Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, ‘sansür kanunu’na ait açıklamalarda bulundu. Bakan Ersoy, dezenformasyonun orta ve uzun vadede hakikati ortadan kaldıracak ve her topluma önemli ziyanlar vereceğini belirterek, “Artık yalnızca basın özgürlüğünden bahsedilemez. Bugün asıl tehlikede olan insanın özgürlüğüdür” dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Antalya’da Kundu Turizm Merkezi’ndeki bir otelde Radyo ve Televizyon Üst Heyeti’nin (RTÜK) mesken sahipliğinde düzenlenen Avrupa Düzenleyici Otoriteler Platformu’nun (EPRA) 56. Toplantısı’nın açılış programında konuşma yaptı.
Bir yandan toplumun en gerçek halde bilgi alabileceği bir sistemin oluşması sağlanırken, başka yandan basın özgürlüğü konusunda hassasiyet gösterilmesi beklendiğini lisana getiren Ersoy, bu durumun çok hassas bir istikrar gerektirdiğini söz etti.
Sağlıklı bir medya ortamının oluşması ve devamı için bu istikrarın her vakit korunması gerektiğini vurgulayan Ersoy, şunları söyledi:
“Görsel ve işitsel medyanın tek başına hakim olduğu periyotta de maalesef toplumun ve bireylerin aleyhine birtakım aksilikler yaşanabiliyordu. Milletlerarası irtibat alanında çok sayıda akademisyen sayısız yayın yaparak, medyanın periyot devir sorumlu yayıncılık anlayışından uzaklaşarak belirli bir kadro güç odaklarının menfaatine nazaran hareket ettiğini örnekleriyle ortaya koymuştu. Dün, maalesef bu türlü meselelerle karşılaşılırken, bugün dijital medyanın tesirini artırmasıyla çok daha büyük bir sorunla karşı karşıya gelmiş durumdayız.”
“Dezenformasyon her topluma önemli ziyanlar verecektir”
Dijitalleşmenin her şeyi kötüleştirmediğini, insan hayatına birtakım kolaylıklar sunduğunu lisana getiren Ersoy, insanların dünyanın rastgele bir noktasıyla irtibat kurmalarının kolaylaştığını, bilgiye ulaşımın sürat kazandığını hatırlattı.
Bilgiye ulaşmanın sürat kazanmasıyla dijital medyada gerçek olmayan bilgilerin deveran suratının da arttığına işaret eden Ersoy, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Bugün dijital içeriklerde gerçek olmayan bilgileri deverana sokup, süreçleri denetim ettiğini düşünen bölümler bunu büyük bir sorun olarak görmeyebilir. Lakin şunu çok açık bir formda söyleyebiliriz ki, bu dezenformasyon orta ve uzun vadede hakikati ortadan kaldıracak ve herkese, her topluma önemli ziyanlar verecektir. Artık yalnızca basın özgürlüğünden bahsedilemez. Bugün asıl tehlikede olan insanın özgürlüğüdür. İnsanın kendi iradesiyle bir tercihte bulunamama tehlikesiyle karşı karşıyayız.”
“İnsanın özgürlüğünü kısıtlayacak her türlü gelişmeye karşı tedbir almalıyız”
Bakan Ersoy, algoritmalarla insanların siyasi davranışlarından alışveriş tercihlerine kadar çok geniş bir alanda manipüle edilebildiğini, bireylerin yönlendirmesiyle toplumsal davranışların etkilenmeye çalışıldığını lisana getirdi.
En kolay kararları dahi diğerleri tarafından yönlendirilen, adeta robota döndürülmek istenen insanların özgürlüğünden bahsetmenin mümkün olamayacağını tabir eden Ersoy, şunları söyledi:
“İnsan komutla hareket eden bir varlık değildir. İnsan kendi hisleri ve aklıyla karar verebiliyorsa özgür tercihte bulunabilir. Aksi takdirde ne basın özgürlüğünden ne insan özgürlüğünden ne de toplumsal özgürlükten kelam edebiliriz. Bu gerçeklerle yüzleşerek insanın özgürlüğünü kısıtlayacak her türlü gelişmeye karşı tedbir almak zorundayız. Bu açıdan 1995 yılında kurulan Avrupa Düzenleyici Otoriteler Birliği çalışmalarını çok kıymetli bulduğumuzu bir defa daha belirtmek isterim.”
“İşbirliğimiz takdire şayandır”
Radyo ve Televizyon Üst Heyeti Başkanı Ebubekir Şahin de Türkiye’nin medya düzenleyici otoritesi olan RTÜK’ün lideri olarak müzakerelerin verimli geçmesini temenni etti. Toplantıda medya alanında bilgi ve deneyimlerin yeni formda paylaşılacağını lisana getiren Şahin, “Avrupa’daki görsel, işitsel medya alanını düzenleyen otoriteler olarak iş birliğimiz hakikaten takdire şayandır” dedi. (AA)