Sivas’ın Divriği ilçesinde, Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlı Mengücek Beyliği devrinde, 1229 yılında yaptırılan ve UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası’nın taşları oyulup, üç boyutlu işlenen motif ve süslemeleri ilgi görüyor. Güneşin doğuşundan batışına kadar birçok bahiste ince hesaplamalar yapan mimar ve ustaların inşa ettiği Anadolu’nun El Hamra’sı olarak da nitelendirilen Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, mimari yapısıyla ziyaretçilerini ağırlıyor.
Evliya Çelebi‘nin de Seyahatname’sine mevzu olan caminin bilhassa ‘batı’, ‘cennet’, ‘darüşşifa’ ve ‘şah’ kapılarının süslemeleri, taş oymacılığının tepe noktası olarak görülüyor. Caminin ortaya çıkan sırlarından en değerlisi ise batı kapısında ikindi vakti güneşin açısına bağlı olarak namaz kılan erkek silüetiyle, cennet kapısında sabahın erken saatlerinde ortaya çıkan namaz kılan bayan gölgesi olarak biliniyor. Gölgelerin ise cami ve darüşşifayı yaptıran Ahmet Şah ile eşi Melike Turan Melek’e ilişkin olduğu nitelendiriliyor.
“MİMARİDEN ÇOK BEZEME KÜLTÜRÜ HAKİM”
SCÜ Mimarlık, Hoş Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Uğur Tuztaşı, caminin bir keze has eser olduğunu belirterek, “Bu yapıtı yapan ustaların bir maketle ya da bir çizimle mutlaka yönetime sunduğunu, bilhassa Alaaddin Keykubat’ın bile yapıtın yapılmadan evvelki halini gördüğünü düşünüyorum. Bu yapıtta zira mimariden çok bezeme kültürü hakim. Eser büsbütün bezeme kültürüyle öne çıkıyor” dedi.