Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – Gelmiş geçmiş en büyük rock kümelerinden ‘Queen’in efsanevi solisti, stili ve kişiliğiyle müzik dünyasına damga vuran Freddie Mercury bugün yaşasaydı 76’ncı doğum gününü kutluyor olacaktı. Gerçek ismi ‘Farrokh Bulsara’ olan Freddie Mercury, 5 Eylül 1946 yılında Tanzanya’da dünyaya geldi. Müzik eğitimine küçük yaşlarda başlayan Mercury’nin mesleğindeki parlama ailesiyle birlikte İngiltere’ye taşındığı yıllarda başladı. Gençlik yıllarında çeşitli sanatkarlarla çalışan Mercury arkadaşlarıyla birlikte heavy metal ve rock stiliyle harmanlanmış Queen kümesini kurdu. Kurdukları küme başlarda hak ettiği bedeli çok fazla göremedi. Fakat kısa bir müddet sonra ‘Sheer Heart Attack’ albümüyle milletlerarası listelerde yer edinmeyi başardı. ‘Bohemian Rhapsody’, ‘We Are the Champions’ ve ‘We Will Rock You’ modülleri lisanlara pelesenk oldu ve Queen kümesi sonunda hak ettiği ivmeyi yakaladı. Freddie Mercury ise Queen kümesinin dışında da herkes tarafından beğenilen ve hayranlık duyulan bir solist olmayı başardı.
SEVEREK AYRILDILAR
45 yıllık ömrüne büyük bir aşk öyküsü sığdıran Freddie Mercury, ‘ruh eşim’ dediği Mary Austin ile birinci olarak 1969’da, 20’li yaşlarının başında Queen kümesine katılmadan bir yıl evvel tanıştı. Dolu dizgin bir aşk öyküsünün iki kahramanı Mercury ve Austin evlenmeye karar verdiler. Nişanlandıktan kısa bir mühlet sonra Mercury, çok sevdiği sevgilisine cinsel yönelimi konusunda başının karışık olduğunu söyledi. Bu karmaşık durum ikilinin ortasının açılmasına neden oldu ve tabir yerindeyse Mercury ile Austin severek ayrıldılar. Bağları hiçbir vakit kopmayan ikili yıllar içerisinde çok yakın iki arkadaş haline geldi. Hatta o denli ki Freddie, Mary’nin en büyük oğlu Richard’ın vaftiz babası oldu. Yetmedi Freddie, Mary’e olan aşkını ‘Love of My Life’ ve onun üzere birçok müzikle ölümsüz kıldı.
“Sahip olduğum tek arkadaşım Mary ve diğer kimseyi istemiyorum. O benim nikâhsız karımdı ve bu bana nazaran bu bir evlilikti. Birbirimize inanıyoruz, bu da benim için kâfi.”
Gösterişli gösterileri ve tercih ettiği kostümleriyle 1980’li yıllara damga vuran Freddie Mercury ışıltılı bir hayat yaşadı. Yaptıkları müziklerle müzik sanayisinde ihtilal yaratan Queen kümesinin efsanevi solisti Freddie Mercury’e 1987 yılında ne yazık ki AIDS teşhisi konuldu. Bu hastalığın sonunda vefat olduğunu hisseden Mercury, “Yolumuza devam etmekten diğer bir şey yapmak istemiyorum. Yapabildiğim sürece müzik yapmaya devam etmek istiyorum” açıklamasını yaptı. Gayretinde o kadar kararlıydı ki hastalığının tüm yıpratıcı yanlarını derinde hissederken, ölmeden evvel 2 albüm daha yaptı.
GÜVENDİĞİ TEK İNSANDI
Mercury, 24 Kasım 1991 yılında AIDS’e bağlı bronşiyal pnömoni sebebiyle hayatını kaybetti. Onun vefatı hayranlarını derin bir yasa boğdu. 45 yaşında hayata gözlerini yuman Mercury, kısa müddetli şöhret serüveninde kendi müzik çeşidinde ‘kral’ unvanını almayı başardı. Hayatının aşkı Mary ise Freddie’nin her anında yanındaydı ve hiçbir vakit yanından ayrılmadı. Son nefesini verirken bile Freddie, Mary’nin elini tutuyordu. Mary ise vefatından sonra bile Freddie’nin güvendiği tek insan olarak kaldı.
Freddie Mercury’nin vasiyetindeki Mary Austin ayrıntısı ise bu bağlantını ne kadar güçlü olduğunu bir kere daha ortaya koydu. Ünlü solist Mary’ye öldükten sonra Queen’in telif haklarından elde edeceği gelirin yüzde ellisini ve yaşadığı mesken Kensington’daki Garden Lodge’u bıraktı. Mercury’nin 75 milyon sterlinlik mirasının yarısı anne-babasına ve kız kardeşine verilirken, erkek arkadaşı Jim Hutton’a 500 bin sterlin bıraktığı da bildirildi. Ayrıyeten Freddie’nin asistanı Joe Fanelli’ye 500 bin sterlin, sürücüsü Terry Giddings’e ise 100 bin sterlin bıraktığı da biliniyor.
SON İSTEĞİNDEKİ GİZEM
Freddie’nin vefatından dokuz yıl sonra Mary samimi açıklamalarda dolu bir röportaj verdi. Hayatının en sıkıntı vakitlerini geçirdiğini ve kendisini çok yalnız hissettiğini söyleyen Mary Austin, “Sonsuz aşkım olduğunu düşündüğüm birini kaybettim. Öldüğünde bir evliliğimiz olduğunu hissettim. Yeminlerimizi yerine getirmiştik” açıklamasında bulundu. Freddie Mercury’nin son günlerinde çok zorlandığını söyleyen Mary, son saatlerinde nöbetler geçirdiğini ve çok acı çektiğini de ekledi.
Çektiği acıları bitirmek isteyen Mercury ise bir süre sonra aldığı tüm tıbbi destekleri durdurma kararı verdi ve sonunda da hayatını kaybetti. Mercury için çok kıymetli olan bâtın bir yer vardı ve bu yeri sadece Mary Austin biliyordu. Mercury vasiyetinde Mary’den sadece ikisinin bildiği bu yerde küllerini gökyüzüne savurmasını istedi. Bugün hâlâ Mercury’nin vasiyetindeki bu gizemli yerin neresi olduğunu ikisinden öteki kimse bilmiyor.