Habertürk sunucusu ve müellifi Fatih Altaylı, bugünkü köşe yazısında “Köstebek” isimli bir köşe yazısı kaleme aldı.
Bazı gazetecilerin, Millet İttifakı’nın seçimi kazanmaması için Altılı Masa’yı dağıtmaya çalıştığını belirten Altaylı, siyasetçilerin ve gazetecilerin ortasında camdan duvar olması gerektiğini belirtti.
Okuyucular, “Altaylı’nın lisanının altındaki gazeteci kim” diye sorgularken, yazının devamı şöyle;
“Bu köşenin okurları için olan biten hiçbir şey yeni değil, beklenmedik değil.
Bakın ne yazmışım Eylül’de:
“Ve yeniden aylar evvel şöyle dedim:
‘İktidarın seçim kazanacak hali yok. Fakat CHP’nin seçim kaybedecek bir hali var.’
Bugün CHP içinden birileri, CHP seçimi kaybetsin, altılı masa dağılsın diye önemli bir uğraş içine girmiş üzere görünüyor.
Onlar bunu ‘ilkesel duruş’ ismi altında pazarlamaya kalkabilirler.
Ancak vatandaşın bakışı pek o denli değil.
Pek çok kişi, bunların iktidar ile iş tutmaya çalıştığını, iktidardan nemalanmak üzere içinde bulunduğu muhalefeti yıpratma misyonu üstlenen köstebekler olduğunu, bunların bilhassa birtakım alakaları, kimi kaçak birtakım işadamlarıyla irtibatları nedeniyle iktidar tarafından ele geçirildiğini düşünüyor.
Peki bu türlü bir şey mümkün müdür!
Olduğunu kanıtlayamam lakin mümkün değildir de diyemem…”
Bu yazım CHP içinde kimilerini o denli sinirlendirdi ki, Kılıçdaroğlu’na benim aleyhime açıklama bile yaptırdılar. En abuk ithamlarla.
Üstelik yalnızca parti içinde değil, muhalif görünümlü medyada da, iktidardan nemalananlar olduğunu yazdım.
Bu nedenle bugün olan biten, bu köşenin okurları için hiç de beklenmedik değil.
Bu, yalnızca CHP’nin sorunu değil. Tüm muhalefet partilerinde ve tüm muhalif görünümlü medyada emsal bir durum var.
Durum dediğim iktidar köstebekleri. Bunlar bir yandan da parti içi hengameleri körükleyerek, muhalefetin önemli bir güç kaybına da neden oluyorlar, bir yandan da muhalefetin dağınık bir imaj vermesini sağlayarak, iktidara takviye veriyorlar.
Siyasetçilere tavsiyem gazetecilerle ortalarında camdan bir duvar oluşturmaları ve gazetecilerle iş tutmamalarıdır.
Gazeteciden medet umup, onun aklı ile hareket eden siyasetçinin ne başarılı olduğu görülmüştür ne de siyasi ömrünün uzun olduğu.
Bu mevzuda Mesut Yılmaz hayatta olsa idi anlatacağı çok şey olurdu.
Ama Tansu Çiller’in anılarını dinlemek bile öğretici olabilir.”