Daha az kilo, daha fazla enerji: Hormonal sıfırlama diyeti nedir?

Hormonal yaşam boyunca genel olarak kiloyu, uykuyu, cildin görünümünü, tırnakları ve saçı, kalp sağlığını, ruh halini ve hafızayı etkilerler. Kilo vermek istiyorsanız hormonlar işinize yarayabilirler.

Yemeye başladığınız andan itibaren hormonlar size eşlik eder. Vücutta ne kadar yağ bulunduğunu söyleyerek ve iştah seviyelerini kontrol ederek sindirimi uyaran ve beyne haber veren hormonlardır.

Hormonlar, vücudun organları ile gece gündüz temas halinde olan bir habercilerdir. Hormonal sağlık yeterince iyi ise organizma, besin maddelerinin emilimi de dahil olmak üzere işlevlerini yerine daha iyi getirir. Öte yandan, hormonal denge bozulduğunda vücutta çeşitli sorunlar başlar.

Hormonal sıfırlama diyeti, kaybedilen hormonal dengeyi yeniden kazandırır. Kontrolden çıkmış bir bel çevresi, sabahları göz altı torbaları ve sürekli yorgunluk gibi belirtiler hormonal dengenin bozulduğunu gösterir. Ve bu dengesizlik daha fazla acıkmanıza ve metabolizmanızın yavaşlamasına neden olurç. Özellikle 5 hormon düzgün çalışmazlarsa kilo aldırır.

Kilo alımına neden olan 5 hormon

İyi çalışmadıklarında kilo aldıran hormonların en iyi bilineni kan şekerini kontrol etmekten sorumlu olan insülindir. İnsülin seviyesi yükseldiğinde karbonhidrat isteği artar.

Diğerleri ise özellikle geceleri yüksek kalorili yiyecekler yeme isteğine neden olan açlık hormonu ghrelin, besin miktarının yeterli olup olmadığına karar vermesi için beyne ne kadar vücut yağı olduğunu bildirerek iştahı düzenleyen leptin, iyi düzeyde olduğunda açlığı azaltan ve daha fazla kalori yakan adiponektin ve son olarak tehlikede olduğunda hemen tepki vermek gerektiği konusunda vücudu uyaran bu hormon olan kortizol.

Kortizol seviyeleri stres altında yükselir ve bu sürekli olursa kilo ile bağlantısı olduğu için özellikle göbek bölgesindeki yağlanma artar.

Hormonal sıfırlama diyeti nasıl yapılır?

Hormonal sıfırlama diyeti, 3 günlük aralıklı oruçla başlar. Aralıklı oruç, son yıllarda oldukça popüler hale geldi ve kısa süreli de olsa (haftada bir gün veya günde bir öğün) yemekten vazgeçiren bir formüldür.

Bu aralıklı oruç döneminde karbonhidratlardan, doymuş yağlardan ve proteinlerden kaçınarak başlayabilirsiniz. Üçüncü günden sonra vücut uyum sağlar, ancak doğru koşulları yaratarak detoks desteklenmelidir. Stres azaltılmalı, ayrıca mide salgısını uyaran ve çeşitli sorunlara neden olabilen kahve de diyetten çıkarılmalıdır.

Ardından, kompleks karbonhidratların yendiği (glütensiz, diyetin son haftasında haftada iki kez yeniden eklenecektir), bitkisel proteinlerin (baklagiller) ve sütün alındığı 4 günlük evre başlar. Glütensiz ürünlerin tercih edilmesinin nedeni, bunların daha sindirilebilir olmaları ve bağırsak mukozası için daha az sorun yaratmalarıdır, bu da iltihaplanmayı önler.

Üçüncü aşamada hayvansal kaynaklı proteinler balıklardan alınmaya başlar. Bir sonraki aşamada esas olarak proteine dayalı, karbonhidratların büyük ölçüde az olduğu bir diyet izlenir. Vücudu bir tür ketoza doğru iter ve böylece vücudun yağlara saldırmaya devam etmesine izin verir. Hormonal sıfırlama diyeti genel olarak budur ve daha fazla kilo vermek istiyorsanız, baştan başlayabilirsiniz.

Bu hormonal diyetin genel olarak şemasıdır, peki hormonlarla ilişkisi nedir? Bu diyetin sırrı, hormonal dengeyi korumak için sadece hangi yiyecekleri yiyeceğinizi seçmek değil, ne zaman yiyeceğinizi de seçmektir.

Sabah kahvaltısı tercihen meyvelerden elde edilen karbonhidratları ve glütensiz kepekli tahılları içermelidir çünkü böylece kan şekeri yükselir ve vücudu aktif ve tatmin eden mutluluk hormonu serotonin salgılanır.

Sabah 11 civarında testosteron, kortizol ve Dhea (kemik yoğunluğunu korumaya yardımcı olan hormon) eğrisi düşmeye başlar ve öğle yemeği için bir şeyler alarak kendinizi neşelendirmeniz gerekir. 14:00’dan itibaren hormon üretimi artar, bu nedenle basit yağlardan ve şekerlerden kaçınmak daha iyidir. Bu nedenle, örneğin öğlen vakitlerinde yaz aylarında çok popüler olan dondurma yeme fikri tam olarak en iyi seçim değildir. Sebzeleri ve proteinleri ve kompleks karbonhidratları orta düzeyde tüketmek daha iyidir. Esmer pirinç, bakliyatlı bir makarna ve karabuğday gibi ürünlerden oluşan bir öğün tüketilebilir. Karbonhidrat tamamen çıkarılmamalı, doğru miktarda alınmalıdır. Kahvaltı ve öğle yemeği için her zaman karbonhidrat iyidir. Akşam ise karbonhidrat azaltılmalıdır, insülin seviyesi yükselmez, kan şekeri kontrol altında kalır ve kortizol salgısı da otomatik olarak sınırlandırılarak glukagon ve GH (büyüme hormonu) hormonlarının gece aktive olması ve yağ yakıcı görevi görmesi sağlanır.

Yemeklerde E vitamini açısından zengin olduğu için cilt üzerinde de olumlu etkisi olan sızma zeytinyağı tercih edilmelidir. Ek olarak, yağ hücrelerinin metabolizmasını aktive etmeye yardımcı olan elma sirkesi, matcha çayı ve somon balığı tüketilmelidir. Chia tohumları ve kinoa artık diyetinizin bir parçası haline gelmelidir.

Tüm sebze ve meyveleri yeterli miktarda tüketmeyi unutmayın. Bazı meyvelerin hormonal denge için diğerlerinden daha faydalı bir etkisi vardır.

Karpuz, muz ve kavun içerdikleri fruktoz sayesinde enerji verir, hormon üretimini ve hücre yenilenmesini destekler. Yararlı hormonal etkisi için her gün avokado yenilmelidir. Cilt yaşlanmasını yavaşlatır, iltihap önleyici etkileri vardır, kronik yorgunluk ve uykusuzlukla savaşır.

Kiraz ve çilek endokrin sistemin güçlü uyarıcılarıdır ve karaciğeri temizlerler. Narın hormonal metabolizma üzerinde muazzam faydaları vardır ve özellikle kadınlar için güçlü bir yaşlanma karşıtı ilaçtır. Hormon sistemini yeniden dengelemek için en az bir ay boyunca her gün bir bardak nar suyu içilmesi önerilir.

Papaya ve kırmızı üzüm kilo vermeye yardımcı olan ve hormon üretimini en çok etkileyen meyvelerdendir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir