Şirin Bayık
ADIYAMAN – Maraş merkezli sarsıntıların akabinde Adıyamanlı depremzedeler enkazların yanında kurulan çadırlarda yahut çadır kentlerde ömürlerini sürdürmeye çalışıyor. Hijyen eksikliğinden kaynaklı olarak kimi bölgelerde uyuz hadiselerinin gözlemlendiğini belirten Sıhhat ve Toplumsal Hizmet İşçileri Sendikası (SES) Batman Şube Eş Lideri Deniz Topkan, bir haftadır Adıyaman’da çalışma yaptıklarını söyledi.
SES olarak Genç Sağlıkçılar ve Tabip Odası ile ortak hareket ettiklerini belirten Topkan, kent merkezinde bulunan çadır bölgelerinin yanı sıra köylere de gittiklerini söz etti.
‘200 HANELİK KÖY BİN HANEYE ÇIKTI’
Depremin akabinde köy nüfuslarının arttığına dikkat çeken Deniz Topkan, “Köylerde toplu alanlar oluştu. 200 haneli bir köyde, her bir konutta 5-6 aile kalınca köyün bin hane haline geldiğini gördük” dedi.
Topkan, bu nüfus artıyı nedeniyle yaşanabilecek salgınların önüne geçmek için şu ikazlarda bulundu:
KOLERA VE DİZANTERİYLE KARŞI KARŞIYA KALABİLİRİZ: Barınma sorunları en büyük problemlerden. Çadırların enkazların yanında kurulmasından ötürü üst teneffüs yolu enfeksiyonları başladı. Toplu çadır alanlarında bilhassa uyuz, bit üzere salgınların olduğu ve hijyen şartlarının yetersizliğinden kaynaklı bir sonraki etabın önemli sonuçlar doğurabileceği bir devir yaşıyoruz. Bilhassa kolera, dizanteri üzere rahatsızlıklarla karşı karşıya kalacağız. Zira çadır alanlarında bilhassa tuvalet eksikliği nedeniyle hijyenin sağlanmadığı ortamlarda, yüzlerce kişinin tek tuvaleti kullanmasının verdiği bir etkiyi de yaşayacağız.
Sıhhat ve Toplumsal Hizmet İşçileri Sendikası Batman Şube Eş Lideri Deniz Topkan UTANMAYIN: Uyuz olaylarıyla ilgili yapmış olduğumuz çalışmalarda aileleri bilgilendirmeye çalışıyoruz. Parmak ortalarında, genital bölgelerde, koltuk altında, göğüs ucunda kaşıntıyla başlayan bir şey gördüğünüz vakit anında bir sıhhat tesisinden faydalanın. Kaşındığımız vakit utanarak ‘kaşınıyorum, bunu söylemeyeyim’ diyebiliyoruz. Fakat bu değerlendirmenin yanlış olduğunu zira bunun bulaşıcı olduğunu da görmemiz gerekiyor.
ACİLEN KONTEYNERE GEÇİLMELİ: Zelzele bölgesindeyiz, insanların hem barınmaya hem de giysiye olan muhtaçlıklarını biliyoruz. Burada temel sorumluluk devlete düşüyor. Acil olarak sarsıntı bölgelerinde konteyner alanlarının yaratılması, bu alanlarda kesinlikle her aileye bir duş, bir tuvalet düşecek halde muhtaçlığın giderilmesi gerekiyor. Çadır alanlarında yaşama mühleti uzadıkça farklı sonuçlar çıkacağını biliyoruz.
KIYAFET MUHTAÇLIĞI: Öteki bir sorun, aileler sarsıntı boyunca bir kıyafet bulup, bugüne kadar giyiyor. 20 gündür tek kıyafetle yaşıyorlar. İç çamaşırını, kıyafetini değiştirmediğin sürece hastalıklar devam edecek, bunların bulaşıcı olmasını da sağlayacak. Devletin insanların giysi muhtaçlıklarını bir değil birden fazla halde karşılaması gerektiğini bir sefer daha hatırlatmakta yarar görüyoruz.
KURUMLAR ROLLERİNİ OYNAMALI: Bir kurum olan devlet, AKP rejimi üzerinden gidemez. Tek adamla bir şeyler dönmez. Kurumların rollerini yanlışsız oynamaları gerekiyor. Bunun için zelzele bölgelerinde konteyner kentlerin bir an evvel kurulması gerekiyor. Depremzedelerin öteki gereksinimlerinin da acilen karşılanması gerekiyor. Tüm sıhhat örgütlerinin çadır alanlarında sıhhat taramalarını sistemli yapmaları gerekiyor.”
ÇADIRLAR BARINMA MANASINDA BİLE BİR RİSK KÜMESİDİR: Çadırlarda sobaların olması, beraberinde yangın ihtimalini ya da karbonmonoksit zehirlenmelerini doğurabilecek etmenlerdir. Dar bir alanda ufak çocukların oyun alanı olarak gördükleri bir yerde ellerini yakma, bedenlerini yakma ihtimalinin yüksek olduğunu biliyoruz. Çadırlar bir ömür alanı değildir. Çadırlar barınma manasında bile bir risk kümesidir. Çadırlarda yangın ya da karbonmonoksit zehirlenmesinden ötürü ömrünü yitiren insanları duymak bu ülkenin ayıbı olacak.” (HABER MERKEZİ)