“Ne yaparsak yapalım kentte bir toz bulutu oluşmasına mahzur olamıyoruz” diyen Karahan, “Yıkıntı alanlardaki hasarlı araçlarla ilgili Emniyet Müdürlüğü ile bir çalışma yaparak, bölgede hasar alan araçların, ömrünü tamamlamış araçların, bizim ÖTA Yönetmeliği’ne uygun bir formda yönetilmesini sağlıyoruz. Enkaz alanlarında evvel makineler ve el yordamıyla enkazın içerisinde ekonomik bedeli olan gereçleri elleçlemeyle alacağız. Vatandaşımızın enkazın içinde kalan ziynet eşyaları, bedelli eşyaları kendisine, vatandaşa ilişkin bilgileri Emniyet Müdürlüğü’ne teslim ederek bir çalışma ortaya koyuyoruz. Kırsal alanlarda LPG tüpleri bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Kimyasal atık idaresi konusunda önemli bir çaba sarf ediyoruz” tabirlerini kullandı.
‘TERCİHLERİMİZ KAMU ARAZİSİ’
Enkaz döküm alanları ve yıkım ihaleleri bahislerine da değinen Karahan şunları söyledi: “Her binanın kesinlikle bir enkaz kodu var. O kodlar temel alınarak enkaz kaldırılıyor. O enkaz kodunun birebir anda yani hem kamu araçlarıyla kaldırılması hem müteahhit aracılığıyla kaldırılması mümkün değil. Toplu yapılan bir ihale yok. Vilayetlerde özel yönetimler aracılığıyla yapılıyor. Daima alanda olup daima asbest ölçümleri yapıp buradaki asbesti tespit etmeye çalışıyoruz. Kimyasallarla ilgili de bizim âlâ bir kayıt sistemimiz var. Tarım alanları olmayacak, dere yatakları olmayacak, suyun akışını engelleyen bir arazi olmayacak, geçirgen bir arazi olmayacak. Tercihlerimiz kamu toprağı; en son noktada da bozuk meraları kullanıyoruz. Mera alanlarını yani mutlaka şahsa ilişkin yerlere tecavüz etmiyoruz, tarım alanlarına girmiyoruz, ormana katiyen giremiyoruz, girmiyoruz. Plakasız kamyonlarla ilgili, alanda uygulamayla ilgili Emniyet Müdürlüğü’nün aldığı önlemler var. Bir kızımızın çeyizini alması, bir teyzemizin saksının içerisine koyduğu mücevheri, altınını alması için ya da elbisenin cebine koyduğu bir mücevheri alması için günlerce bekliyoruz.”