“Faiz sebep, enflasyon sonuçtur” teziyle faize karşı olduğunu her fırsatta dile getiren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün akşam yaptığı konuşmada da “Yüksek faizle Türkiye’yi soydurmayacak yola ihtiyaç var” dedi. Ancak 5 yıl vadeli borcunu iflasa karşı korumanın maliyetini gösteren kredi risk primi CDS’te en son 854’e tırmanan oran, Türkiye’yi savaştaki Ukrayna’nın ardından dövizle borçlanma maliyetinin en yüksek olduğu ülke konumuna taşıdı. ABD’de 5 yıllık tahvilin faizi yüzde 3.3 iken, CDS’in payını koyunca Türkiye’de 5 yıllık Eurobond faizi yüzde 11.59’a yükseldi. Ekonomistler CDS oranları büyük rol oynadığı için Türkiye’nin yeni bir dövizle borçlanmaya en az yüzde 11.8 faizle çıkabileceğine dikkat çekiyorlar.
CDS’te Arjantin’in ardından ikinciyiz
Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan, Türkiye’nin şu anda dövizle borçlanmaya çıksa 5 yıllık Eurobond’a yüzde 11.8 faiz vereceğini belirterek, bu oranla yüksek faizle ilk 5 ülke arasına girdiğimizi söyledi. Dövizle borçlanmada CDS’in dikkate alındığını vurgulayan Erkan, Rusya’nın kategoriye girmediğini, Türkiye’nin 854 CDS’le şu anda gelişmekte olan ülkeler arasında Arjantin’in ardından ikinci sırada olduğunu belirtti. Erkan, Türkiye’yi 291 CDS’le Güney Afrika’nın izlediğini sözlerine ekledi. Bütün dünyada faizler yükselirken, Türkiye’nin politika uygulamasının faizleri düşük tutmaya yönelik olduğunu hatırlatan Erkan, şunları söyledi:
Yükselişin daha sert olması, toplam riskin daha yüksek olmasıyla ilgili
“Bankalara getirilen birtakım yükümlülükler ve desteklerle de TL cinsi tahvil faizlerinde düşüş sağlanabiliyor, zaten likit olmayan bir tahvil piyasasından dolayı en ufak ilgi artması ya da azalmasında sert yansıyor. Döviz cinsi tahvil yani Eurobond piyasasında bunun tam tersi bir eğilim var. Bankaların Eurobond faizleri kısa vade veya 2024-25 vadelere baktığımızda yüzde 11’lerin üzerinde seyrediyor. Bu özel bankalarda da, kamu bankalarında da böyle. Eurobond getirileri geçmiş döneme göre hızlı yükseliş içinde. Türkiye’nin döviz cinsi devlet tahvillerinde de getiriler hızla yükseliyor. Bu konsept içinde Türkiye’nin Eurobond getiri eğrisi, TL cinsi getiri eğrisinin tam tersi bir konumda. TL cinsi tahvillerde faizlerde aşağı hareket isteği varken, USD cinsi tahvil faizlerinde her vadede yukarı doğru hareket var. Son 1 sene içinde %6 civarlarında ve yatay olan getiri eğrisi, şu anda %11 üzerinde. 2-3 yıllık tenorlarda %11’in de üstü söz konusu. Bankalarda 5 yıllık vadelerde faizler daha yukarılara da çıkabiliyor. Döviz cinsi tahvil piyasası ile TL cinsi tahvil piyasasının ayrışmasının ana unsuru CDS. CDS’in artmasında da neden olan risk biriktirici faktörler ekonomi ve buna dair uygulanan politikalar. Risk primi anlamında ciddi bir negatif ayrışmamız var. Küresel çapta faizler yükseldiği için bu bir etmen. Bu yüzden Türkiye’nin Eurobond faizleri de pekala yükselebilir. Ancak ülke risk priminin yüksekliği, negatif ayrışma, risklerin de bu nedenle daha belirgin fiyatlaması bizde Eurobond faizlerinin daha sert yükselmesine neden oluyor. Son 1 senede ABD tahvil faizleri de, Türkiye’nin USD cinsi Eurobond faizleri de yükseldi. Ancak aradaki makas açıldı. Bizde yükselişin daha sert olması, toplam riskin daha yüksek olmasıyla alakalı.”
En büyük zararı görecek ülkeler arasındayız
Finansal piyasalar uzmanı İris Cibre de Türkiye’nin yeni bir dövizle borçlanmaya ödeyeceği faizin CDS’in o anki durumuna göre yüzde 12’ye çıkabileceğini söyledi. Biz ve Çin hariç tüm merkez bankalarının mecburi sıkılaşma dönemine girdiğine dikkat çeken Cibre, şunları söyledi:
“Bu global bir yavaşlama anlamına geldiğinden yatırımcılar bu noktada sıkılaşma döngüsünde en güçlü ayakta kalacak ülkeleri arayacaktır. AB enflasyonu yoğun olarak arz kaynaklı olduğundan talebi kısarak enflasyon ile başa çıkamayabilir ve temmuzda başlayacak faiz artışları ve varlık alımlarının durmasıyla stagflasyon riskini yüksek oranda taşıyor olabilir. Fakat ABD tarafında şu an gelişen enflasyon yoğun talep kaynaklı. Dolayısıyla, ABD sıkılaşma süreci ile yavaşlamadan daha az darbe alarak çıkabilir. Zaten amacı da yavaşlayarak talebi kısmak olduğundan Doların değer kazanmaya devam etmesini beklemek doğru olacaktır. Bu doğrultuda ABD çok daha düşük stagflasyon riski taşımakta. Dolayısıyla euro/dolar paritesinde aşağı yönlü baskının devam edeceğini beklemek doğru olur düşüncesindeyim. Çin genişleme çabalarının nedeni ise amiral gemisi gayrimenkul sektörünün darbe alması ve kapanmalar dolayısıyla ekonomideki hızlı yavaşlama fakat enflasyon ise kontrol altında olduğundan bunu tüketiciyi işin içine katmadan gerçekleştirebiliyor. Bu durumdan en büyük zararı görecek ülkelerden biri olduğumuzu birçok defa açıklamalarıyla yazmıştık. Geldiğimiz noktada haklı çıkmanın üzüntüsünü yaşıyoruz: CDS 854, dolar/TL 17.26, Eurobond faizi yüzde 10.50, 4 aylık cari açık 21 milyar dolar.”
Faizde esneklik yok, bu ortamda borçlanamayız
Finansal danışman Ömer Rıfat Gencal ise yıl başından bu yana yabancıların Eurobond portföyünün 6.5 milyar dolar azaldığını belirterek, “Geçen yıl 4.2 milyar dolar, 2020’de de 2.2 milyar dolar çıkış vardı. Yabancılar Türkiye pozisyonunu hızla azaltıyor” dedi. Bu ortamda borçlanmamızın çok zor olduğuna dikkat çeken Gencal, “Çünkü faizde esneklik yok. Kök sorun enflasyonu çözmeden ‘Hangi faiz hangi seviyede dengede olur’ belirsizliği kimseye yatırım yaptırmaz burada” diye konuştu.