Olay, geçen yıl 27 Ekim’de saat 06.00 sıralarında, Kınıklı Mahallesi 6071 Sokak’taki bir apartmanın 1’inci katında meydana geldi. Besin mühendisi Şebnem Tatlı ile erkek arkadaşı Furkan Zıbıncı ortasında çıkan tartışma, hengameye dönüştü. Hengamede Zıbıncı, mutfaktan aldığı bıçakla Tatlı’nın boğazını kesip, bedeninin 11 yerinden bıçakladı.
Bağrışmaları duyan komşuları, polis ve sıhhat takımlarına haber verdi. Gelen gruplar, daireye girdiklerinde Tatlı’yı salonda kanlar içinde yerde yatarken buldu. Şebnem Tatlı’nın hayatını yitirdiği belirlendi. Polis, olayın akabinde arabasıyla kaçan Furkan Zıbıncı’yı, Saltak Caddesi’nde durdurup, gözaltına aldı. Adliyeye sevk edilen Zıbıncı, tutuklandı. Zıbıncı hakkında ‘canavarca hisle taammüden öldürme suçundan’ ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezası istemiyle Denizli 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
Davanın bugün görülen karar duruşmasına tutuklu sanık Furkan Zıbıncı, cezaevinden Ses ve İmaj Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Öldürülen Tatlı’nın annesi Pervin Tokat, babası Halil Tatlı, ağabeyi Şevket Hoş duruşmada yerini aldı. Aileyi duruşmada avukatları Osman Tabu, Yıldırım Aycan, Mustafa Pelek ve His Eroğlu temsil etti. Aile ve Toplumsal Siyasetler Bakanlığı avukatı Yahya Altunay da müdafi olarak hazır bulundu.
‘KARARI ŞEBNEMİMİN MEZARINA KOŞARAK ONA ANLATACAĞIM’
Anne Pervin Tokat duruşmada kelam alarak, “11 ay 3 gün oldu. O gittiğinden beri ben yaşayamıyorum. Şebnem harika bir insandı. Keşke o kadar âlâ bir evlat yetiştirmeseydim. Sokak hayvanlarına yardım ederdi, tabiat aşığı bir evlattı. Kolu kırılmış bir ağaç görse ona müdahale eder, bağlardı. Beni konutumuzun önünde yaşanan kazalar için kaç defa uyandırdı, kaç kere sofradan kaldırdı. Çabucak eline bir havlu ve su alıp yardıma koşardı. Keşke dünyanın makus bir yer olduğunu ona anlatsaydım. Akademik meslek planlıyordu. Hayalleri vardı. Sokak hayvanları öksüz kaldı. Güzel bir çocuk yetiştirdim ancak dünyanın kötülüklerini anlatmadım. Sanık ‘sevdiğim kız yanımda’ diye bildiri atıyor. İnsan sevdiğine ziyan verir mi? 25 yaşında bir evladın toprağı ile konuşmak ne demek biliyor musunuz? Bir avuç toprağını öpüyorum, toprağıyla dertleşiyorum. Burada mahkemenizden duyacağım kararı Şebnemimin mezarına koşarak ona anlatacağım. Ona verdiğim kelamı yerine getirmek istiyorum” dedi.
‘ACILARIN EN BÜYÜĞÜNÜ YAŞIYORUZ’
Duruşmada kelam alan baba Halil Hoş ise Furkan Zıbıncı’ya seslenerek, “Sen Furkan Zıbıncı, bir canisin. Allahtan diliyorum ki, kızıma ve bizlere yaşattıklarının bin beterini yaşarsın” dedi. Baba daha sonra mahkeme heyetine, “Hiçbir karar kızımızı geri getirmeyecek. Mahkemenin alacağı karar bizim için yalnızca teselli olacak. Biz kızımızdan hiç bu kadar farklı kalmamıştık. Acıların en büyüğünü yaşıyoruz. İnsan bunu hayalinde bile görmek istemez fakat biz bu kabusu ölene kadar yaşayacağız. Çaresiz ve savunmasız kızımız olay anında kim bilir neler yaşadı? Nasıl korktu? Nasıl acılar çekti? Bunu düşündükçe ölüp ölüp diriliyoruz. Bu cani hem kızımızı öldürdü, hem de hayallerimizi” diye konuştu.
Şirin’in avukatları ve davaya müdahil olarak katılan kurum avukatları, sanığın ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmasını istedi. Avukat Mustafa Pelek, “Ben çok hazırlanmıştım lakin anne ve babanın kelamı üzerine söylenecek bir kelam yok. Sanığa takdir indirimleri uygulanmadan ağırlaştırılmış müebbet cezası uygulanmasını talep ediyorum” dedi.
Avukat Osman Tabu ise cinayetin tasarlanarak ve acı çektirilerek gerçekleştiğini belirterek, “Kız can çekişirken kapıyı çalan polis duymasın diye yüzüne yastıkla basmış. Kendini savunamayacak durumda olan Şebnem’e uykusunda saldırdı. Olayla ilgili toplanan kanıtlar cinayetin tasarlanarak işlendiğini gösteriyor” tabirlerini kullandı.
Yargılama boyunca kimi olayları hatırlamadığını söyleyen sanık Furkan Zıbıncı son savunmasında, “Olay günü Şebnem beni çağırdı. Aparta geçtik. Kıskançlık nedeniyle tartışma yaşadık. Ağır hakaretlerde bulundu. Bana bıçakla saldırdı. Vicdanen rahat değilim. Pişmanım. Herkesten özür diliyorum. Tasarlayarak bir şey yapmadım. Benim de vicdanım rahat değil. Ben de geceleri uyuyamıyorum. Ben tasarlayarak ve hunharca hisle öldürmedim” dedi.
Sanık avukatı Hamdi ışıklı da evrak ayrıntılarına ait birtakım hususlara değinerek olayın tasarlanmadığını, cinayetin tahrik altında işlendiğini belirterek, “Olay taammüden adam öldürme kapsamında değerlendirilmeli. Mahkeme takdir haklarını kullanmalıdır” diye konuştu.
ANNESİ ZAHMETLE SAKİNLEŞTİRİLDİ
Mahkeme lideri duruşmaya orta verdikten sonra alınan kararı açıklamak için tekrar salona girdi. Mahkeme heyeti sanığa müebbet mahpus cezası verirken takdir indirimlerinin uygulanmamasına hükmetti. Duruşmayı takip eden aile avukatları, sivil toplum kuruluşları ve belge müdahilleri karara itiraz etti. Anne Pervin Tokat duruşma salonundan çıktıktan sonra zahmetle sakinleştirildi.
‘BEN ARTIK ŞEBNEM’İN YANINA NE YÜZLE GİDECEĞİM?’
Kararı anlatmak için Şebnem Tatlı’nın mezarına gitmeyi planlayan anne Pervin Tokat, “Benim yavrum 11 ay 3 gündür toprağın altında. Ben artık Şebnem’in yanına ne yüzle gideceğim? Türk adaleti bu karardan vazgeçip er geç ağırlaştırılmış müebbet cezasını elbette verecektir. Buna inanıyorum. Ben 3-5 ay daha uykusuz kalırım, acılarımla konutumda ‘Şebnemim’ diye ağlarım. 10 yıl olsa da beklerim lakin onun ağırlaştırılmış müebbet cezası aldığı günü görmeden ölmeyeceğim” diye konuştu.
Duruşmayı takip eden CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Lider Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca anne Pervin Tokat’ı sakinleştirmeye çalıştı.
Ailenin avukatlarından Avukat Mustafa Pelek, sürecin sona ermediğini ve kararı istinaf mahkemesine taşıyacaklarını belirtti.