ŞANSAL BÜYÜKA İLE DOBRA DOBRA
Spor Toto Üstün Lig’de 5. hafta geride kaldı. Şampiyonluğun güçlü adayları, haftayı galibiyetle noktaladı. Geçen dönemi şampiyonlukla noktalayan Trabzonspor, İstanbul’da Ümraniyespor’u 1-0, Fenerbahçe kendi alanında Kayserispor’u 2-0, Beşiktaş, Başkent’te Ankaragücü’nü 3-2 ve son olarak Galatasaray da meskeninde 10 kişi kaldığı maçta Gaziantep FK’yı 2-1 mağlup etti.
Milliyet Gazetesi’nin duayen muharriri Şansal Büyüka geride kalan 5. haftayı kıymetlendirdi. İşte Büyüka’nın yazısı…
‘FENERBAHÇE’DE RADİKAL DEĞİŞİM’
Fenerbahçe, son Kayseri maçına kadar daima “oynamaya” çalışan ekipti. Lakin son maçında radikal bir değişim gördük. Oynamaya çalışan kadro, önceliğini “oynatmamaya” çalışan kadroya çevirdi. Üstelik bunu da noksansız uyguladı.
Öyle ki;
* Kayseri grubuna 90 dakika önde bastı. Sahanın her yerinde bastı ve başlangıçtan bitime kadar bastı. Bu türlü bir baskıyı, bu türlü bir sürekliliği bugüne kadar hiçbir Türk ekibinde görmedim.
* Fenerbahçe’nin baskısı o kadar tesirli oldu ki, Kayseri çıkamadı, pas yapamadı, oyun kuramadı, atağa kalkamadı. Sonlara hakikat gelen tek durumları da kendi marifetlerinden değil, Peres’in ferdî yanlışından kaynaklandı…
‘ARAO VE CRESPO DEĞİŞİLMEZ İKİLİ’
* Bu ekibin orta ikilisinin Arao-Crespo olduğu, olağandışı şartlar olmazsa değişmeyeceği tescillendi. Arao-Crespo ikilisi, futbolu hem defansif hem ofansif istikametiyle oynadı. Arao birinci golün asistini yaptı, Crespo iki mutlak fırsatı kaçırdı. Crespo, rakipten çaldığı 17 topla ne kadar vazgeçilmez olduğunu bir daha gösterdi.
* Fenerbahçe maç uzunluğu, kaybettiği her topu, futbolun müsaade verdiği en kısa müddette geri almayı başardı.
* Kayseri maçında alışılmadık bir manzara daha ortaya çıktı. Maçın son dakikaları gelmiş, Fenerbahçe sonucu sağlama almışken, evvelki maçlarda olduğu üzere tempoyu düşürmedi, skoru müdafaaya çalışmadı, farkı arttırmanın yollarını aradı. Son dakikalarda kaçan goller ve direkten dönen Ferdi şutu bunun çok açık göstergesiydi.
* Bir hoca ideolojisini, Jorge Jesus’un futbol ideolojisini taşıyan bir kadro ortaya çıkıyor üzere… Ancak hala karşılığı aranan soru şu: Fenerbahçe niçin bir maç âlâ, bir maç makûs?
ADRESE MEKTUPLAR
Jorge Jesus’a: Lider Al Koç’un açıklamasına nazaran, Weghorst’u evvel Fenerbahçe’ye önermişler Jorge Jesus istememiş. Jesus her hafta Weghorst performansını gördükçe ne düşünüyor sanki?
Nuri Şahin’e: Antalya 1-0 yenik oynarken Kudryashov’u çıkartıp Cemali’yi almak niçin? Bu maçı kurtaracak bir atılım mi? Gerçekten Cemali girdi, futbolun doğal bir yanılgısını yaptı, oyun 2-0’a geldi. Şayet bir sakatlık yoksa, yanlış bir atak bu…
Serkan Özbalta’ya: Boudjemaa, yalnızca Hatay’ın değil, sahanın en tesirli adamıydı. Oyuna hükmediyordu, en ufak bir yorgunluk belirtisi yoktu. Buna karşın hoca son kısımda oyundan aldı, o değişiklik sonrası Adana grubu ayağa kalktı ve Hatay bitime 10 saniye kala birinci galibiyet talihini yitirdi. Yanlış değişiklik…
‘HOCALAR KURTARDI BİZ BATTIK’
Değerli meslektaşım Uğur Meleke geçen hafta “Perşembe Ligi olduk” diye gerçekleri haykıran bir yazı yazdı. Niçin Perşembe Ligi: Salı- Çarşamba, Şampiyonlar ligi maçları… Perşembe; Avrupa Ligi, Konfederasyon Ligi maçları… Biz artık futbolda birinci sınıf bir ülke değiliz. Şampiyonlar Ligi’ne direkt grup gönderemiyoruz. Yani salı-çarşamba bizim için artık hayal… Avrupa deyince, artık bizim için yalnızca perşembe akşamları var.
Bu Avrupa kategorisinde bir alt lige düşüşümüzde, bizim birtakım hocalarımızın affedilmez günahları, yanlışları var. “Nasıl olsa tipi geçemeyiz, bir yere gidemeyiz” diye Avrupa kupası maçlarını asla önemsemediler, angarya gördüler, hatta yedek takımlarla maça çıktılar.
Oysa her maç, kulüp ismine, ülke ismine, toplanacak puanlar ismine hayati ehemmiyet taşıyordu. Oralı bile olmadılar. “Küçük olsun, benim olsun” anlayışına sığındılar. Ligde kendilerini kurtarmaya, işsiz kalmamaya çalıştılar. Sonuç ortada; hocalar kendilerini kurtardı, Türk futbolu batacağı yere kadar battı.
UEFA sıralamasında çakıldık, FIFA sıralamasında çakıldık. Bir orta başrole oynarken şimdilerde figürana döndük. Küçük düşünen hocalar yüzünden futbolda küçük bir ülke haline geldik. Hocalar kendini kurtardı, ülke olarak biz battık.
‘7 YILDIR YAKALANAMIYOR’
TFF’nin Riva binasını kurşunlayanlar iki saat içinde jet süratiyle yakalandı. Fenerbahçe kafilesini taşıyan otobüsü Rize-Trabzon yolunda kurşunlayanlar tam 7 yıldır yakalanamıyor (!) Enteresan…
‘YAPANIN YANINA KAR KALIYOR’
Ankaragücü, Beşiktaş maçından sonra alana dalan ve Beşiktaşlı oyunculara “uçan tekme” atan seyirci, 6222 sayılı Sporda Şiddeti Tedbire Kanunu’na nazaran sorgulandı ve hür bırakıldı.
TFF binasını kurşunlayanlar Türk Ceza Kanunu’na nazaran göre sorgulandılar ve hür bırakıldılar. Nasıl olacak bu iş? Ceza Kanunu yetmiyor, Sporda Şiddeti Tedbire Yasası yetmiyor. Her şey yapanın yanına kar kalıyor.
‘KENDİNE GEL KEREM’
Galatasaraylı Kerem Aktürkoğlu hayal ettiren bir futbolcu… Gol atar, attırır, bir maçın havasını-skorunu değiştirir. Bu ülkenin en süratli atak adamı… Bu döneme düzgün başlamadı. Her geçen maç biraz daha geriye gidiyor.
Son Gaziantep maçında girdiği 8 ikili çabanın 7’sini kaybetti. Attığı 35 pasta 18 yanılgı yaptı. Kerem’in özgüveni arttıkça, oyun tarzı de farklılaşmaya başladı.
Kalabalıklar ortasına giriyor, birkaç dripling yapmadan ve birkaç adam geçmeden pas vermiyor. Doğal olarak çok top kaybediyor, grubun en güçlü atak silahıyken, bir anda kendini kulübede buluyor.
Yapma Kerem… Aslına dön… Sana yazık, bize yazık, Galatasaray’a yazık, Türk futboluna yazık… Evvel kendine, sonra bize lazımsın. Bize hayal ettirmeye devam et…
‘VARLIĞININ NE DEĞERİ KALDI’
Galatasaraylı Abdülkadir’in ikinci sarıdan gördüğü kırmızı kart, toplumsal vicdanda kabul görmedi. Sarı kart olduğu için de VAR sistemi protokol gereği devreye giremedi. Lakin sarının sonucunda ikinci sarıdan kırmızı kart çıktı, buna karşın VAR sistemi bu konuma karışamadı. VAR, protokol gereği maçın bahtını etkileyecek bu kadar kıymetli bir konuma karışamıyorsa, varlığının ne değeri kaldı?
‘SON DAKİKA GOLLERİ NEYİN HABERCİSİ?’
* Gol dakika 90… Antalyaspor-G.Saray: 0-1
* Gol dakika 88… Ümraniyespor-G.Saray: 0-1
* Gol dakika 90+1… G.Saray-G.Antep: 2-1
Süper Lig’de son dakika golleri her vakit şampiyonluğun habercisi üzeredir.
LİGDEN PORTRELER
Sacha Boey (G.Saray): Vazgeçilmişti, vazgeçilmez oldu.
Traore (Başakşehir): Oyuna girdi, grup süratli hamlesi hatırladı.
Arao (F.Bahçe): Birinci sefer bu kadar düzgün, bu kadar tesirli…
Boudjemaa (Hatay): Üstün oynadı, çıkarıldı, Hatay yıkıldı.
Viviano (K.Gümrük): Kalede İtalyan duvarı…
Burak Yılmaz (Hatay): Bu diğer Burak Yılmaz… Stoper Burak Yılmaz…
Talha (A.Demirspor): VAR bile pes ettiremedi. Golünü attı.
Altay (F.Bahçe): Ahtapotun kolları…
Muhammed (Konya): İki altın baş, 6 tam puan…
Duarte (Başakşehir): Mesleğini konuşturmaya başladı.
Sadık (K.Paşa): Ayağıyla, başıyla değil, yüreğiyle oynayan adam…
Beridze :(A.Gücü): Gürcü oyuncuyu bu dönem çok konuşuruz.
‘SAĞLAM DURMALISIN’
Antalya- Kasımpaşa maçında, Kasımpaşalı Bahoken ceza alanı içindeki bir durumu dışarı attı. Durum bittikten sonra kaleci Boffen’in darbesi ile yerde kaldı. Hakem Kadir Sağlam bu duruma penaltı çaldı. İnanamadım. VAR devreye girmedi, yeterlice şoka uğradım. Kadir Hocam, sağlam durmalısın, çürük kararların hakemi olmamalısın.
‘NEREYE BU TÜRLÜ?’
Sivasspor: Beş maç, sıfır galibiyet… Nereye bu türlü?
K.Paşa: Şenol Can ile canlanmaya başladı.
G.Antep: Bir fazla oynadığı maçta adeta futbola ihanet etti.
A.Gücü: Gücü var, kalitesi eksik…
Konyaspor: İki dönemdir istikrarın adresi…
Başakşehir: Çok yavaş lakin çok tesirli…
G.Saray: Grup eksilsin, kâfi ki hırsın eksilmesin.
‘BİR PUAN CANDAN DAHA MI BEDELLİ?’
Fenerbahçe-Kayseri maçında; Kayserispor stoperi Hosseini, bir hava topunda başına değerli bir darbe aldı, uzunca bir tedavi gördü ve maça devam etti. Hosseini biraz sonra bir daha yere çöktü, tekrar tedavi gördü tekrar devam etti. Hosseini, ikinci yarıda yine yere çökünce, işin latifesi olmadığı anlaşıldı ve oyundan çıkarıldı. Çocuk oyuncağı mı bu? Başa alınan ağır bir darbeye karşın bir futbolcu ısrarla bu kadar oyunda tutulur mu? İnsan canı, alınacak bir puandan daha mı bedelsiz?
ESKİ DOSTLAR
Bodrum’da eski dostlar, “Ali Baba’nın Çiftliği”nde buluştuk. Konut sahibi Ali Şen, Fatih Terim, eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Başdanışmanı Can Pulak, iş insanı, eski siyasetçi Orhan Keçeli, THY eski kaptan pilotlarından Haluk Sezener, denizcilik ve tekne kesiminin ünlü ismi Sinan Özer ve ben…
Akşamın 19.00’unda oturduk, gece yarısı güç kalktık. Spor, siyaset, Bodrum; Ne isterseniz vardı. Hele unutulmaz anılar… Fatih Hoca bu sohbet sırasında Bodrum’un kışını kurtarmak ismine, Antalya örneğini gösterip yıllardır söylediğini yineledi.
“Her otel bir idman alanı yapsın. Maç oynanan saha ölçülerinde olması koşul değil… Yalnızca idman için kâfi olsun. Bu bile Bodrum’un kış turizmine çok şey katar.”
Fatih Hoca bunu yıllardır söylüyor. Gelip geçen mahallî yöneticiler başta, kim varsa söylüyor. Lakin dinleyen yok, dikkate alan yok, uygulamaya geçen yok… Sonra Bodrum’un kışını nasıl kurtaracağız diye kara kara düşünüyorlar.