İzmir Buca’da yaşayan 29 yaşındaki Zeynep Vural, evinde boğularak katledilmişti.
Anne Ayşe Vural cinayet sonrası polise giderek itirafçı olmuştu.
Bunun üzerine Ayşe Vural tutuklu, baba Saffet Vural ve oğulları Ömer Vural tutuksuz yargılanmaya başlamıştı.
3 sanığa müebbet hapis talebi
Olayla ilgili hazırlanan iddianamede savcı, eylemin tutuklu sanık Ayşe Vural tarafından tek başına meydana getirilmesinin mümkün olmadığı ve sanıkların ifadelerinde çelişkiler olduğunu belirterek 3 sanık için ‘üstsoy veya altsoydan birine kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti.
Annenin cezai ehliyeti tam çıktı
Tutuklu sanık Ayşe Vural ile tutuksuz sanıklar Saffet Vural ile Ömer Vural’ın yargılanmalarına bugün İzmir 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşmaya tutuklu sanık Ayşe Vural, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları salonda hazır bulundu. Mahkeme başkanı, sanık Ayşe Vural için Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nden istenen raporun mahkemeye ulaştığını söyledi. Raporda sanığın cezai ehliyetinin tam olduğu belirtildi.
Mütalaa için süre verildi
DHA’nın haberine göre raporun okunmasının ardından iddia makamı, esas hakkında mütalaa için süre istedi. Ayşe Vural’ın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkemeye heyeti, esas hakkında mütalaanın hazırlanması için duruşmayı erteledi.
“Bizi uyuşturucu bitirdi”
Öte yandan anne Ayşe Vural, ilk ifadesinde şunları söylemişti:
“Olaydan 10 ay önce beni dövdü. Elini tuttum, öptüm sakinleşsin diye. Kriz geçirdikten sonra ağlayıp af diliyordu. Bir gün bana çiçek alıp geldi. İki gün sonra o çiçeği vazoyla kafamda kırdı. Ortada bir sebep yokken yapıyordu bunu. Biz kendimizi suçlu hissediyorduk. Ona hasta gibi bakıp tedavisi için hep uğraştık. Zeynep’i uyuşturucudan önce tanımanızı çok isterdim. Çok tatlı bir çocuktu. Bizi uyuşturucu mahvetti.
“Eskortluk yaptığını söyledi”
Ben çok hatalıyım. Kızımın uyuşturucu kullandığını geç anladım. Eskortluk ve ufak tefek hırsızlıklar yaptığını söyledi. Bir gün eve 9-10 yaşında bir çocuk gelip, Zeynep’e bir paket çikolata bıraktı. Çikolatanın içinde bir şey olabilir diye ben açtım. İçinden limon tuzuna benzer bir şey çıktı. Meğerse o kristal dedikleri uyuşturucuymuş. Sürekli halüsinasyon görüyordu. Bir gün kayboldu diye karakola gidip şikayetçi oldum.
“Bıçakla saldırabilir diye üzerimize kalın şeyler giyiyorduk”
Eve geldiğimde dolabını açtığımda oradaydı. Elbise dolabına büzülmüş kalmış. Ölmüş sandım. 24 saat sonra dolabın içinde buldum. Eşim ve ben üzerimize çatal, bıçak sokabilir diye kalın giyiniyorduk. Evde her şeyi kırdığı için plastik kullanıyorduk. Zeynep, bilgisayar odasına geçtikten sonra kardeşini çağırıp ondan çiğ bezelye almasını istedi. Ömer aldı geldi. Bezelyeyi yerken yavaşça kapıyı aralayıp çok kısık bir sesle beni çağırıp kusmuğunu sildirdi.
“Beni dövünce kurtulmak için poşetle ağzına bastırdım”
Ben kusmuğu silerken saçımdan yukarı çekip üzerimi yoklayıp para aramaya başladı. Kurtulmak için fularından çektim. Kurtulmaya çalıştım. Yere serilince yerde bulduğum poşeti ağzına bastırdım ve 3-5 dakika kadar bu şekilde tuttum. Yerde sızar gibi oldu. Kardeşine Zeynep’in bayıldığını söyledim. O sızdığında hiçbir şey duymaz. Öldü diye çok ambulans çağırmışızdır. Sızmış gibiydi. Odadaki pislikleri temizledim. Bir daha yanına gittiğimde üst dudağında hafif bir çizgi vardı. Ne olduğunu anlamak için dokunduğumda buz gibiydi. Yanına yattım, yüzünü sildim. ‘Suç bende’ dedim. Sonra da teslim oldum.”