Algan Sezgintüredi, gerek kendi yazdığı, gerek çevirdiği kitaplarla polisiye edebiyatımızın önemli isimlerinden biri olarak biliniyor. Mesut Demirbilek ise kitaplarının yanı sıra suç üzerine verdiği eğitimler ve emniyet müdürlüğü de yapmış olması ile teşkilatın içerisinden bir isim.
Bu iki yazarın kollarını ortak bir kitap için sıvadıklarını geçtiğimiz aylarda işitmiştik. April Yayınları etiketine sahip olan ‘Kavgaz: Çantacı’ adını verdikleri romanları geçtiğimiz günlerde raflardaki yerini aldı. Bir seri olarak planlanan roman vesilesiyle Algan Sezgintüredi ve Mesut Demirbilek’le konuştuk. Kendilerine yeni romanlarını, polisiye edebiyatı ve adalet meselesini sorduk.
‘OKAN BAYÜLGEN’İN PROGRAMINDA TANIŞTIK’
‘Kavgaz: Çantacı’ nasıl ortaya çıktı? Böyle bir kitap yazmaya nasıl karar verdiniz?
Algan Sezgintüredi: Mesut Demirbilek’le 2019 yılında, Okan Bayülgen’in TV100’deki programına konuk olarak gittiğimiz gün tanıştık. Geçmişte yazdıklarımdan farklı bir polisiye kurgulamaya çalışıyordum ve Mesut Demirbilek’in birkaç yazara ilgili konularda yardım ettiğini duymuş, ayrıca ‘Cinayet Sohbetleri’ kitabını okumuştum. Çekimden birkaç gün sonra aradım, buluştuk ve Kavgaz fikrini sundum, sağ olsun heyecanla karşıladı.
Mesut Demirbilek: 2014 yılında ‘Cinayet Sohbetleri’ ve 2016’da bir devam kitabı olan ‘Hepimiz Katiliz’ kitaplarını Onur Akhan ile yazmıştık. O kitaplar kurgu-dışı çalışmalardı ve “polisiye söyleşi” türünün ilklerindendi. Algan’ın önerdiği, deneyimlerime dayanan bir roman yazma fikriyse benim için yepyeni bir şeydi. Heyecanlandığımı söyleyebilirim.
İki kişinin tek bir kitabı yazması, bir de bu kitap romansa hepten ilgi çekici oluyor. Yazım sürecinden bahsedelim mi biraz? Dil birliği ve paylaşım meselesi nasıl gerçekleşti?
Algan Sezgintüredi: Önce oturduk, ne düşündüğümü anlattım, konuşmaya başladık ve konuştuklarımızı kaydettik. Yazma kısmına geçemeden pandemi başladı ve malum, özellikle ilk ayları şok ve uyum sağlamayla geçti. Ardından yazmaya ve yazdığım bölüm veya parçaları diyelim, Mesut’a yollamaya başladım.
Mesut Demirbilek: Aynı şehirde oturmadığımızdan ve yüz yüze görüşmek için seyahat edemediğimizden, telefon, e-posta ve durumun öne çıkardığı çevrimiçi toplantı programlarından faydalanarak devam edip bitirdik.
Algan Sezgintüredi: Dil meselesinde gene Mesut’a müteşekkirim; yazarlığıma güvendi, hepsini memnuniyetle kabul ettiğim önerileri haricinde anlatımı, sesi tamamen bana bıraktı.
‘POLİSİYE EDEBİYAT GERÇEKLİKLE YAKIN İLİŞKİDE KALMAK ZORUNDA’
Polisiye romanlarda genelde polisin/dedektifin mesleki anlamda en “deneyimli” zamanlarını görürüz. ‘Kavgaz: Çantacı’nın başkarakteri Mutlu Kavgaz ise henüz çaylak. Akademiden yeni mezun olmuş, 22 yaşında. Bu tercihin sebebi neydi?
Algan Sezgintüredi: ‘Kavgaz: Çantacı’, tahmin edilebileceği üzere, Mesut Demirbilek’in hayatından birtakım parçaları temel alan, en sade tabiriyle “gerçek olaylara dayanan” bir roman. Geleneksel “kahramanın yolculuğu” izleğini, arka plana ülkemizin ve cinayet büronun yolculuğunu koyarak işlemeyi planladık. Dolayısıyla en azından mesleki anlamda baştan başlamayı seçtik.
Mesut Demirbilek: Bir de bilemiyorum başka örneği var mıdır, ama ‘Kavgaz’da olaylara geçtikleri dönemin şartlarından ve o dönemin gözüyle bakmayı, her şeyi alabildiğine olduğu gibi, taraflı yargılara varmadan anlatmaya çabaladığımızı söylemeliyim.
Gerek teşkilat içerisinde gerek sokaklarda yakalanan gerçeklik romanın hazzını arttırıyor. Karşımızda ne kahraman polisler ne de karton suçlular var. Polisiye edebiyatın gerçeklikle kurduğu ilişkiye dair neler söylemek istersiniz?
Algan Sezgintüredi: Polisiye edebiyat, suçla ve suçun çözümü/failin yakalanmasıyla uğraşma özelliği yüzünden, yani doğası gereği gerçeklikle yakın ilişkide kalmak zorunda. Yakınlığın ölçüsüyse elbette yazarın tasarrufunda. ‘Kavgaz: Çantacı’, kitabın başında belirttiğimiz üzere, gerçek kişilerin başından geçen gerçek olaylara dayanıyor ve haliyle gerçeklikten uzaklaşmaya açabileceği yer diğer polisiyelere göre daha az.
‘DOKUZ KİTAPLIK BİR SERİ PLANLIYORUZ’
Polisiyeye olan ilgi gün geçtikçe artıyor. Bunun günümüzdeki çarpık adalet sistemiyle bir ilişkisi var mı sizce? Kahramanların da suçlular kadar kirli olduğunu kabul ederek soruyorum bunu.
Algan Sezgintüredi: Polisiye edebiyatın önemli bir özelliği, hikâyenin sonunda işlenmiş gizemli suçun çözümlenmesi ve failin, sonunda yakalanmasa bile en azından ortaya çıkmasıdır. Ama bu ve sorduğunuz ilgi artışı bence çarpık adalet sistemiyle doğrudan ilgili değil. Söz konusu ilginin altında esasen psikolojinin yattığını belirten birkaç ustaya katılıyorum: Öyle ya da böyle çoğumuz ufak, önemsiz, kimi kabahat sayılacak suçlar işliyor (pek azımız önemli suçlar işliyor). Bunun sonucunda, en basit anlatımıyla içten içe yakalanmak, ceza görmek istiyoruz, çünkü kötü bir şey yaptığımızı biliyoruz (istisnası psikopatlar olsa gerek). Kahramanların suçlular kadar kirli olduğu varsayımınıza maalesef katılamayacağım. Daha doğrusu, böyle bir genellemenin doğru olduğunu zannetmiyorum. Hiçbir şey siyah beyaz değil, hiç kimse de.
Sinemada ve dijital platformlarda da polisiyeler hayli rağbet görüyor. Bu minvalde çalışmalarınız var mı?
Algan Sezgintüredi: Arzumuz var ama çalışma kısmı için şimdilik umutluyuz demekle yetinelim.
Biz Mutlu Kavgaz’ı çok sevdik. Onu daha çok okumak isteriz. Serinin devam kitapları olacak mı? Buna dair biraz bilgi verir misiniz?
Algan Sezgintüredi: Çok teşekkürler, ne mutlu bize. Evet, olacak.
Mesut Demirbilek: Bir aksilik çıkmazsa 9 kitaplık bir seri planlıyor ve başarmayı umuyoruz. Başarabilir miyiz veya dahası da gelir mi, onu gelecek gösterecek. Ama Mutlu’yu yeni maceralarda görmeyi, çaylaklıktan kalfalığa ve ustalığa uzanan yolunu izlemek istiyoruz, orası kesin.
Bize tavsiye edeceğiniz yerli-yabancı polisiyeler hangileri?
Algan Sezgintüredi: Elçin Poyrazlar’la kurduğumuz Türkiye Polisiye Yazarları Birliği bünyesinde Çağatay Yaşmut, Celil Oker, Ayfer Kafkas, Ercan Akbay, Gencoy Sümer, Armağan Tunaboylu, Ekin Açıkgöz, Ayşe Erbulak gibi, hepsinin adı buraya sığmayacak kadar çok yazar var. Keşfetmeye hangisinden başlasanız pişman olmazsınız. Yabancılardansa kişisel gözdelerim Lawrence Block, Michael Connely, Maj Sjöwall-Per Wahlöö çifti, Dashiell Hammett ve Raymond Chandler’ın eserlerini önerebilirim. (Agatha Christie ve A. Conan Doyle kitaplarını polisiye severlerin zaten bildiklerini varsayıyorum.)