MERT İNAN/ İSTANBUL- Yunanistan’da son bir haftalık süreçte sivrisinek kaynaklı Batı Nil Virüsü’nden (BNV) 11 kişinin hayatını kaybetmesi, Türkiye’de de telaşlara neden oldu. Kuleks cinsi sivrisineklerden kaynaklanan BNV enfeksiyonu son bir haftada Yunanistan’daki yüzlerce bireye bulaşırken, uzmanlar ise bilhassa Trakya ve Ege Bölgesi’nde eylül periyodu boyunca sivrisinekle gayretin ağırlaştırılması, vatandaşların da şahsî tedbirlere dikkat etmeleri ihtarında bulundular.
Türkiye’de birinci kere 2010 yılında 47 hadise ile görülen BNV enfeksiyonu, 2011 yılı Ağustos ayında ise 3 şahısta saptanmıştı. 2005 ve 2011 yıllarında Türkiye genelinde yapılan araştırmalara nazaran 11 farklı vilayette BNV bulaştırabilecek sivrisineklerin varlığı kanıtlanırken, Şanlıurfa ve Siverek’te 2007 yılında 181 kişinin yüzde 16’sında BNV’nin olumlu olduğu saptandı.
BNV virüsünden korunmak için rastgele bir aşı bulunmazken, virüsün sinek ısırığından itibaren kuluçka müddeti ise 2 ile 14 gün ortasında değişiyor. Virüs bulaşan şahısların yaklaşık yüzde 80’inde rastgele bir belirti görülmezken, hastaların yaklaşık yüzde 20’sinde ateş, halsizlik, bulantı, kusma, baş ve kas ağrısı üzere semptomlar ortaya çıkıyor.
Yunanistan’da ortaya çıkan tablonun akabinde Türkiye için ihtarlarda bulunan İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Parazitoloji Ana Bilim Dalı’ndan Doç.Dr. Kerem Öter, “Yunanistan ile birebir coğrafyada yeralmamız nedeniyle bizim ülkemiz için de risk kelam konusu. Trakya’da evvelki yıllarda Batı Nil Virüsü’nün varlığını ortaya koymuştuk. Virüs yalnızca insanlara değil, binek ve büyükbaş hayvanların yanı sıra kuşlara da bulaşıyor. Şu basamakta belediyelerin sivrisinekle uğraş ve vatandaşların alacağı ferdî tedbirler çok değerler. Eylül ayı sonuna kadar riskli durum devam edecektir. Yunanistan’daki tablonun oluşmaması ilaçlama ve şahsî tedbirlere dikkat edilmeli” dedi.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Murat Akova, da virüsün yabanî kuşlar dışında, kan ve organ nakliyle bulaşma riski olduğuna lakin beşerden beşere bulaşmadığını belirterek şunları söyledi:
“İmmün sistemi baskılanmış bireyler açısından risk var. Virüsün tesiri, sivrisinek ısırığı sonrası 3-14 günlük bir kuluçka periyodunu takiben çoklukla hafif ve grip gibisi bir tabloda ortaya çıkıyor. Başağrısı, ateş, yorgunluk, kas ağrıları, bulantı, kusma, bazen de kızamık gibisi ciltte kaşıntısız döküntü, lenf bezlerinde büyüme esas hastalık bulgular. Hastaların yüzde 1’inde menenjit, beyin iltihabı ve felç gelişebiliyor” tabirlerini kullandı. Akova, şu ihtarları sıraladı: “Vatandaşlarımız, bedenin tüm bölgelerini örtecek uzun kollu giysi ve pantolon giymeli. Sivrisinek kovucu losyon sürülüp, pencerelere koruyucu tel konulmalı.”
Uzman Biyolog Ramazan Karakaya ise “Batı Nil virüsünden korunmak için bilhassa sivrisinek ısırıkları engellenmeye çalışılmalı, sazlık bölgelerden uzak durulmalı” dedi.