Mithat Sancar: Çözümsüzlüğe karşı her türlü uygulamayı reddediyoruz

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar partisinin grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.

‘TÜRKİYE KALICI BİR OHAL REJİMİ YAŞAMAKTA’

“Türkiye’nin tarihi OHAL ve sıkı yönetimler tarihidir” diyen Sancar şunları söyledi: “AKP iktidara geldiğinde bu ülkede OHAL vardı şimdi de olağan hale gelmiş bir OHAL var. 20 Temmuz 2016’da 3 ay için ilan edilen OHAL resmi olarak 2 yıl, fiilen hala devam ediyor. Kayyım ve KHK uygulamalarında ısrar eden AKP MHP faşist yönetimi OHAL’e can simidi gibi sarılmıştır. Olağan şartlarla demokrasi ve hukuk ile bu ülkeyi yönetmenin kendi zihniyetleri açısından mümkün olmadığını biliyorlar. KHK ile yarattıkları düzeni, OHAL’in resmi düzeninde yarattıkları politikaları kalıcı hale getirmişlerdir. Türkiye, kalıcı bir OHAL rejiminde yaşamaktadır.”

‘BU ÜLKEDE GENİŞ BİR MAĞDUR KESİM VAR’

KHK’lerle 152 bin kişinin kamudan ihraç edildiğini hatırlatan Sancar konuşmasına şöyle devam etti: “AKP bununla da kalmadı, 35. madde kapsamında keyfi, hukuk dışı ve haksız ihraçlarla kamu çalışanlarını baskı altında tutmaya çalışıyor. Binlerce kamu çalışanı adalet arıyor, dosyaları bekletiliyor. Kaybedilen yılların telafisi olmadığını biliyoruz ama haksızlıkların giderilmesi için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz. Bizim öncelikli işlerimizden biri OHAL döneminde yaratılan tahribatların giderilmesi, adaletin sağlanmasıdır. Bu ülkede geniş bir mağdur kesim vardır, KHK’lılar büyük yer tutmaktadır.”

ŞENYAŞAR AİLESİ…

Sancar hukuk sistemini eleştirerek, “Adaletsizlikler diz boyu. Ülke adaletsizlik cehennemine dönmüş durumda. 4 yıl önce bugün Suruç’ta AKP Urfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınlarının Şenyaşar ailesine ait iş yerine ve devlet hastanesine uzanan saldırıları sonucu aileden 3 kişi yaşamını yitirmişti. 8 kişi de yaralanmıştı. Fadıl Şenyaşar tutuklanmıştı. Aradan 4 yıl geçti, adalet açısından tek olumlu gelişme yaşanmadı. Olan tek şey Emine Ana’ya hakkını aradığı için sürekli taciz uygulamak ve ceza vermek… Oğullarını sürekli gözaltına almak, eziyet etmek… Emine Ana yalnız değildir, onun haykırışı adalet arayanlara bir cesaret örneği olarak görülmelidir. Hep birlikte adaletsizliklere karşı mücadele etmek bizim sorumluluğumuzdur. Kürt sorununda çözümsüzlük, savaş politikaları ve tecrit meselesi… Ortada bir gerçeklik var. Gerçek siyaset, gerçekliği gören siyasettir. Gerçek diye gözünü kapatan siyaset çözüm üretemez. Ülkeyi ve ülkede yaşayan insanları özgür bir geleceğe taşıyamaz. Ülkeyi çökertir, insanları umutsuzluğa boğar” ifadelerini kullandı.

‘YAPMAMIZ GEREKEN YÜZLEŞMEDİR’

“Gerçeklik nedir?” sorusunu soran Sancar şöyle devam etti: “Yüz yılı aşan bir Kürt sorunu gerçeği var. Yok diyenler de biliyor ki var. Yüz yılı aşan bir Kürt sorunu gerçekliği gözümüzü kapatabileceğimiz bir şey değil. Görmezden gelirsek, yüz yıldır yaşadığımız bu karanlık, kanlı kısır döngüyü devam ettiririz.

Bu ülkede 40 yıllık bir çatışma gerçeği var. Kim inkar edebilir? Çözümsüzlük politikalarının en hakim anlayış olduğu bir gerçeklik mi, bazı istisnai gelişmeler hariç gerçeklik… Çözümsüzlük politikalarının düzen güçlerinin tümünün üzerinde uzlaştığı bir yol olduğu gerçeklik mi, gerçeklik… Bunu yok sayabilir miyiz? Gerçeklik yok sayılınca ortadan kalkmıyor. Savaş politikaları bir gerçeklik… Bunlarla birlikte tecrit bir gerçeklik… İmralı’da 23 yılı bulan bir hukuksuz düzen uygulanıyor. Bu gerçeklikleri dile getirmek siyasetin bir gereği mi? Bizler için gereği… Gerçeklikleri dile getirdiğimiz için sürekli hedefiz.

Diğer siyasi aktörler, bu gerçekliğin üstünü palto ile örtmeye çalışıyorlar. Bunun üstünü örterek sorunu yok edemiyorsunuz. Palyatif çözümlerin uzantısı nedir? Toplumu uyuşturmak… Yani anestezi ile ya da ağrı kesicilerle oyalamaktır. Yapmamız gereken yüzleşmedir. Gerçeklikle yüzleşmedir. Saydığım gerçeklikler gizlenemeyecek kadar açık ve yıkıcıdır. Bunlarla yüzleşme olmadan bu ülkenin düzlüğe çıkma ihtimali yoktur, HDP de bunu esas almaktadır. Biz yeni bir başlangıç ve Türkiye’de eşit, özgür, demokratik barış içinde bir yaşam istiyoruz. Gerçeklikleri söylemek sarsar. Birçok kesime gerçekliği gösterdiğiniz zaman sarsılabilir. ,Biz yüzleşme siyasetini esas alıyoruz. Bu gerçekliklerle yüzleşecek, yüzleşmeyi gerçek çözüm siyaseti takip edecek. Partimiz hukuk dışı, yaşamı ihlal eden her uygulamanın karşısındadır. Kürt sorununda demokratik çözüm ve bu ülkede kalıcı barış ancak müzakere, diyalog ve demokratik siyasetle mümkündür.”

‘ÇÖZÜMSÜZLÜĞE KARŞI HER TÜRLÜ UYGULAMAYI REDDİYORUZ’

“Tecrit, çözümsüzlüğün parçası mıdır, evet bu bir gerçekliktir” diyen Sancar, “2013-15 yıllarını hatırlayalım. Çatışmalar durmuş, çözüm umudu yükselmiş, demokraside de ekonomide de ilerlemeler vardı. Müzakere ve diyalog yöntemi uygulanıyordu. Cenazeler gelmiyordu, ‘analar ağlamıyordu’. Biz istiyoruz ki ölümler olmasın, yaşam siyaseti hakim olsun. Bunun yolu savaş politikalarından değil, müzakere ve diyalogdan geçer. Umut yaratan, kanın durduğu 2,5 yıllık süreç ne zaman sona erdi? Fiilen 5 Nisan 2015’te sona erdi. İmralı’da Abdullah Öcalan ile görüşülen kesildiği, tecridin yeniden devreye sokulduğu tarih… Çözümsüzlük politikalarının, savaş uygulamalarının ve zihniyetinin yeniden en ileri noktaya taşındığı yeni dönemin başlangıcıdır. O günden bugüne yaşadığımız yıkımlar herkesin gözü önündedir. Gözümüzün önündekini görmek ayrıca cesaret ister. Biz bu cesareti gösteriyoruz. Çözümsüzlüğe karşı her türlü uygulamayı reddediyoruz” dedi.

GEMLİK YÜRÜYÜŞÜ

PKK lideri Abdullah Öcalan’ın ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmediğini söyleyen Sancar, “İmralı’da Öcalan ile en son Ağustos 2019’da avukat görüşmesi yapılmıştı. Öcalan kamuoyuna net bir mesaj vermişti. Bir haftada çatışma durumunu, ihtimalini ortadan kaldırırım demişti. Burada da başta devlet aklı olmak üzere bütün kesimlere bir mesaj iletmişti. Neden bu şans değerlendirilmedi? Neden daha önce tecrübe edilmiş ve aslında önemli gelişmeler de yaratmış yöntem rafa kaldırıldı? Bizim burada, Kürt sorununda demokratik çözüm barış, diyalog, müzakere ve demokratik siyaset derken kastettiğimiz, her alanda bunun imkanlarını yaratmak, ortadan kaldırılan şartların yeniden sağlanmasını istemektir. Gemlik yürüyüşü de bizim demokratik çözüm konusunda tutumumuzun bir başka alandaki yansımasıdır. Çeşitli kuruluşlar, kamuoyunun dikkatini, yaygınlaşan savaş politikalarına, daha da derinleştirilmeye çalışılan çatışma anlayışına karşı demokratik çözüm ve barış imkanlarına dikkat çekmekti. Bu bir demokratik hak… Ama bu demokratik imkanı kullandırmamak için güvenlik güçleri iktidar emriyle ağır şiddet uyguladı. Vekiller darbedildi, kelepçe takıldı… Şimdi burada böyle bir anlayışın nereye çıkacağını kestirmek zor değil. Barış ve çözüm için yapılan her türlü gelişim bu iktidarı rahatsız ediyor” ifadelerini kullandı.

‘HDP’YE YENİDEN SALDIRILAR BAŞLIYOR’

Sancar son olarak şöyle konuştu: “Biz çatışmaları bitirmek, bu ülkede kalıcı barışı sağlamak istiyoruz. Her alanda mücadele yürütmeye devam edeceğiz. Parlamento zemininde bütün gücümüzü kullanacağız. Vazgeçmeyeceğiz. Barış ve çözüm için kapalı tutulan kapıları açacak anahtar tam da bu duruştur. O nedenle HDP’ye yeniden saldırılar başlıyor.” (HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir