Türkiye’nin Yunanistan ile ilişkisinde gerilimin düzeyi gün geçtikçe artıyor.
Sorun sadece Doğu Akdeniz değil… Yunan, Kıbrıs’a karışıyor, adalarını da silahlandırıyor.
Bununla da yetinmiyor, terör örgütlerine ev sahipliği yapıyor.
Yunan’ın iki yüzü
Her defasında Türkiye tarafı diyalogları canlı tutma konusunda söz alıyor ancak Yunan buna karşılık hava sahası tacizlerine başlıyor.
Hemen ardından da mülteci göçü üzerinden uluslararası arenada mağdur rolü oynuyor.
“Yunanistan fabrika ayarlarına döndü”
Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili Yunan Başbakan Kiryakos Miçotakis’in, İstanbul ziyaretinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmesinin ardından ilişkilerdeki sorunların normal iki komşuya yakışır şekilde çözülmesi yönünde tutum almak yerine, ABD’de Türkiye’yi şikayet ettiğini ve ziyaretten kısa süre önce Yunanistan’ın hava ihlallerine başladığını hatırlatarak “Yunanistan fabrika ayarlarına döndü.” dedi.
Hangi terör örgütünü ararsan var
Silahlanma yarışı, izinsiz uçuşlar gibi hiçbir konuda Yunanistan ile ilgili endişe taşımadıklarını vurgulayan yetkili, komşudaki terör yuvalanmasının boyutunu da göz önüne serdi.
Geçen sene izinsiz geçişlerin kamuoyuna 20 bin seviyesinde yansıdığı Yunanistan’da, 8 ile 10 bin FETÖ mensubu olduğu tahminini paylaşan yetkili, Atina’nın Türkiye karşıtı pek çok terör yapılanması için güvenli bir liman olarak görüldüğünü vurguladı.
“Bir Avrupa Birliği ülkesi düpedüz terörist besliyor”
Dışişleri yetkilisi “Atina, toksik güvenli liman halinde. Ne ararsanız var. Orada DHKP-C’si var, PKK’sı var, FETÖ’cüsü var. Hepsinin de yeri belli. Deniyor ki ‘Bunlar Türklerin düşmanı, demek ki iyi bir şey. Ben bunlara böyle bir alan açayım, onlar gelsinler besleyeyim, günün birinde Türklerin canını yakmak için kullanabilirim.’ 21. yüzyıl, bir Avrupa Birliği (AB) ülkesi düpedüz terörist besliyor. Bunun ‘freedom fighter’ (özgürlük savaşçısı) ile bir alakası yok. PKK; AB’nin de ABD’nin de terörist olarak belirlediği bir gruptur.
“8 ile 10 bin arasında FETÖ’cü var”
Bunun başka bir izahı yok. Yunan zihniyetinde, bir gün belki işime yarar diye beslediği gruplar bunlar. Büyük sorun. Yunanistan transit ülke olmaktan çıktı, şu an hedef oldu. Yunanistan’da 8 ile 10 bin arasında FETÖ’cü var. Biz diyoruz ki ‘Şimdi aranız güzel ama ters bir hareket yaparsınız bunlar sizin de başınıza bela olur. Şimdi Türkiye’yi huzursuz edeceğim diye yaptığınız hamleler gelir bir gün sizi de vurur.’ Lavrion her zaman vardı. Şimdi FETÖ’cüler eklendi.”
“Kendileri bilir”
Dışişleri yetkilisi, “Bizim Yunanistan’la iyi geçinmeye duyduğumuz ihtiyaç, hiçbir zaman Yunanistan’ın bizimle iyi geçinmeye duyduğu ihtiyaçtan fazla değil. Kendileri bilir.” ifadesini kullandı.
Her zaman inişli çıkışlı bir seyre sahip olan Türk-Yunan ilişkilerinde “gidişatın biraz tatsız” olduğunu kaydeden yetkili, “İyi geçindiğimiz dönemler istisnadır. Atatürk-Venizelos, İsmail Cem-Papandreu dönemi istisna. Yunanların normal hali bizimle itişmek. Biz de cevap veriyoruz.” diye konuştu.
Ayasofya travma yarattı
AA’da yer alan habere göre Türkiye ve Yunanistan arasında Ege Denizi, Kıbrıs, Yunanistan’ın teröre verdiği destek, Batı Trakya Türk azınlığı gibi sorunların mevcudiyetini hatırlatan yetkili; bu sorunlara son dönemde göç, Doğu Akdeniz’deki rezervler ve FETÖ konularının eklendiğini, Ayasofya’nın Ayasofya-i Kebir Camii olarak statüsünün eski haline getirilmesinin Yunanistan’da çok derin travma yarattığını dile getirdi.
“Yunanistan, ekonomik sınamalarla karşı karşıya”
Dışişleri yetkilisi, Yunanistan’ın Fransa ile yaptığı silah alımı anlaşmaları ve ABD’den F-35 satın alma çabalarına ilişkin olarak, “Yanlış yapıyorlar. Yunanistan ağır bir ekonomik krizden çıkmaya çalışırken küresel koşullar nedeniyle yeni ekonomik sınamalarla karşı karşıya. Dış borç açısından ise dünyada sayılı ülkelerden. Böyle bir durumda on milyarlarca avroyu savaş araç gereçlerine mi harcarsınız, yoksa ekonomiyi canlandırmak için mi tahsis edersiniz? Doğru yapmıyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.
“Türkiye’yle silahlanma yarışına girmesinde mantık görmüyoruz”
Yunanistan’ın bu adımlarının ekonomik mantığa ters olduğunu belirten yetkili, “Bildiğimiz kadarıyla Türk savunma sanayisinin ürettiği araçların yüzde 80’i Türk ekonomisine geri dönüyor. Savunma sanayisi açısından tamamen dışa bağımlı olan bir Yunanistan’ın, kendi silahlanmasını kendi temin eden bir Türkiye’yle silahlanma yarışına girmesinde mantık görmüyoruz. Hele ki 10-12 sene bir kriz yaşamış Yunanistan’dan söz ediyorsak.” dedi.
Yetkili, Yunanistan’ın Fransa’dan satın aldığı firkateyn ve uçaklara dikkati çekerek, “Yani Ege’de dengeler mi değişecek şimdi?” diye konuştu.
“Yunanistan söz konusu olduğunda hiçbir zaman bir endişemiz yok”
Yunanistan’ın savunma alanında yaptığı bu hamlelerin Türkiye nezdinde herhangi bir “endişeye” yol açmadığını kaydeden yetkili, şöyle devam etti:
“Bizim Yunanistan söz konusu olduğunda hiçbir zaman bir endişemiz yok. Bir kirpi modeli uyguluyorlar sanırım, dokunamazsın. Kirpi kalkıp da bir yere saldırmaz ama ona dokunmazsın. Caydırıcılık yaratma hissi için çabalıyorlar. Anlamsız. Milli Savunma Bakanımızın söylediği önemli bir noktaya dikkatinizi çekelim. Diyor ki; ‘Eğer bu adalara koyduğunuz silahlar kendi savunmanız içinse niye? Türkiye’ye karşıysa çok az.’ Dolayısıyla hepimiz Yunanistan’ın hamlelerini anlamakta güçlük çekiyoruz.”
“Bir sarmalın içine girmişler, oradan çıkamıyorlar”
Yetkili, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Yunanistan’ın adaları silahsızlandırması gerekir, aksi takdirde egemenlik tartışmaya açılır.” sözlerinin Yunan kamuoyunda Türkiye’nin adaları işgal edeceğine yönelik algı oluşturduğu iddialarını ise şöyle değerlendirdi:
“Abartıyorlar. Bilinçli bir şekilde abartıyorlar. ‘Caydırıcılık’, hedef aldığı hamleyi tetikliyorsa başarısız olmuştur. Caydırıcılığı tam dengede tutmanız gerekir. Kalkıp da taciz halini alırsa, engellemeye çalıştığın şey başına gelir. Yunanistan ise provoke ediyor. Türkiye ‘Sen ne yapıyorsun?’ dediğinde ise ‘Bakın gördünüz mü, ben bunun için silahlanıyorum.’ diyor. Bir sarmalın içine girmişler, oradan çıkamıyorlar. Kendi kendilerini huzursuz ediyorlar.”
Silahlanmaya hız verdi
Gayriaskeri adaları Yunanlıların silahlandırmasına karşılık Türkiye’nin Birleşmiş Milletlere (BM) mektup yollamasını değerlendiren yetkili, adaların silahlandırılması meselesinin iki ülke arasında uzun yıllardır gündemde olduğunu ancak güncel durumda Yunanistan’ın silahlanma konusuna hız verdiğini vurguladı.
Dışişleri yetkilisi, Yunanistan’ın gayriaskeri statüdeki adaları silahlandırmasına Türkiye’nin müsaade etmeyeceğini ve buna ilişkin hukuki dayanaklara sahip olduğunu belirtti.
Türkiye’nin BM’ye gönderdiği mektuplara ilişkin ise yetkili, “Yeterince hukuki dayanağımızın olduğunu düşünüyoruz. BM’nin dikkatini çekmek de doğru bir hamle. Çünkü BM uluslararası anlaşmaların depozitörü konumunda. Uluslararası ilişkilerde hamlelerin yeri ve zamanlaması çok önemli. Önce bir sorunu ortaya koyacaksınız ve bu sorunun üçüncü taraflar için anlaşılmasını sağlayacaksınız. BM’ye mektup olarak gönderdiğinizde bunun etkisi çok daha büyük oluyor.” dedi.
Yunanistan’daki ABD üsleri hakkındaki açıklamalar: Tiyatro
Dışişleri yetkilisi, Türkiye’nin artık bağımsız dış politika izlediğini ve Soğuk Savaş dönemindeki gibi ABD’nin her istediğini yaptıramayacağı bir ülke olduğunu herkese hissettirdiğini kaydetti.
Yunanistan’daki Amerikan üsleriyle ilgili olarak ABD’li ve Yunan yetkililerin basına yansıyan demeçlerini “Tiyatro oynanıyor.” şeklinde niteleyen yetkili, Yunanistan’ın “Beni savunmak için ABD’liler var.” mesajı verdiğini, ABD’nin ise “Bunun Türkiye’yle alakası olmadığını” kapalı kapılar ardında Türk yetkililere dile getirse de “gün ışığında” açıkça belirtmediğini söyledi.
ABD’lilerin bir kuzey-güney hattı oluşturma planlarının olduğuna dikkati çeken yetkili, “EastMed hattı da doğu-batı eksenindeydi. ABD’liler bir strateji oluşturdular kafalarında. Yunanistan’dan yukarı çıkan bir hat. Bir de İsrail-Güney Kıbrıs-Yunanistan oluşan doğu batı ekseni. Kendi kafalarınca bir 21. yüzyıl stratejisi oluşturdular. Türkiye’den de pek emin olmadıkları için ‘Türkler kendi başlarına iş yapıyorlar, çıkarları neyse onu savunan bir Türkiye.’ (EastMed) Olmadı.” dedi.
Hava sahasını ilk olarak Türkiye’nin ihlal ettiği iddiası: Düpedüz yalan
Dışişleri yetkilisi, son dönemde bazı olaylarda Yunanistan tarafından yapılan “hava sahasını ilk Türkiye’nin ihlal ettiği” iddialarının “düpedüz yalan” olduğunu ifade ederek, “’Niye?’ sorusunun cevabı da şu: Miçotakis ABD’ye gidecek. ‘No jets for Turkey’ etiketi hazır. Dosyasını ‘Bunlara mı siz F-16 veriyorsunuz? Bakın neler yapıyor, adanın (Sisam Adası) üstünden uçuyor.’ diye hazırlayacak. Evet, adanın üstünden uçmuşuz, Dedeağaç’a 2,5 mil yaklaşmışız.” diye konuştu.
“Bizimkiler Dedeağaç’a 2,5 mil yaklaşmışlar”
Durumu anlamak için fotoğrafa değil, olayların nasıl başladığına bakmak gerektiğini vurgulayan yetkili, “Doğru, bizimkiler Dedeağaç’a 2,5 mil yaklaşmışlar ama (Yunanistan da) Edirne’nin Enez kıyısında uçmuşlar. Dalaman’ın üstünde dönüyorlar.” dedi.
Türkiye’nin, Yunanistan’ın tacizlerine cevap verdiğine işaret eden yetkili, “Yunanlılar icat etmiş zaten tiyatroyu. Hala da devam ettiriyorlar bu becerilerini.” ifadelerini kullandı.
“Alplere mi taarruz düzenleyecektik?”
Yetkili, Efes tatbikatında Yunan adalarına benzer bir yere çıkartma yapılmasına ilişkin Yunan ve Avrupa medyasında “Türkiye Yunan adalarına çıkartma yapmak için hazırlık mı yapıyor?” şeklinde haberlerin çıkmasını da “(Tatbikatta) Alplere mi taarruz düzenleyecektik? Gayet normal. Belli aralıklarla yapılır, değişik senaryolar uygulanır. Karlı dağlara saldıracak halimiz yok.” diye değerlendirdi.
“Rusya-Ukrayna savaşı sona ermeli”
Türkiye’nin “normatif” yani kural koyan bir ülke olmasının Yunanistan’da oluşturduğu rahatsızlığa dikkati çeken yetkili, Türkiye’nin Ukrayna-Rusya savaşına ilişkin tutumunu şöyle aktardı:
“Bu savaş sona ermeli diyoruz. Niye sona ermeli, çünkü Türkiye ticaret yapan bir ülke. Savaş ticareti değil, normal, düzgün ticaret yapan bir ülke. Turizmden para kazanan bir ülke. Bölgesel istikrarsızlık Türkiye için iyi değil. Onun için biz bitirmeye çalışıyoruz. Bitirmeye çalışıyorsanız da bu savaşı böyle bayrak açıp da bir tarafa ağzınıza geleni söylemek doğru değil. Biz Rusya’ya Kırım’dan beri söylüyoruz, doğru değil. Kırım’ı da kabul etmediğimizi söylüyoruz. Ama hakaret etmek için burada bir sebep yok, Rusya’yla ilişkilerimiz var.”
“Uluslararası hukukun söylediğini söylüyoruz”
Dışişleri yetkilisi, geçen ay ABD Temsilciler Meclisinde onaylanan ve ABD’nin Türkiye’ye F-16 satışını “Yunanistan hava sahasına yönelik sürekli ihlallerde kullanılmayacağını” şartına bağlayan tasarı ekini ise “absürt bir şey” diye niteledi.
Yunanistan’ın hava sahasının 10 mil olarak kabul edilmesi iddiasına ilişkin olarak uluslararası hukuka işaret eden yetkili, şunları kaydetti:
“Uluslararası hukuk ne diyorsa o, biz uluslararası hukukun söylediğini söylüyoruz. Değişik deniz yetki alanları vardır. Bir adanız vardır, onun etrafında kara sularınız vardır. O kara sularının bittiği yer vardır. Hava sahanızla kara sularınızın bittiği yer üst üstedir. Kara sularının ötesinde bir hava sahası iddiasında bulunamazsın. Böyle bir şey dünyada da yok. Dolayısıyla Amerikalılar da raporlarında bunu bir yere koyarlar.”
“Yunanistan’ın yalnızca kıta sahanlığı konusunda mahkeme isteği kurnazca”
Türkiye’nin Yunanistan ile sorunlarını müzakere kolaylaştırıcılık, hakemlik, uluslararası mahkeme gibi birçok platformda çözmeye hazır olduğunun altını çizen yetkili, şöyle devam etti:
“Ancak ihtilaflarda doğrudan uluslararası hukuka gidemiyorsunuz. Uluslararası mahkemeler, ulusal mahkemeler gibi çalışmıyor. Önce bir anlaşacaksınız. Sorunlar nelerdir, onları kağıda dökeceksiniz. Sonra bu uluslararası sorunların hangi hukuki enstrümanlar kullanılarak çözülmesini istediğinizi de söyleyeceksiniz. Biz tüm konularda mahkemeye gitmek istiyoruz. Yunanistan ise sadece kıta sahanlığı konusunda gidelim istiyor. Diğer tüm konulara şerh koydular. Uluslararası Adalet Divanının yetkisini tanımıyorlar.”
“Biz ‘Oturup konuşalım’ diyoruz”
Yetkili, Yunanistan’ın yalnızca kıta sahanlığı meselesini uluslararası mahkemelere taşımak istemesine ilişkin ise “Ege’de bin küsur Yunan adası var. Bizde ada sayısı daha az. 6 milde ortada kalan boşluk Ege’nin yarısı falan. 12 mile çıkarıldığı zaman Ege’nin yüzde 70’i Yunan tarafında olur. İstanbul’dan İzmir’e ancak kıyıdan gidilebilir. Biz ‘Oturup konuşalım.’ diyoruz. Ancak onlar ’12 mile çıkarmak benim hakkım, sana sormak zorunda değilim. Ama istersen kıta sahanlığı konusunda gidebilirsin.’ diyor. Bütün boyutlar görüşülmeden sorunları çözemezsiniz. ‘Sadece kıta sahanlığını götürelim’ diyorlar. Kurnazca bir şey, olmaz öyle şey.” diye konuştu.
“Yunanlıların Watergate’i oldu”
Yunanistan’da PASOK’un lideri ve Avrupa Parlamentosu Milletvekili Nikos Andrulakis’in telefonunun Ulusal İstihbarat Teşkilatı tarafından dinlenmesinin ortaya çıkmasına ilişkin ise Dışişleri yetkilisi, “Yunanlıların Watergate’i oldu.” değerlendirmesinde bulundu.