Depremde Hatay Antakya’daki meskenleri yıkılan Hülya Kilin, polis memuru olan eşi Metin Kilin, oğulları 20 yaşındaki Buğra ve 9 yaşındaki Mustafa Kilin ile enkaz altında kaldı. Hülya Kilin zelzelenin 5’nci günü enkaz altından ağır yaralı olarak kurtarılırken, eşi ile iki oğlu ise hayatını kaybetti. Erkek kardeşi Hasan Güçlü, ablasının eşi ve oğlunun öldüğünü gördüğü için enkazdan çıkmak istemediğini söz ederek, “Eşinin ve zorda olsa küçük oğlunun mevtini kabullendi. Büyük oğlunun hastanede olduğu palavrasını söyledik. Onu hayatta tutabilmek için, tedaviye yanıt verebilsin diye. Esasen büyük oğlunun hayatta olduğunu duyunca tedaviye karşılık vermeye başladı” dedi.
Ablasının oturduğu binanın büsbütün yıkıldığını, ekipman olmadığı için çabucak müdahale edemediklerini söyleyen Hasan Güçlü, birinci günlerde eniştesi ve yeğeninden de sesler aldığını söyledi. Güçlü, “Dünyada yaşarken cehennemi gördük. Çaresizliği, vakit kavramının ne kadar kıymetli olduğunu gördük, saniyelerle yarıştık. Çok çabaladık. O çaresizlik çok berbat. Bir insanın sesinin yavaş yavaş kısılarak vefatına şahit olmak bizi çok derinden üzdü. Sonunda 90 ya da 98’inci saatte ablamı enkaz altından çıkardım” dedi.
‘Seni duymama karşın seslenmek istemedim’
Zengin, ablasını çıkardıklarında ağır yaralı olmasına karşın şuurunun açık olduğunu belirterek “Çok önemli yaralanmalar, travmalar vardı. Bana, ‘oğlumla kocamın öldüğünü gördüğüm için, sen bana seslendin ancak, yanıt vermek istemedim. O enkazın altında ben de ölmek istedim. Dördüncü günden sonra büyük oğlumun sesini duyunca yaşamayı arzuladım. En azından onunla enkazdan çıkıp bir hayat kurarız dedim. Sonra var gücümle gayret ettim’ dedi. Oğlunun da öldüğünü söyleyemedik” dedi.
‘Hayata tutunsun diye büyük oğlunun yaşadığını söyledik’
Ablasının ağır bakımda olduğunu belirten Varlıklı, “Yeğenimin vefat ettiğini söyleyemiyoruz. Nasıl anlatacağız? Bize ‘Artık onunla bir hayat kuracağım’ diyor. Eşinin ve sıkıntı da olsa küçük oğlunun vefatını kabullendi. Büyük oğlunun Malatya Devlet Hastanesi’nde olduğu palavrasını söyledik. Onu hayatta tutabilmek için, tedaviye karşılık verebilsin diye. Esasen büyük oğlunun hayatta olduğunu duyduktan sonra, tedaviye karşılık vermeye başladı. Bir şey diyemiyorum artık, şuurum gitmiş durumda.
Şu an bile güya hala enkazda çalışıyorum. Kaç gün geçti lakin ben hala, hangi ekipmanım olsaydı daha çok insan kurtarabilirdim, diye düşünüyorum. İnşallah, Allah ablama da o sabrı verecek. Şayet bu kritik süreci atlatırsa, psikolog eşliğinde büyük oğlunun da vefat ettiğini anlatacağız” biçiminde konuştu.
’17 Ağustos 1999’da evlendiler’
Zengin ablasının Gölcük sarsıntısının olduğu gün 17 Ağustos 1999 tarihinde Mardin’de evlendiğini tabir ederek, “Bir büyük sarsıntının yaşandığı gün evlendiler. Allah onlara birlikte bir hayat bahşetti. İki meyveleri oldu, biri 20, biri 9 yaşındaydı. Artık ise bu sarsıntıda ayırıldılar. İnşallah birlikteliklerinin devamı cennette olacak” diye konuştu.