Türkiye’nin demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen gelişmelerden biri, hiç şüphesiz seçilmiş bir başbakanın ve bakanlarını idama götüren süreç oldu.
Oysa 10 yıl boyunca başbakanlık yapan Adnan Menderes, 1950 yılında yapılan seçimlerde yüzde 52,7 oy alarak iktidara gelmişti.
27 Mayıs 1960 askeri darbesinin ardından, sözde Yassıadada yargılamaları ile Adnan Menderes ile bakanlar Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu idam edildi.
16-17 Eylül 1961’de yaşanan olayların üzerinden 61 yıl geçse de yaşananlar hafızalardaki ilk günkü tazeliğini koruyor…
CHP’den ihraç edildi, Demokrat Parti’yi kurdu
Adnan Menderes, Aydınlı çiftçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmişti, 1930 yılına gelindiğinde ise Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın bir kolunu organize ederek siyasete başladı. Partinin kendini feshetmesinden sonra Menderes, CHP’ye geçti. 1931 seçimlerinde, Aydın milletvekili seçildi. Fakat burada ‘Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’ görüşmeleri sırasında İsmet İnönü ile ters düşen Menderes, parti içindeki muhalefet nedeniyle 1945’te CHP’den ihraç edildi.
İlk seçimde yüzde 52,7 oy aldı
Menderes ile ihraç edilen Celal Bayar, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan 7 Aralık 1945’te Demokrat Partiyi (DP) kurdu. 14 Mayıs 1950’deki seçimlerde DP, yüzde 52,7 oyla 420 milletvekili çıkarırken, CHP aynı seçimde yüzde 39,4 oy ile 63 milletvekili çıkarabildi.
TBMM Başkanlığına Refik Koraltan, Cumhurbaşkanlığına DP Genel Başkanı Celal Bayar seçildi. Yeni hükümet ise Adnan Menderes başbakanlığında kurularak 22 Mayıs’ta göreve başladı. Köprülü, Dışişleri Bakanı oldu.
Paralara, Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafları basıldı
Menderes döneminde gerek iç gerekse dış politikada önemli değişimler yaşandı. Fazla masraf olduğu gerekçesiyle devlete ait otomobiller satıldı. Ayrıca, Menderes döneminde paralara mevcut cumhurbaşkanının resminin basılması uygulaması kaldırılarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün resimleri tekrar paralara basılmaya başlandı.
Türkçe ezan kaldırıldı, din eğitimine yeniden başlandı
Şüphesiz ki; icraatlarının en önemlilerinden biri Türkçe ezan uygulamasına son vermesi oldu. Arapça ezan okuma yasağının kaldırılması ile minarelerde ‘Tanrı uludur’ sözünün yerini, ‘Allahuekber’ aldı.
Eğitim ve öğretim kurumlarından laiklik adına kaldırılan din eğitimi, dördüncü sınıftan itibaren velinin isteğine bağlı olarak yeniden verilmeye başlandı.
NATO’ya tam üyelik sağlandı
25 Temmuz 1950’deki Bakanlar Kurulu toplantısında, Kore’ye askeri bir kuvvet gönderilmesine karar verildi. NATO’ya girmek için ilk başvuru 11 Mayıs 1950’de yapılmıştı. 1952’de NATO’ya tam üye kabul edildi.
Kredi faizleri düşürüldü
İktidara geldiği ilk günden itibaren ekonomide liberal bir politika izleyen Menderes’in politikalarıyla serbest piyasa ekonomisine geçişe hız verildi. İthalata getirilen kısıtlamalar kaldırıldı. Kredi faizleri düşürüldü, özel sektörün daha fazla kredi kullanımı teşvik edildi.
Yabancı sermaye girişini teşvik etmek amacıyla yasal mevzuat hazırlandı. KİT’ler özel sektöre devredildi. 1954 yılında Türkiye Vakıflar Bankası kuruldu.
Türkiye’nin gayrisafi milli hasılası yılda ortalama yüzde 9 büyüdü.
Cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı
Takvimler 2 Mayıs 1954’’ü gösterdiğinde, genel seçimlere katılım yüzde 88,63 olarak gerçekleşti.
Seçimleri katılım gibi herhangi bir kanuni zorunluluk olmamasına rağmen yüksek katılımla gerçekleşen seçimlerde, DP Cumhuriyet tarihi rekoru kırdı. Yüzde 56 oy oranıyla DP, Meclis’teki sandalyelerin yüzde 93’ünü kazandı.
6-7 Eylül olayları
Aynı dönemde Kıbrıs’taki sorunlar da bir hayli artmıştı. Konuya ilişkin 29 Ağustos 1955’te Londra Konferansı gerçekleştirildi. Fakat yaşanan gelişmelere ‘6-7 Eylül olayları’ gölge düşürdü. Atatürk’ün Selanik’teki evinin bombalandığı iddiaları üzerine çıkan olaylar, sıkıyönetim ilan edilerek bastırılabildi.
27 Ekim 1957’ye gelindiğinde ise genel seçimlerde DP, yüzde 47,30 oy aldı.
27 Mayıs 1960 askeri darbesi
Tarihler 27 Mayıs 1960’ı gösterdiğinde, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bazı general ve subayların oluşturduğu 38 kişilik Milli Birlik Komitesi, sabaha karşı yönetime el koydu. TBMM ve Anayasa, darbeciler tarafından feshedildi, siyasi faaliyetleri askıya alındı. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, DP’li milletvekilleri, hükümet üyeleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun ile bazı üst düzey kamu görevlileri gözaltına alındı.
Aynı gün yurt gezisi kapsamında bulunduğu Kütahya’da bulunan Adnan Menderes, Albay Muhsin Batur tarafından gözaltına alınarak Ankara’ya götürüldü. Ardından, diğer tutuklu DP üyeleriyle Yassıada’da hapsedildi. Menderes ve diğer DP üyeleri, bulundukları Yassıada’da kurulan Yüksek Adalet Divanı tarafından yargılanmaya başladı. Menderes ve hükümet üyelerinin yargılandığı davalar, Yassıada Spor Salonu’nda görüldü.
Türk halkı, davaları radyodan takip etti
AA’nın haberine göre; Celal Bayar’ın ‘1 numaralı’ sanık olduğu davada, dönemin Başbakanı Menderes ise onun yanındaki sandalyede oturdu. Türk halkı, ‘demokrasi getireceğini iddia ederek demokrasiyi yargılayan’ davaları ‘Yassıada Saati’ programıyla radyodan takip etti.
Mahkeme sürecinde sanıklara kötü muamele edildiği de gündeme geldi. Darbecilerin, ‘Düşükler Yassıada’da’ ismiyle sanıkları küçük düşürmek amacıyla çektikleri film de dönemin kabul edilemez görüntüleri arasına girdi.
592 sanıktan 288’i için idam istendi
Yassıada’daki sözde yargılamalar, 14 Ekim 1960’ta başlayıp 15 Eylül 1961’de karara bağlandı. Toplam 19 dosyada toplanan davalar ‘anayasayı ihlal’ davasıyla birleştirildi. Tutuklular ‘vatana ihanet, Meclis iç tüzüğünün değiştirilmesi, Kırşehir’in ilçe yapılması, CHP’nin mallarına el koymak’tan suçlu bulundu.
Yassıada duruşmalarında 6-7 Eylül olaylarından da DP sorumlu tutuldu 592 sanıktan 288’i için idam istendi. Kararı açıklayan Yüksek Adalet Divanı, 15 sanığı idam cezasına çarptırdı.
Eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar, eski Başbakan Adnan Menderes, eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın idam kararları oy birliğiyle alındı. Eski TBMM Başkanı Refik Koraltan, eski TBMM Başkanvekilleri Agah Erozsan, İbrahim Kirazoğlu, eski Tahkikat Komisyonu Başkanı Ahmet Hamdi Sancar, eski Tahkikat Komisyonu üyeleri Nusret Kirişçioğlu, Bahadır Dülger, eski bakan Emin Kalafat, eski milletvekilleri Baha Akşit, Osman Kavrakoğlu, Zeki Erataman ile eski Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun hakkındaki idam kararları ise oy çokluğuyla alındı.
Bazı isimler affedildi
Aralarında eski bakan, eski milletvekilleri, Tahkikat Komisyonu üyeleri, İstanbul Valisi ile İstanbul Belediye Başkanının da bulunduğu 31 sanık hakkında ise müebbet hapis cezası verildi. Sanıklardan 92’si 6 yıl ile 20 yıl arasında ağır hapis, 94’ü 5 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Bazı sanıklar kısa süreli hapis cezasına çarptırılırken bazıları beraat etti.
Birçok yabancı ülke lideri, idamların durdurulması için Cemal Gürsel başkanlığındaki Milli Birlik Komitesi’ne defalarca çağrıda bulundu. Bunun üzerine Komite, Celal Bayar, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu dışındakilerin idam cezasını affetti. Celal Bayar’ın cezası yaş haddi nedeniyle ömür boyu hapse çevrildi. Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan, 16 Eylül 1961’de sabaha karşı idam edildi.
Menderes ise 17 Eylül 1961’de sağlık muayenesini yapan doktor heyetinden ‘sağlam’ raporu alınmasının ardından, İmralı Adası’na götürüldü. İlk durak, komutanın odası oldu. İdam kararı yüzüne okundu. Menderes’in dilinden “Allah milletimize zeval vermesin.” cümlesi döküldü. İdam sehpasına gitmeden önce din görevlisi ile birkaç dakika konuştu. Ardından beyaz gömlek giydirildi.
“Devletim ve milletime ebedi saadetler dilerim”
Menderes’in idam sehpasına çıkarıldıktan sonraki son sözleri, “Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda devletim ve milletime ebedi saadetler dilerim. Bu anda karımı ve çocuklarımı şefkatle anıyorum…” oldu.
Menderes, 17 Eylül’de saat 13.21’de İmralı Adası’nda idam edildi.
İtibarları iade etti
TBMM tarafından 11 Nisan 1990’da kabul edilen bir kanunla Adnan Menderes ve onunla idam edilen arkadaşlarının itibarları iade edildi.
Aynı kanun uyarınca Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun naaşı, 17 Eylül 1990’da İmralı’dan alınarak devlet töreniyle İstanbul Vatan Caddesi’nde yaptırılan anıt mezara taşındı.
Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden birine ev sahipliği yapan Yassıada ise Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak yeniden doğdu. Yassıada’nın ismi 2013’te ‘Demokrasi ve Özgürlükler Adası’ olarak değiştirildi.
2015’te de yeniden düzenleme faaliyetlerine başlanarak kültür ve kongre merkezi haline getirilmesine karar verildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla başlatılan proje kapsamında Yassıada, 60 yıl sonra ‘Demokrasi ve Özgürlükler Adası’na dönüştü.
Demokrasi ve Özgürlükler Adası, 27 Mayıs 1960 darbesinin 60. yılında Yassıada, demokrasi ve milli iradeyi yansıtacak müze, kütüphane, konferans salonu ve Demokrasi Feneri gibi birçok sembol yapıyla yenilenerek özel bir törenle halka açıldı.