Modellenen Türk Kağanlığı Dönemi Temrenleri Sanal Arkeoloji Müzesinde sergilenecek
Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Türk Tarihi Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Mertcan Akan ve Arş. Gör. Recep Efe Çoban tarafından temrenler ile ilgili sanal arkeoloji platformu oluşturuldu. EÜ Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü tarafından desteklenen “Sanal Arkeoloji Üzerine Bir Deneme: Altay Bölgesi Türk Kağanlığı Dönemi Temrenlerinin Dijital ve Fiziksel 3B Model Hâline Getirilmesi” başlıklı proje kapsamında “ditamu” tasarlanarak bir dijital müze platformu hayata geçirildi. Projenin yürütücülüğünü Dr. Öğr. Üyesi Akan üstlenirken araştırmacı olarak ise Arş. Gör. Çoban yer aldı.
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Tam Akredite Araştırma Üniversitemizin bu süreçteki hedeflerinden birisi olarak da tam dijital Ege Üniversitesi konsepti hayata geçirmek olarak belirledik. Tüm idarî ve akademik işlemleri dijital ortama aktararak; daha kolay, daha hızlı ve verimli hale getiriyoruz. Yenilikçi teknolojilerin sunduğu tüm algoritmaları birimlerimizin hizmetine sunuyoruz. Hem öğrencilerimize hem de çalışanlarımızın dijital yekinkilerini daha nitelikli hale getirmek için her türlü kolaylığı sağlıyoruz. Üniversitemiz Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü bilim insanları da hem dijitalleşme hedefimize hem de literatüre katkı sunan önemli bir çalışmayı yürütüyorlar. Proje kapsamında Altay bölgesindeki Türk Kağanlığı dönemi arkeolojik kültürüne ait olan temrenlerle ile ilgili verileri modelleyip, sanal bir platforma taşıyarak müze haline getiriyorlar. Türk savaş tarihine ve arkeoloji bilimine katkı sunan bilim insanlarımızı tebrik ediyor, başarılar diliyorum” dedi.
Projenin detayları hakkında bilgi veren Dr. Öğr. Üyesi Mertcan Akan, “COVID-19 salgını sebebiyle arkeolojik kültür buluntuları üzerinde çalışan araştırmacıların planları sekteye uğradı. Biz de farklı araştırmacıların yaşadığı bu problemin çözülebilmesi için “sanal arkeoloji” kavramı kapsamında değerlendirilebilecek yöntemleri deneyebileceğimizi düşündük. Bu bağlamda kısıtlı bir coğrafya ve dönem içerisinde spesifik bir buluntu örneklemini ele alarak sanal arkeoloji kapsamında özgün bir platform oluşturabileceğimizi; yine bu platform kapsamında hazırladığımız dijital unsurları, 3B yazıcılar ile fiziksel objeler hâline getirebileceğimizi ve böylece ilgilerin daha etkili bir öğrenme sağlayabileceği eğitim materyalleri oluşturabileceğimizi öngördük” dedi.
Altay Bölgesinde yer alan temrenler üzerine çalıştıklarını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Akan, “Hedeflerimize yönelik olarak en uygun örneklemin Türk (Göktürk) Kağanlığı döneminde Altay bölgesinde yer alan temrenler olacağını düşündük. Temrenler, bildiğiniz gibi okların ucuna takılan, delici-kesici işlevleri olan aparatlar olup Türk maddî kültür mirasının önemli bir kısmını ihtiva ederler ve diğer maddî kültür unsurlarına kıyasla daha yaygın olarak rastlanırlar, tipolojik açıdan da çeşitlilik gösterirler. Bu sebeple temrenleri konu edinen eden hatırı sayılır bir literatür vardır. Araştırmamızın ilk aşaması da bu bağlamda geniş çaplı bir literatür çalışması oldu. Zira bu kapsamda Altay bölgesindeki Türk Kağanlığı dönemi arkeolojik kültürüne ait olan temrenlerle ilgili bilimsel yayınların tespit edilmesi, bu bilimsel yayınlardaki teknik çizimleri referans alarak ilgili buluntuları üç boyutlu (3B) olarak modellenmesi gerekiyordu. Sonrasında ise hazırlanan bu dijital modellerin 3B yazıcılar yardımıyla fiziksel objelere çevirdik. Diğer taraftan projemizin bir diğer çıktısı olan çevrimiçi platformu oluşturduk ve bu verileri dijital eğitim materyali hâline getirdik. Buradaki başat amacımız, konuyla ilgili araştırmacılar için kolay ulaşılabilir bir platformun kurulmasıydı. Böylece çevrimiçi dijital platformumuz olan ‘ditamu’ sitesini tamamladık ve Altay bölgesindeki Göktürk dönemine tarihlenen ok ucu buluntularını internet ortamında 3B olarak görebilmenizi sağlayan özgün bir dijital müze platformu hazırladık” dedi.
129 temren üzerinde çalışıldı
Proje sürecine ilişkin açıklamalarda bulunan Arş. Gör. Recep Efe Çoban ise, “Proje sürecinde yapılan literatür taraması sonucunda tespit edilen ve Altay bölgesinde Türk Kağanlığı dönemine tarihlenen 252 adet temren buluntusunun 123 adeti fazlasıyla deforme olması sebebiyle yeniden inşa edilemedi. Bunlar dışında kalan 129 adet temreni, FreeCAD isimli ücretsiz bir katı modelleme yazılımı üzerinden dijital 3B modeller hâline getirdik. Her temrenin modelleme süreci yaklaşık 1 saat sürdü. Dolayısıyla modelleme süreci toplamda 129 saati aşkın vakit aldı. Modelleme sonucunda elde edilen dosyalar, hedeflenen dijital platforma yüklendi ve bütün internet kullanıcıları için ulaşılabilir hâle getirildi. Elbette bu süreç içerisinde, fiziksel eğitim materyallerinin de hazırlanması gerekiyordu. Dijital olarak modellediğimiz her temren, 3B yazıcı ile basıldı. Bir modelin basılma süresi yaklaşık 150 dakika kadar sürüyordu. Baskı sürecinde pek çok teknik sıkıntı ile karşılaştık, hatalı yahut kalitesiz baskıları eledik ve tekrar baskı yapmak zorunda kaldık. Bütün bu aksilikleri göz ardı etsek dahi projemiz kapsamında hazırlanan 129 temrenin toplam baskı süresi yaklaşık 322 saat sürdü. Yani sadece modelleme ve baskı için 451 saat çalışıldı. Bu süre dahi proje için ne kadar büyük bir emek verildiğinin göstergesidir” diye konuştu.
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı