TTB Merkez Kurulu, Sıhhat Bakanı Fahrettin Koca’nın açıkladığı “Yeni Hıfzıssıhha Projesi” ile ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada, 2002 yılından itibaren “Sağlıkta Dönüşüm Projesi” ile birlikte sıhhatte yıkıcı tesir yaşandığını lisana getirildi.
Toplumun sıhhatine hizmet eden birçok esaslı kurum, hastaneler ile Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün şehir-şirket hastanelerinin rant uğruna kapatıldığı belirtilerek, “Ülkemiz aşı, aşılama kampanyaları ve aşı siyasetleri konusunda geçmişi ve deneyimleri olan bir ülke pozisyonundan dışa bağımlı, aşı ithal eden bir ülke pozisyonuna getirildi. İktidar bunlarla birlikte pandemi ve aşı sürecinin düzgün yönetilememesi nedeniyle hastalanan milyonlarca ve ölen on binlerce yurttaşın hesabını vermemiştir. Hıfzıssıhha Enstitüsü yaşatılsaydı, Covid-19 salgınında da milletlerarası geçerliliği de olabilen aşıyı çok daha erken bulup insanlığın hizmetine daha erken sunabilirdik” denilerek Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün kapatıldığı anda TTB’nin itirazını lisana getirdiği, kapatılmanın sakıncalarından kelam ettiği hatırlatıldı. ““11 Yılımızı neden çaldınız? Neden o günkü ikazlarımızı dinlemediniz?” diye soruldu.
“SAĞLIKLI BİR GELECEK İÇİN AŞI ÖNCELİĞİMİZ OLMALI”
Covid-19 salgını sırasında, 2021 yılı Ocak ayında TTB olarak yaptıkları açıklamada konunun ehemmiyetine bir sefer daha değindikleri, Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün hemen modernize edilerek fonksiyonel hale getirilmesinin istendiğinin altı çizildi; “Yabancı sermayeye muhtaç olmadan kendi aşımızı kendimiz üretmeliyiz. Zira dünya tarihi birebir vakitte salgın hastalık tarihidir. Dünyada biyolojik ve ekolojik tahribatın önü alınmadığı sürece salgınlar devam edecektir. Bu salgınlardan korunmak için toplumcu kamusal hami sıhhat hizmetlerine öncelik vermek bir mecburilik halidir. Kollayıcı sıhhat ve her şeye karşın sağlıklı bir gelecek için aşı önceliğimiz olmalıdır. Bunun için de ulusal bir aşı siyasetimizin olması ve kendi aşımızı kendimiz üretmemiz konusu bir zorunluluktur. Tüm bu münasebetlerle ülkemizin yıllarca aşı muhtaçlığını karşılamış olan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü tekrar açılmalıdır” tabirlerinin paylaşıldığı da anımsatıldı.
“HALKIN SIHHATİNİ BİRİLERİNİN RANTINA KURBAN ETMEYİN”
Sağlık Bakanlığı’nın “Yeni Hıfzıssıhha Projesi” ismi altında Ankara Esenboğa Havalimanı yakınlarında, 50 bin metrekarelik bir tesis inşa edileceğini, tesisin resmi isminin “Hıfzıssıhha-Türkiye Aşı ve Biyoteknolojik Eser Araştırma ve Üretim Merkezi” olacağının açıklandığı belirtilirken, ihalenin meblağı ve kime verildiğine ait ise bir açıklama yapılmaması eleştirildi. TTB’nin açıklamasında, “İktidarın salgın periyodunu bilimsel ve şeffaf yürütmemesinin bedelini ağır ödedik, ödüyoruz. Şimdiden bu süreci de bu türlü yürütmemeleri; halkın sıhhatini birilerinin rantına kurban etmemeleri için uyarıyoruz” denildi.
REFİK SAYDAM HIFZISSIHHA ENTİTÜSÜ
Cumhuriyet’in birinci Sıhhat Bakanı Tabip Refik Saydam tarafından 1928’de kurulan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü 1930’lu yıllardan itibaren aşı üretme konusunda çok başarılı çalışmalar yaptı. Yıllarca ülkemiz aşı muhtaçlığını dış sermayeye bağlı kalmadan sağladı. Enstitü, kuruluşundan itibaren ülkemizde birçok bulaşıcı enfeksiyon hastalıklarıyla çok başarılı olarak gayret etti. Tifüs, dizanteri, kolera, veba, meningokok, stafilokok, boğmaca, brusella, oral BCG, intradermal BCG, difteri, tetanoz, kızıl, alüminyum presipiteli karma aşılar, lekeli humma, kuduz, çiçek ve grip aşısı, serum, akrep-yılan sokmalarına ve gazlı kangrene anti serumlar, fibrinojen, albumin ve gamma globulin üretti. Enstitü 2011 yılında AKP iktidarı tarafından kapatıldı.