Protesto hakkının ülkeyi anarşi ve kaosa sürükleme manasına gelmeyeceğini lisana getiren Binyamin Netanyahu, hükümran bir ülkenin anarşiye tahammülü olmayacağını söyledi.
Hükümet aksisi protestocuların “çizgiyi aştığını” savunan Netanyahu, “Kırmızı çizgi şu ki şiddet ve anarşi yasaktır. Huvvara’da iki kardeşin öldürülmesi üzerine kanunu çiğneyenlere şunu söyledim; ‘Herkesin kendine uygun gördüğünü yapmasına müsaade vermeyeceğiz’. Şiddeti, polisi tehdit etmeyi, anayolları kapatmayı, kamu görevlilerini ve ailelerini tehdit etmeyi kabul edemeyiz. Kanunları çiğnemeye ve şiddete ne Tel Aviv’de ne de Huvvara’da müsade etmeyeceğiz” dedi.
Ana muhalefet önderi Gelecek Var Partisi Lideri Yair Lapid, Netanyahu’nun protestoları Huvvara’daki akınlara benzetmesine “kışkırtıcı, zayıf ve tehlikeli bir adamın müthiş açıklaması” diye reaksiyon gösterdi.
Huvvara’da ataklarını “teröristlerin pogromu” diye niteleyen Lapid, “Netanyahu bunları nasıl protesto gösterisi yapmak için sokağa inen seçkin İsrail ordusu askerleri, pilotlar, gaziler, tabipler, hemşireler ve öğrencilerle kıyaslar. Bunlar ülkenin en yeterli insanları” dedi.
İsrail askerleri 22 Şubat’ta işgal altındaki Batı Şeria’nın kuzeyindeki Nablus’a birkaç noktadan baskın düzenlemiş ve bunu protesto eden Filistinlilere gerçek mermiyle müdahalede bulunmuştu. Olayda biri çocuk, ikisi yaşlı, 11 Filistinli hayatını kaybetmişti.
Batı Şeria’nın kuzeyindeki Huvvara beldesinde pazar günü iki Yahudi yerleşimcinin silahlı atakta öldürülmesinin akabinde da yüzlerce fanatik Yahudi, akşam saatlerinde İsrail ordusunun nezaretinde Huvvara’ya gelerek Filistinlilere karşı toplu intikam hücumları düzenlemişti.
Yerleşimciler, beldede onlarca konutu ve arabayı kundaklamış, Filistinlilere saldırmış ve 1 kişiyi öldürmüştü. İsrail ordusunun Yahudi yerleşimcilerin bu ataklarını engellemediği, buna rağmen Filistinlilere güç kullandığı aktarılmıştı.
Olayın akabinde gözaltına alınan 8 bireyden üçü mesken mahpusu cezasıyla hür bırakılmıştı. Kamuoyunda artan reaksiyonun akabinde İsrail polisi, çarşamba günü ikisi çocuk toplam altı kişiyi gözaltına aldığını açıklamıştı.
Birleşmiş Milletler’in açıkladığı sayılara nazaran, işgal altındaki Batı Şeria’da yasa dışı Yahudi yerleşim yerlerinde yaşayan yerleşimcilerin Filistinli nüfusa atakları her geçen yıl artıyor.
Yahudi yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik akınlarında 2022’de 849 olaydan 228’i yaralanmayla sonuçlandı. Bu sayı 2021’de 496, 2020’de 358 olarak kaydedildi.
İsrailli hak örgütü Yesh Din, İsrail idaresini bu taarruzları cezasız bırakmakla suçlayarak 2014-2020 ortasındaki yerleşimci taarruzlarına ait soruşturmaların yüzde 90’ının davaya dönüşmediğini belirtiyor.
İsrail’de Netanyahu hükümetinin yargı düzenlemesine karşı ülke genelinde gerçekleşen sivil itaatsizlik aksiyonları kapsamında göstericiler sabah saatlerinden itibaren birtakım otoyollar, tren istasyonları ve ana ulaşım arterlerini kapatmıştı.
Tel Aviv’deki protestolar sırasında İsrail polisi, göstericilere cop, atlı birlikler, TOMA ve ses bombalarıyla müdahale etmişti.
Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, İsrail polisinin “yolları kapatan anarşistleri dağıtmak için kullandığı tüm yöntemleri” desteklediğini açıklamıştı.
Netanyahu da protesto hakkının “anarşi çıkarmak manasına gelmediğini” belirterek, “Polis memurlarına karşı şiddeti, yolların kapanmasını, kanunların çiğnenmesini kabul etmeyeceğiz.” diye konuşmuştu.
İsrail polisi, ülke genelinde en az 39 kişinin gözaltına alındığını duyurmuştu.
İsrail’de Netanyahu hükümetinin yargının yetkilerini kısıtlayan ve iktidarın yargı atamalarında kelam sahibi olmasını öngören yargı düzenlemesi ile öbür sağ siyasetlerine karşı on binlerce İsraillinin iştirakiyle yaklaşık iki aydır nizamlı kitlesel protestolar gerçekleştiriliyor.