“Geleceğimiz İçin Tohum” temasıyla düzenlenen, iki gün boyunca dala ait mevzuların ele alınacağı 2022 Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) Memleketler arası Tohum Çalıştayı gerçekleştirildi.
Kirişci, çalıştayın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin, ziraî üretim, tarım teknolojileri ve besin endüstrisinde dünyanın en önde gelen ülkelerinden biri olduğunu lisana getirdi.
Türkiye’nin 23,4 milyon hektar işlenen tarım yeri ve 14,6 milyon hektar çayır mera varlığıyla toplam tarım alanı açısından dünyada 31’inci sırada olduğunu söz eden Kirişci, “Dünya Bankası 2020 datalarına nazaran ziraî hasılayla Avrupa’da birinci sırada, dünyada ise birinci onda yer almaktadır. Son 20 yılda bitkisel üretim ölçümüzü yüzde 20 artırdık ve 98 milyon tondan 2021 prestijiyle 117 milyon tona ulaştırdık. Bu yıl bu ölçüsü 127,6 milyon tona ulaştıracağız. Bu da toplam bitkisel üretim ölçüsü açısından tüm vakitlerin rekoru olacaktır.” diye konuştu.
TÜRKİYE’DEN 132 ÜLKEYE TOHUM İHRACATI
Kirişci, bu muvaffakiyetin gerisindeki en değerli ögenin verimliliğe dayalı tohumculuk siyasetleri olduğunu vurgulayarak, tohumun “yaşam sigortası” manasına geldiğini söyledi.
Tohumculuğun stratejik bir mevzu olduğunu belirten Kirişci, şöyle devam etti:
2005’TEN BU YANA TOPLAM 3,94 MİLYAR LİRA DESTEKLEME YAPILDI
Kirişci, hem Türkiye’de hem bölge ülkelerinde üretimin verimli hale getirilmesi, ziraî üretimin iklim değişikliği ve hastalıklar sebebiyle kırılganlığının azaltılması, çiftçilere yeni tohumlar sunulması, gelirlerinin artırılması için çalışmaları kararlılıkla sürdürdüklerini anlattı.
Standartlara uygun tohum üretimi için bilhassa tohum yetiştiricilerinin faaliyetlerini yakından takip ettiklerine dikkati çeken Kirişci, laboratuvar testlerinde kaliteyi yükseltmek için ağır gayret harcadıklarını söyledi.
Kirişci, kelam konusu bölümde önceliklerinin, öteki paydaşlarla güç birliği yaparak Türk tohumculuğunun teknik altyapısını, rekabet edebilirliğini, temsil kabiliyetini güçlendirmek ve çiftçiye en kaliteli üretim malzemesinin ulaştırılmasını sağlamak olduğunu tabir etti.
Türkiye’nin başta tohum olmak üzere tarımdaki kıymetlerinin mevzuatlarla muhafaza altına alındığını vurgulayan Kirişci, mevzuat temelinde dalın güçlenmesini istediklerini lisana getirdi.
Bakan Kirişci, tohumda maliyetin düşürülmesi, randıman ve kalitenin artırılması, sertifikalı tohum kullanımının yaygınlaştırılması hedefiyle destekleme ödemelerini başlattıklarını hatırlatarak, “2005’ten bu yana toplam 3,94 milyar lira destekleme ödemesi gerçekleştirdik. Son iki yılda destekleme fiyatlarındaki en yüksek artışı, sertifikalı tohum kullanım dayanağında sağladık. Bu yıl için yaklaşık 400 milyon lira olan sertifikalı tohum destekleme bütçemizi yüzde 145’lik artışla 2023 yılı için 978 milyon liraya çıkardık.” dedi.
ÜLKELERLE YAPILAN İŞBİRLİKLERİ
Gıda arz güvenliğinin önündeki pürüzlerin kalıcı olarak AR-GE ve yenilikçi temelli verimlilik artışlarıyla aşılabileceğini belirten Kirişci, bunun için de destekleme siyasetlerine bütüncül bir yaklaşımla devam edeceklerini söyledi.
Kirişci, Bakanlık araştırma enstitüleri bünyesindeki 32 gen bankasında 318 bin genetik gereç korunduğu ve iki tohum gen bankasında yaklaşık 3 bin 400 tipe ilişkin 119 bin 175 tohum örneğinin müdafaa altında olduğu bilgisini verdi.
Azerbaycan ile “Tohumculuk Alanında İşbirliği Anlaşması” imzaladıklarını anımsatan Kirişci, Kazakistan ile teknik bilgi paylaşımı ve sertifikasyon mevzularında toplantılar yaptıklarını, Özbekistan’da da tohum sertifikasyon ve tescil merkezi ile deneyim paylaşımı, mevzuat oluşturulma çalışmalarına katkılar sunduklarını bildirdi.
Kirişci, Türkiye’nin, tarımda olduğu üzere tohumculuk bölümünde de kıymetli bir aktör olmaya devam edeceğini vurgulayarak, kendi gereksinimlerini karşılayabilen, rekabetçi ve ihracatçı bir tohumculuk dalı oluşturma noktasında birliklere büyük misyonlar düştüğünü tabir etti.
Güçlü bir kurumsal temele ve ileri seviyede işbirliğine kavuşmanın kıymetine dikkati çeken Kirişci, dost, kardeş ülkelerin milletlerarası tohumculuk standartlarına uyumlarının sağlanması ve akreditasyon süreçlerinde teknik dayanak vermeye hazır olduklarını kaydetti.