Muğla’da keşfedildi, bilim dünyasına kazandırdı
Akyaka Mahallesi’nde yaşayan ve bitkiler üzerine amatör çalışmalar yapan Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencisi Buse Topçuoğlu, Balan Dağları’nda farklı olduğunu düşündüğü bir bitki buldu.
Topçuoğlu, bitkiye ait detaylı fotoğrafları Ege Üniversitesi (EÜ) Botanik Bahçesi ile Herbaryum Uygulama ve Araştırma Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Yıldırım’a ulaştırdı.
Bitkinin literatürde kaydının olmadığını belirleyen Yıldırım, kaside çiçekleri üzerine çalışmalar yapan Pamukkale Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Çiçek ile görüştü.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden Doktor Öğretim Üyesi Kenan Akbaş ve doktora öğrencisi Erkan Şeker’in de dahil olduğu çalışmayla hazırlanan bilimsel makale, Yeni Zelanda merkezli uluslararası hakemli dergi Phytotaxa’da yayımlandı.
Bilim dünyasında kazandırılan bitkiye “Muğla kasidesi”, bilimsel olarak ise bitkiyi keşfeden Buse Topçuoğlu’na atfedilerek “Scutellaria topcuoglui” adı verildi.
Prof. Dr. Hasan Yıldırım, AA muhabirine, kaside çiçeklerinin dünya genelinde 480 civarında türe sahip olduğunu, Türkiye’de ise 18 türün tespit edildiğini belirtti.
“Muğla kasidesi”nin keşfi ile Türkiye’deki bu sayının 19’a çıktığını dile getiren Yıldırım, şunları kaydetti:
“Kaside çiçekleri dünyada yaklaşık 480 kadar türe sahip, alt türleri çok fazla. Bu bitki de yine endemik olan önemli bir bitkidir. Yaşadığı alan Balan Dağları’nda Çörüş mevkisi olarak bilinen yerin civarındadır. ‘Serpantin’ olarak bilinen krom, magnezyum ve demir gibi bazı ağır metalleri bolca bünyesinde barındıran topraklar üzerinde yayılış göstermektedir. Muğla’ya has bir bitkidir bu nedenle de Muğla kasidesi olarak tanıttık. Yaptığımız detaylı çalışmalar neticesinde Muğla dışında başka bir yerde bu bitkiye rastlayamadık.”
Hasan Yıldırım, türün korunmasının önemine değinerek, “Popülasyon olarak o bölgede üç alanda bu bitkiyi bulduk. O bakımdan sevindirici bir haber. Tek noktada bulunması, insan tahribatı, yol çalışması veya orman yangınları sonucu yok olma ihtimalini arttırıyor. Üç ayrı noktada bulunması bizler için sevindirici bir durum. Yine de çok geniş bir yayılışa sahip değil, bu bakımdan oldukça önemli ve korunması gereken bir endemik bitki diyebiliriz.” ifadelerini kullandı.