Sahil Güvenlik Komutanlığı 13 Eylül günü saat 00.10’da Kızılburun açıklarında can salları içerisinde bir küme kaçak göçmen olduğu bilgisini aldı. Bölgeye giden 2 Kıyı Güvenlik botu, 3 can salı içerisindeki 66 kaçak göçmeni kurtardı.
Kurtarılan göçmenler sözlerinde İtalya’ya gitmek üzere 10 Eylül’de, 15 metre uzunluğundaki ahşap bir tekne ile Lübnan’ın Tripoli limanından yola çıktıklarını, 2 gün sonra Rodos Adası açıklarında yakıtlarının bitmesi üzerine yardım istediklerini, Yunan güvenlik güçleri tarafından alındıkları botta pahalı eşyaları alındıktan sonra 4 farklı can salıyla Türk kara sularına yakın bir noktadan geri itildiklerini anlattı.
Dalgalarla birbirlerinden uzaklaşan can sallarından birinin alabora olduğu anlaşıldı. Bunun üzerine Kıyı Güvenlik grupları denizde arama-kurtarma çalışması başlattı. Yapılan çalışmayla yarı batık durumdaki can salına tutunan 7 kaçak göçmen daha kurtarıldı. Can salı yakınında ise 2 bebek, 3 çocuk ve 1 bayan olmak üzere toplam 6 kişinin cansız vücuduna ulaşıldı.
Kayıp olduğu belirtilen 2’si bebek 5 kişi için arama kurtarma çalışmaları 1 Kıyı Güvenlik helikopteri ve 2 botla sürdürülüyor. Öte yandan, kurtarılan 73 kaçak göçmenin Kıyı Güvenlik ve Vilayet Jandarma Komutanlıklarındaki süreçlerinin akabinde Ula Geri Gönderme Merkezi’ne götürüleceği belirtildi. Hayatını yitiren 6 göçmenin ise otopsi süreçlerinin akabinde cenazelerinin ailelerine teslim edileceği söz edildi.
‘YUNANİSTAN’DAN ŞİKAYETÇİ OLACAĞIM’
Olayda çocukları 4 yaşındaki Abdulvahap ve 9 aylık Asım ile eşi Şifave 2 yakınını kaybeden Muhammed Berjas, yaşadıklarını gözyaşlarıyla anlatarak, şu tabirleri kullandı:
“Biz İtalya’ya gitmek üzere Lübnan’dan yola çıktık. Yunanistan bölgesine varmak üzereyken yakıtımız bitti. Motor da durdu, çalışmadı. Yunanistan Kıyı Güvenlik gruplarını aradık, geldi. Kıyı Güvenlik grupları geldikten sonra bizi gemilerine aldılar, gemimizi bağladılar. Bağırdılar ve şiddet uygulayıp, paramızı aldılar. Su bile vermediler. Bizi yaklaşık 5 saat dolaştırdıktan sonra can sallarını şişirip, küme halinde bıraktılar. Ben ve ailem 4’üncü can salındaydık. Can salımız tam şişmemişti, hava alıyordu ve tıpası kapatılmamıştı. Onların botu hareket ve dalga yaptıktan sonra can salımız 3 dakika içerisinde battı. Eşim ve çocuklarım bana tutunarak geceden sabaha kadar denizde bekledi. Çok su yuttular ve dayanamadılar. Olayda çocuklarımı, eşimi, baldızımı ve yeğenimi kaybettim. Kayıp olan amcam ve oğulları hala bulunamadı. Ben Yunanistan’dan şikayetçiyim ve dava açacağım. Onlar bizi şişmemiş bir bota bindirip, yaptıkları dalgayla batırdılar.”
‘CAN SALININ TIPASI KAPALI DEĞİLDİ VE SU ALMAYA BAŞLADI’
Olayda çocuğunu kaybeden Lübnan’da yaşayan Filistin asıllı Uzman Sıteti ise “3 gün evvel Lübnan’dan İtalya’ya gitmek üzere gemiyle yola çıktık. Gemide sorun olunca Yunan Kıyı Güvenlik gruplarını aradık. Yunan grubu biz aradıktan 3 saat sonra geldi. Mazot vereceklerini düşünürken, gemiye çıkmamızı isteyerek paralarımızı, pasaportlarımızı ve telefonlarımızı aldılar. 5 saat boyunca bizi dolaştırdılar. Su isteyince bağırdılar. Gece bizi uyandırıp, şişirdikleri can sallarıyla 4 küme halinde denize bıraktılar. Ben 4’üncü gruptaydım. Bizi o denli bir attılar ki vefata terk ettiler. Onların gayesi bizi öldürmekti. Biz ne yapacağımızı bilemedik. 3 can salı ile ortamızda aralık açıldı. Biz dalgalar nedeniyle başka tarafa gittik. Can salının tıpası kapalı değildi ve su almaya başladı, sonra alabora oldu. Kimse yardım etmeye gelmedi, vefatlar başladı. Benim oğlum sabaha karşı vefat etti. Bir uçak yerimizi tespit ettikten sonra Türk Kıyı Güvenlik takımları geldi. Bize yardım edip, su verdiler” diye konuştu.