaevinde yatmıştı. Cezaevinde gibi hayal edersem… Böyle atlatır ayakta dururum belki dedim. Çünkü bir oğlum daha batakta…
Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek sözü bu olsa gerek annenin kendisinde uyguladığı… Evladının acısına dayanabilmek için cezaevinde olduğuna inandırmış kendisini. Hiç çıkmayacağını ama orda olduğuna inandırmış kendisini… Çok zor anlattı bana ama çevrisindeki herkese aynı rolü oynuyor… Cezaevi süreci hem içeride hem dışarıda çeken için ne denli zor belki ama ölümün karşısında o bile teselli olmuş bir anne için…
Bu anlattıklarım inanın ki kısa sürede gerçekleşmiyor ama sonunda sabırla yaklaştığımız için maddeye karşı kazanan hep aileler ve biz oluyoruz. Uzun, zorlu ve meşakkatli bir süreç evet ama imkânsız değil…
MÜZİĞİN MUCİZESİ
Küçük oğlan ile bir araya gelemedik önce, gelmek istemedi, çekindi belki de… Ama annenin çaresizliğine ve küçücük bir çocuğun farkında olmadığı ama ileride bütün hayatını etkileyecek bu durumdan çıkması için bir şey yapmak gerekiyordu. Ben yanına gittim, evlerine… Konuştuk, ben örnekler üzerinden her şeyi anlayabileceği tarzda anlatmaya çalıştım. Aslında daha çok onu dinlemek istiyordum ama zamana ihtiyacı vardı. Bir dönem müzik aleti çalmaya heveslenmiş annesi ona bir klarnet almış ama ağabeyi uyuşturucu alabilmek için satmış. Hemen temin ettim ve kademeli olarak hem klinik tedavisini olması için yönlendirme yaptık hem de müzik eğitimi alması için.
Müzik çok güçlü bir terapi yöntemi, bir dışavurum aracı, sanat terapisinin bir yöntem biçimi. Uzun yıllar bizde birçok hastalığın tedavisi için kullanılmış, su sesi ile sultanlar tedavi edilmiş zamanında. Bir müzik aleti çalabilmek, içimizde biriken, bastırdığımız her türlü duygunun rahatça dışa vurmasını sağlar. Hatta kulağımızda dinlediğimiz sevdiğimiz bir şarkının anlık psikolojimizi ne denli değiştirdiğini hepimiz biliriz. Bağımlılık problemi kişinin içinde bulunduğu sürecin ağırlığına bağlı olarak yatarak ya da ayaklı klinik tedavi sürecini gerektirir elbette. Ama sonrasında birey kendisini kötü alışkanlıklardan uzak tutabilmek, hayata yeniden bağlanabilmek adına bir amacı, bir yaşam tarzı edinmelidir ve bunu sağlamak sürdürülebilir sağlıklı bir yaşam için çok değerlidir.
Dr. Burcu Bostancıoğlu