Günlerdir yıllar öncesinin Televole’sinin ‘şık rüküş’ kısmı misali siyasetçi kıyafetleri konuşup duruyoruz. Fakat bu kere olayımız kıyafetlerin fiyatları ve markaları oldu. En çok tartışılanlardan biri de Türkiye Emekçi Partisi Genel Lideri ve TİP İstanbul Milletvekili Erkan Baş’ın ABD markası ve ‘görece’ fiyatlı olmakla suçlanan kırmızı kazağına baktık.
Bu fotoğrafla başlayalım da piramitlerde hiyeroglif okumaya çalışır üzere bir ciddiyet oluşsun istedik. Şimdiki gençler bilmez o vakitler magazin programlarında sanatkarların o hafta davetlerde ve sahnelerde giydiği kıyafetler yorumlanırdı.
img-s1.onedio.com
Ancak Gülşen misali tartışmalar üzere değil önemli ciddi trendler, moda, postür üzere kavramlarla. Şimdilerde bunlar çok uzak üzere gelse de bir yandan nostalji yaşıyoruz. Zira yeniden bir kıyafet tartışmasıdır gidiyor. Fakat toplumdaki dönüşüm üzere her şeyi paraya endeksleyerek sınıfsal oluşumlarla tartışıyoruz.
Nasıl mı? Son yıllarda her şeyi parayla ölçtüğümüzden yola çıkarsak üniversite eğitiminin kazandırdığı, tahminen de artık o da kalmamış olduğundan olabilir, vizyon yerine okumasa minimum fiyatı yeniden kazanacağından dem vurmak üzere örneklendirelim.
Magazinde de herkesin kıyafetlerinin fiyatlarına bakılırken, seçimlerin yaklaştığı şu ortamda aşırı formda siyaset içeren gündemimizde geçen hafta sonunun gündemi de siyasetçilerin kıyafetleri oldu.
Erkan Baş’ın kazağının ABD markası ve piyasadaki emsallerinin yanında üst segment olarak yer alması bu ikinci maddeyi oluşturuyordu. Sonuçta Erkan Baş bir Personel Partisi önderiydi.
Markayı bilmeyen yok. Kazak klasik bir model. Birebir rengini bulamadık. Fiyat konusu çetrefilli 1.000 ila 2.000 TL ortasında değişen modelleri mevcut.
Baş’ın da görüldüğü üzere kazağı ve/veya benzerini yıllardır giydiği görülüyor. Aslında Erkan Baş’ın kırmızıyla ilgili bir bağı da bulunuyor fakat o farklı bir husus.
Yıllardır giyiyor demek de amortisman konusunda bir ölçü temel bilgisi olanların dahi ‘tepe tepe’ kullanımla parasını çıkaran eserlere hakim olması demek oluyor. Öbür yandan Erkan Baş da açıklamasında şunu söylüyor:
Herkesin eşit olması deyince neden fakirlikte eşitleniyoruz? Zenginlikte eşitlenelim.
Kazağın ABD’deki fiyatına bakınca ortalama bir eser olduğu da dikkat çekerken, Türkiye’de A101’de tıpkı markanın kazağı olmasa da ayakkabı, çanta ve çamaşırlarının satıldığı görülüyor.
Zaten TL’ye çevirince 526 taban, 930 TL tavan fiyat oluyor ki yeniden Türkiye’dekinin yarı fiyatına geliyor. Minimum fiyat karşılaştırmasınaysa hiç girmiyoruz dikkat ederseniz.
Bizim alanımıza asıl giren kısım da yeniden Erkan Baş’ın telaffuzuyla oluyor. “Ben aldığımda bu kadar kıymetli değildi. Bu müddette fiyatının bu kadar artmasını sorgulamak gerekiyor” deyince TÜİK’in datalarına dönüyoruz.
Bu görseldeki kazağın fiyatı 2018 yılına ilişkin. Baş, kazağın fiyatının 7-8 kat arttığını belirtiyor.
TÜİK üzerinden bakınca 2003 yılında bu yana enflasyonda giysi kalemi yüzde 319,97 artmış görünüyor.
2013’ten bu yanaysa yüzde 179 arttığı ana küme endeksleri üzerinden hesaplanabiliyor. Hatta daha özel hesap yapmak isterseniz giysi ana kümesi altında giysiler kaleminde 2013’ten bu yana yüzde 161 artış hesaplanıyor. 2018’den bu yana bu eser özelinde artış yüzde 200’e yakın olmuş.
2021 Nisan’da da indirim kısmında benzeri kazakların 2018’in de altına indiği görülürken, o günden bu yana artışın da yüzde 225 olduğu görülmesi de farklı oluyor.
Kısaca son 2 yılda esasen 3 kat artmış bir fiyat var karşımızda tahminen de öncelikli husus budur. Ne dersiniz? Yorumlarda buluşalım.
