İzmir Kültürpark’ta gerçekleşen programda, Halk TV Ege Bölge Temsilcisi Önder İnce, Tunç Soyer’den ikinci yüzyılda İktisat Kongresi’nin temelleri atılırken izlenilen yolu ve yakın vakitte yayınladığı tarım manifestosunun planlamalarının nasıl gerçekleştiğini dinledi.
Şubat 2023’te “Geleceğin Türkiyesi’ni inşa ediyoruz” sloganıyla 100 yıl sonra tekrar düzenlenecek İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi için yapılan paydaş buluşmaları sürüyor. İzmir Büyükşehir Belediye Lideri Tunç Soyer’in moderatörlüğünde Tarihi Havagazı Fabrikası’nda “Geleceğin Takipçisi Olun” sloganıyla yapılan üçüncü emekçi buluşmasında oybirliğiyle imzalanan 14 unsurluk sonuç bildirgesi açıklandı. Buluşmaya Devrimci Emekçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Eğitim-Sen, Türk-İş, Besin İş, Ofis İşçileri Sendikası ve çok sayıda emekliler ve personeller katıldı.
‘Kuruluşun kenti İzmir’
İzmir’in kuruluşunun ve kurtuluşunun 100. yılını kutlarken belediye lideri olduğu için memnun olduğunu lisana getiren İzmir Büyükşehir Belediye Lideri Tunç Soyer, “Kuruluşun kenti İzmir. Bunun çok görkemli biçimde kutlanması ve anılması gerektiğini düşünüyorum. 9 Eylül tıpkı vakitte tüm Türkiye’nin kurtuluşu manasına geliyor. İktisat kongresi kuruluşun en değerli adımlarından biridir. Üç buçuk yıl işkâl görmüş, yanmış, yıkılmış bir halde adeta küllerinden doğarak o kent 5 buçuk ay geçtikten sonra ortada barış mutabakatı yokken yani büyük bir zafer kazanmışsınız. Lozan’da barış masasındasınız fakat daha imzalanmamış. Daha ortada cumhuriyet yok. Yeni bir devlet yok. Bütün bu belirsizlikler içinde Mustafa Kemal Atatürk, İzmir’de İktisat Kongresini topluyor. Türkiye’nin her yerinden bin 135 delege bir ortaya geliyorlar. Emekçiler, çiftçiler, endüstriciler ve tüccarlar. 4 başka küme halinde bir ortaya geliyorlar. Geleceğin Türkiye’sinde iktisat siyasetlerini tartışıyorlar. 17 Şubat ve 4 Mart tarihleri ortasında günlerce bir ortaya gelip nasıl bir devlet olmalı ki çiftçiler daha fazla üretsin. Bu ülkenin gelecek hayalleri ve kuruluşun temelleri iktisat kongresiyle atılıyor” dedi.
Soyer kelamlarına şu biçimde devam etti:
”Türkiye’de birinci sefer çoban haritasını çıkardık. Neden çoban haritasını çıkardık? Zira İzmir’in her yerinde hayvancılık hala yapılıyor. Mera ve küçükbaş hayvancılık hala yapılıyor. Bu iklimin verdiği yağmurla varlığını sürdüren otları tüketerek besleniyorlar. Dolaşarak besleniyor. Dolaştığı ve doğal beslendiği için eti eseri, süt mamulleri çok daha sağlıklı ve lezzetli. 940 köye arkadaşlarımız giderek tek tek tespit ettiler. Her birinin kaç hayvanı ne kadar süt üretiyor bütün bunları tespit ettik. Sonra bunları yüksek fiyattan almaya başladık. Verilen taban fiyatın üzerinden satın aldık. Çobanlarla ön alım mukavelesi imzalayıp daha sütünü vermeden parasını verdik. Tam vazgeçme kademesine gelmiş birçok üretici, büyükşehir belediyesinin uyguladığı modeller sayesinde üretime devam etti.”
‘Devletin bilimsel elini uzatması lazım’
Hükümetin küçük üreticiye sırtını döndüğü tespitinde bulunan İzmir Büyükşehir Belediye Lideri Soyer, “Yıllardır tarıma güya büyük ölçekli endüstricinin yapacağı bir bölüm üzere bakıldı. Küçük üretici üretim yapmasın, köyünü terk etsin. Kente göç etsin ucuz iş gücü olsun gözüyle bakıldı. Birinci büyük yanlışımız bu. Birleşmiş milletler daha 3-5 yıl evvel aile çiftçiliği yılı ilan etti. Aile çiftçiliği desteklemenin onların sürdürmenin ne kadar kıymetli olduğunu ortaya attı. Küçük üreticin tarım iktisadının, tarım bölümünün kalbi olduğunu tekrar hatırlattı. Bizim devlet planlama teşkilatı diye bir kurumumuz vardı. Bu kurum mazi oldu. Üretici ne vakit ne üreteceğini bilmiyor. Nereye satacağını, kaçtan satacağını gelecek sene ne üreteceğini hiçbir şey bilmiyor. Bu plansızlık en kıymetli yanılgılarımızdan. Gübreyi, samanı, mercimeği her şeyi ithal eder bir hale geldik. Üreticimizin korunması, teşvik edilmesi lazım. Devletin müşfik, rasyonel, bilimsel elini uzatması lazım. Artık bu türlü bir el yok. Kendi mukadderatına terk edilmiş ve maalesef bu nedenle ülkenin gün geçtikçe kan kaybettiği bir tablo ortaya çıktı. Bütün bu plansızlık üzerine ithalat bölümünde geldiğimiz nokta ne yazık ki içinde yaşadığımız yoksulluğun derinleştiği bir duruma geldik” tabirlerini kullandı.