Beylikdüzü’nde ‘düştü’ beyanıyla hastaneye getirilen 2 yaşındaki bebekte cinsel istismar bulgularına rastlanıldı. ”Bebeğin başına ne geldi?” sorusunun karşılığı aranırken, isimli tıp 14 gün de hazırladığı raporu yayınladı. 4 hekim ”cinsel istismar bulgusu var” dedi. Lakin İsimli tıp raporunda, bebeğin ‘Yüksekten düşme sonucu meydana gelen vücut travması ve iç kanama’ nedeniyle öldüğü belirtilirken, cinsel istismara uğradığına ait bulgu olmadığı tespiti yer aldı.
Bebek öldü
2 yaşındaki bebeğin ‘balkondan düştü’ beyanıyla Beylikdüzü Devlet Hastanesine getirildikten sonra bedeninde istismar bulgularına rastlanıldı. DHA’nın haberine nazaran, bebeğin vefatı emniyet kayıtlarına ‘şüpheli’ olarak geçti. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı, bebeğin vefatıyla ilgili soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında 2 yaşındaki bebeğin cenazesi İsimli Tıp Kurumu’na gönderildi. İsimli Tıp Kurumu’nda yapılan incelemeler sonrası rapor hazırlanarak, başsavcılığa gönderildi.
Raporda bebeğin ‘Yüksekten düşme sonucu meydana gelen vücut travması ve iç kanama’ nedeniyle öldüğü belirtildi. Bebeğin hastanedeki muayene raporunda yapılan tespitler, İsimli Tıp Kurumu raporlarında doğrulanmadı. Raporda bebeğin cinsel istismara uğradığına ait bulgu olmadığı tespiti yer aldı.
“Rabia Naz Vatan’ı hatırlayın, bu kurum şaibeli bir kurumdur”
Cumhuriyet Gazetesi’nin haberine nazaran, Hastane hekimlerinden Acil Tıp Uzmanı Dr. Cihan Arslan, bebeği birinci muayene eden hekim, Türk Tabipleri Birliği Lideri Şebnem Korur Fincancı, İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Genel Lider Yardımcısı Avukat Çağla Gül Bulut ve Evvel Çocuklar ve Bayanlar Derneği’nden Dr. Ezgi Gevher isimli tıp raporuna ait açıklamalarda bulundu.
Evren Arslan, isimli tıp raporunun ve DNA örneğinin bu kadar (14 gün) süratli çıkmasının olağan olmadığını belirtti. Kolay trafik kazalarında dahi raporların bir ayda çıktığını söyleyen Arslan, ‘Adli tıp raporunun bu kadar süratli çıkması olağan değil. Raporun aceleye getirildiği kanaatindeyim. Bebeği 4 tabip gördü. Muayene raporunu 1 hekim yazdı ve isimli tıp ise 14 günde ‘istismar yoktur’ dedi. Yani İsimli Tıp Kurumu’na göre ‘rektumdaki yırtıklar fasulye sırığı’ imiş’ ifadelerini kullandı.
Ailenin güçlü bir aile olduğunu söyleyen Arslan, AK Partili olduğunu düşündükleri bir kişinin doktora raporu değiştirmesine yönelik baskı yapıldığını belirtti.
Ortada bir sürü palavra haberin olduğunu ve bebeğin dedesi olarak toplumsal medyada paylaşılan bireyle ilgili argümanların da yanlış olduğunu söyledi ve konuşmasına şu halde son verdi:
‘Bir kezden bir şey olmaz diyen, Ensar Vakfı’nı kollayan iktidarın kurumudur burası. Rabia Naz Vatan’ı ve Kuddusi Okkır’ı hatırlayın. Bu kurum şaibeli bir kurumdur. Emniyetli olmadığı esasen ortada.’
Bebeği muayene eden hekim konuştu
Bebeği muayene eden hekim, birkaç gün evvel savcılığa tabir vermeye gittiğini söyledi. İsimli Tıp raporu ile ilgili haberleri gördüğünü lakin bu olayda kimi ezalar olduğunu anlatan hekim, ‘Şu an tabipler üzerinde baskı mevcut ve bu sürecin yanlışsız aydınlatılması lazım. İsimli Tıp şayet buna ‘düşmeye bağlı’ diyorsa onun üzerine diğer bir şey söyleyemiyoruz’ ifadelerini kullandı.
Düşme bulgusu görmediklerini ve hastanedeki hekimlerin da bu kanaatte olduğunu aktaran tabip, kelamlarına şu formda son verdi:
‘Düşmeye bağlı morluk diyorlar lakin o morluk tek günlük değil. Bu bulgular mevcut. O gün olmamışlar, biz buna eminiz. Oradaki bulgular ne bulgusu?’
“Bir bebek mevti ne olursa olsun adlidir”
Meslek hayatında, şaibeli isimli tıp raporlarına daima rastladığını belirten Şebnem Korur Fincancı, İsimli Tıp Kurumu’na yapılan atamaların liyakatle ve bilişsel değerlendirmelerle yapılmadığını söyledi.
Raporlara tesir edilebildiğini anlatan Fincancı, aşağıdaki ihtarları sıraladı:
Raporu birinci sefer yayınlayan ajansın bilgiyi nereden edindiği kıymetli.
Raporlara her vakit bir müdahale olduğunu gördüğüm oldu. Adalet Bakanlığı’na bağlı bir kurumdan bahsediyoruz.
Meslektaşlarımız bağımsızlıklarını muhafazaya uğraş etseler de ne ile karşılaşacağımızı bilme olasılığımız yok.
Avukat Çağla Gül Bulut ise, hadiselere tek bir hekimin bakmadığını lakin yeniden de kâfi inceleme yapılmamış olabileceğini söyledi. Tabipleri zan altında bırakmak istemediğini aktaran Bulut, ‘Ama kimi müdahaleler de olabilir. Biz orada olan şahısların bu biçim yozlaşmalara kapalı olmaları gerektiğini düşünüyoruz. Buna kesin bir formda ‘etki yoktur’ ya da ‘vardır’ da diyemeyiz’ dedi.
Doktor Ezgi Gevher ise birtakım hadiselerin savcılık boyutunda dahi müdahaleye uğradığını belirterek, bir çözülmenin olduğunu söyledi. Kuruma büsbütün bir inanç duyulmadığını anlatan Gevher, kelamlarına şu biçimde son verdi:
‘Bu alan tesir edilmemesi gerekilen bir alan. Bu türlü bir şeyin olmasını istek etmiyoruz. Rabia Naz Vatan cinayeti davasında bu olayı gördük, isimli tıpa müdahale edildiğini biliyoruz. Bu kuruma ait bir kuşku varsa bu büyük bir sorun. Bir bebek mevti ne olursa olsun adlidir. Bunun soruşturulması lazım. Yüksekten düştü diye getirilen bir çocuk varsa, burada da büyük bir ihmal mevcuttur.’